2026 asgari ücret açıklandı! Uzman isimler A Haber’de değerlendirdi: ‘Bunun üzerinde maaş verin’ diye belirlenen bir ücret

Sosyal Güvenlik Uzmanı İsa Karakaş A Haber canlı yayınında asgari ücret zammına dair değerlendirmelerde bulundu.
“CUMHURBAŞKANIMIZIN DEVREYE GİRMESİYLE İŞVEREN ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYDU”
Sosyal Güvenlik Uzmanı İsa Karakaş’ın açıklamaları şu şekilde:
6-7 aydan beri yapmış olduğum analizlerde, hatta A Haber ekranında defalarca söyledik, %25’in altında beklemediğimizi söylüyoruz. Şimdi biz bunu Ankara’da yakından takip ediyorduk. Gerçekten işveren kesimi maliyet hesabı yaparak, %20’lerde bir asgari ücret düşüncesi vardı. Bu konuda da aslında katıydı. Özellikle Sayın Cumhurbaşkanımızın devreye girmesiyle birlikte elini taşın altına koymuş oldu. Ve hükümet de vermiş olduğu asgari ücret desteğini 1.000 liradan 1.270 TL’ye çıkararak bu rakama ulaştık. Zaten rakam aslında beklediğimiz bir rakamdı. yüzde 25 – 30 arası diyorduk, tam da ortada bir rakam oldu.

Evet, asgari ücret kanununa göre işverenler asgari ücret ödemek zorunda değildir, doğrudur. Tam tersi, hükümetin geldiğimiz noktada, özellikle kayıt dışı istihdam boyutuyla baktığımız zaman aklımıza ne geliyor? Sigortalı mı çalışıyorsun, sigortasız mı çalışıyorsun? Hükümet bununla ilgili almış olduğu tedbirlere baktığımız zaman kayıt dışı istihdamda yüzde 50’lerden yüzde 26’lı rakamlara kadar düşürdük. Ancak burada özellikle altını çizmek istediğim başka bir husus şudur: Asgari ücret bazlı “kaçak sigortalılık”. Ve bu bütçeye çok önemli bir yük getiriyor, vatandaşın emekliliğini düşürüyor.
Yani çok sayıda aslında işveren ne yapıyor? Ücreti asgari ücretin üzerinde olmasına rağmen, ücretleri asgari ücret üzerinden SGK’ya, Gelir İdaresi Başkanlığına bildiriyor. Az önce de ifade ettiğimiz üzere sadece fırsatçılık marketlerde yok, sadece emlakçılarda yok; çalışan işçilerin haklarının gasbedilmesi anlamında ücret bazlı bir fırsatçılık da var. Yani yasa ne diyor burada? En minik ücreti belirleyin, asgari ücretin altında bir ücret ödemeyin deniliyor. Tamam, gerçek anlamda aslında ödemiş olduğu ücrete baktığımız zaman -yani yeni asgari ücrete göre konuşacak olursak- 40.000 lira, 45.000 lira, 60.000 lira, 70.000 TL. Ancak bunun sadece asgari ücret boyutunu devlete bildiriyor, SGK’ya bildiriyor. Ve netice itibarıyla ne oluyor? Düşük emekli maaşlarıyla karşı karşıya kalıyoruz, düşük işsizlik maaşlarıyla karşı karşıya kalıyoruz, işçi hastalandığı zaman düşük istirahat parasıyla karşı karşıya kalıyor.
YENİ DENETİM ŞEKLİYLE KAYIT DIŞILIĞIN ÖNÜNE GEÇİLECEK
Orta Vadeli Plan’da bu ücret bazlı kayıt dışı istihdamla ilgili hükümetin alacağı çok önemli bir tedbir var. Yapay zeka tabanlı yeni denetim şekliyle inşallah bu ücret bazlı kayıt dışılığın da önüne geçmiş olacağız.
Yani 27.000 TL’lik rakamın nasıl çıktığını şunu söyleyelim: Bir kere asgari ücret desteğine baktığınız zaman ne kadarlık bir orana denk geliyor? Tam yüzde 27. Hükümetin asgari ücret desteğini artırabileceği maksimum rakam bu. Bunun etkili olduğunu söyleyebiliriz, bu son derece etkili. İkincisi, asgari ücreti belirlerken yasa ne diyor? Yasa “enflasyonu baz almak zorundasın” demiyor. Yani mesela emeklilerin bir zammını yaparken yasa ne diyor? “6 aylık enflasyonu baz almak zorundasın” diyor SSK’lı Bağ-Kur’lu için. Bizim mevcut asgari ücretin belirlenme kriterlerine baktığımız zaman “ülkenin durumu” diyor; “ülkenin ekonomik durumu ve çalışanların, ücretlerin ekonomik ve geçinme endekslerine bakın” deniliyor. Yani geçim şartlarına bakın deniliyor.

Bakın şimdi şunu söyleyeyim; yurt dışı bazlı rekabet, ihracat, istihdamın korunması, işsizliğin önlenmesi, bütün bunları dikkate aldı hükümet. Diğer yandan işverenlerin de sonuna kadar zorlayarak böyle bir rakamın ortaya çıktığını söyleyebiliriz. Yani burada illa hedef enflasyon ya da gerçekleşen enflasyon gibi bir veri dikkate alınmadı. Sizin de söylediğiniz üzere zaten hedeflenen enflasyonu baz aldığı takdirde Merkez Bankası’nın öngörüsü yüzde 13 ile yüzde19 arasında bir aralık bekleniyor. Hadi %20 oldu diyelim, hadi yüzde 23 oldu; ama yine de hedeflenen enflasyonun üzerinde bir rakam oldu.
İdari para cezasından tutun, işsizlik yardımlarından, istirahat parasından, sosyal yardımlardan ve daha da ötesi yani şu anda bütün özel sektöre baktığımız zaman; özel sektör, özel sektör, beyaz yakalılar dahil, yüksek ücretler dahil maaşlarda ayarlama, dengeleme yaptığı zaman asgari ücret artışını baz alıyor. Yine baktığınız zaman asgari ücretin çok yüksek artmış olması ne anlama geliyor? Aslında devlet açısından daha önemli. Şimdi diyeceksiniz ki devlet açısından nasıl önemli? Sosyal Güvenlik Kurumu primlendirme yaparken asgari ücreti baz alıyor. Yani asgari ücretin altında primlendirme olmaz diyor ve asgari ücretin 9 katına kadar yeni yapılan değişiklikle yapılıyor.
Dolayısıyla asgari ücret artışı ne kadar yükseldiyse SGK’nın gelirleri de o nispette artıyor ve sosyal güvenlik sisteminin sürdürülebilirliği açısından, aktüeryal denge açısından son derece önemli bir boyutu var. Yine başka vatandaşlarımız açısından baktığımızda Hikmet Bey, mesela ev hanımları kendi sigorta primlerini yatırıyor değil mi? Kendi sigorta primlerini yatırıyor. Şu anda 26.000 TL üzerinden yatırırken yılbaşından itibaren ne kadar üzerinden yatıracak? 33.000 0.30 (33.000 virgül 30) TL. Yani demek ki kendi primlerini yatıran ev hanımları, isteğe bağlı sigortalılar açısından bir artış anlamına geliyor. Yine sosyal güvencesi olmayan Genel Sağlık Sigortası primini yatıranlar için de aynı şekilde asgari ücret artışı onlar açısından da bir maliyet anlamına geliyor. Yani şimdi bu asgari ücreti saymakla bitmiyor. Ben “mihenk taşı” diyorum, Türkiye’de etkilemediği kimse yok. Bu yönüyle bir denge bulunması gerekiyordu ve dolayısıyla onun üzerinde çalışıldı, böyle bir rakam çıktı.

Şimdi denetim boyutunu dünya çapında baktığınız zaman %100 denetim diye bir şey yok. Çünkü hiçbir devlet milyonlarca müfettiş, milyonlarca denetmen çalıştıracak zenginlikte değil. Bakın mesela iş yerlerinin denetimine baktığınız zaman, SGK denetimi olsun, iş denetimi olsun, öyle %100’lük denetimler olmaz. Yüzde 2- 3 oranında bir denetim bile çok yüksek dünya standartları anlamında söylüyorum. Şimdi bu anlamda, sizin de söylediğiniz üzere devlet her marketin başına, her emlakçının başına bir zabıta, bir denetçi gönderemez; göndermesi zaten mümkün değil, hiçbir devlet bunu gönderemez.
Şimdi enflasyonun müsebbibi asgari ücretli değil. Yani asgari ücretlinin bir suçu var mı? Hiçbir suçu yok. Yani asgari ücretli mi artırıyor enflasyonu? Enflasyonu artıran, sizin de söylediğiniz gibi bu vicdansızlar. Bir insanda vicdan yoksa zaten ona insan demek çok zor bir olay.
BÜYÜK İŞVERENLER FIRSATÇILIK YAPIYOR
Ve burada başka bir nokta da şu: Patronlar. Yani durumu çok iyi olan patronlar var, çok iyi biliyoruz. Ya niye asgari ücret ödüyorsun? Şimdi devletin türlü türlü yapmış olduğu inisiyatifler var. Nedir? Mesela “aile” dedim değil mi, az önce aileden bahsettim. Ailesi olan, eşi çalışmayan kişiye aile yardımı yaptığın zaman devlet diyor ki “Bak ben seni destekliyorum, bundan SGK primi almam, bundan vergi primi almam”. Çocuk yardımı yaparsan “Ben bundan SGK primi almam, vergi almam”.
Dolayısıyla asgari ücretlinin yaşam kalitesini işverenler de elbette ki artırabilir bu söylediğim yan ödemelerle birlikte. Hem de bunlar ekstra bir maliyet getirmiyor; bunlardan dolayı, az önce saydıklarımdan dolayı ekstra bir vergi ya da SGK primi yok. Yemek parası verirsin, yine bundan belirli bir oranda prim kesilmiyor. Bütün bunlar da bir vicdan meselesi. Evet, anlıyorum esnaf, 2-3 çalışanı olan esnaf tabii ki asgari ücret onun için yüksektir; çünkü 2-3 çalışanı var esnafın. Esnafın durumu farklı. Ama büyük işverenlerin böyle bir durumu var mı? Yok. Yapabilirler. Yani bu yönden de bir fırsatçılık olduğunu söyleyebiliriz maalesef gerçekten.



