MAHMUT ÖVÜR / Veda töreni ve siyasete saldırı


Siyasetçi, yazar, yönetmen, oyuncu, senaryo yazarı sevgili Sırrı Süreyya Önder‘i önceki gün ebedi yolculuğuna uğurladık. Sadece Atatürk Kültür Merkezi‘ndeki veda törenine katılanlar değil ekran başında izleyen milyonlar da gözyaşı döktü. Her insana nasip olmaz böyle bir uğurlama. Yaşarken başaramadığını ömrünün son deminde sağ, sol, dindar, laik, Türk, Kürt, Arap bu coğrafyanın bütün renklerini bir araya getirerek başardı. Onun sırrı, bütün radikal düşüncelerine rağmen bu toprakların çocuğu olmasıydı. Bu yüzden “terörsüz Türkiye” sürecinin simgesi oldu ve geride kalanlara çok anlamlı bir miras bıraktı…
O mirası birilerinin zehirlemesine izin verilmemeli. Hele AKM’deki veda töreninin ikinci plana itilmesine hiç izin vermemeli… Geriye dönün bakın, kaç kez açılım veya çözüm süreci başlatıldı. Toplumun ezici çoğunluğunun destek verdiği zamanlar bile oldu. Ama hiçbirinde böyle bir siyasi iklim oluşmadı ve hiçbirinde AK Parti‘den CHP’ye, MHP‘den sosyalist partilere siyaset bir araya gelmedi. Sevgili Sırrı bunu başardı ki o gün AKM’de “terörsüz Türkiye” hedefi öne çıktı.
Orada oluşan duygu yüklü siyasi iklime başta Cumhurbaşkanı olmak üzere çok sayıda siyasetçi de destek verdi. Başkan Erdoğan şöyle diyordu: “Merhum Önder’in de son dönemde büyük emek verdiği terörsüz Türkiye menziline vasıl olacağımıza yürekten inanıyorum.”
MHP lideri Devlet Bahçeli, veda mesajıyla Önder’in tarihi rolüne dikkat çekti: “Hakikaten çok üzgünüm, ayrı dünya görüşlerine sahip olsak bile aynı ülkenin barış ve huzur dolu geleceğine kilitlenmiştik. İnancım odur ki terörsüz Türkiye’nin tezahürü, merhum Önder’e manevi bir armağan, milli birlik ve kardeşliğimize ebedi bir hizmet olacaktır.”
DEM Parti milletvekili, İmarlı heyetinde yol arkadaşı Pervin Buldan ise Önder’in oluşturduğu barış ikliminin devam edeceği sözü verdi: “Birlikte baş koyduğumuz bu yolda beni, bizi yalnız bıraktın Kürtlerin kadim dostu Sırrı. Sana veda etmek çok zor. Ama ne oldu biliyor musun Sırrı? Sen toplumsal barışı sağladın. Her inancı, her kimliği, her kültürü bir araya getirdin. Gözün arkada kalmasın.”
Kızı Ceren Önder Kandemir de hem milyonları ağlattı hem de bir söz verdi: “Barışı görmek istiyordun, çocukların yetim kalması kalbini parçalıyordu, sütten de ağzın hiç yanmıyordu. Bir tür barış mıydı bilmiyorum ama hastane koridorlarındaki sınıfsız, bayraksız hüzünlü umutlu kalabalıkta barışa benzer bir şey gördüm ben. Gözün arkada, aklın bizde kalmasın.”
Eminim rahmetlinin gözü, daha o gün bu iklimi bozmak için devreye sokulan provokatörlere rağmen arkada kalmayacak…
PUSUDA BEKLEYEN ÇOK ODAK VAR
Tören sonrası CHP Genel Başkanı Özgür Özel‘e geçmişi karanlık bir kişi saldırdı ve bir anda ortalık karıştı. Hedef çok açık, oluşan barış iklimini sabote etmek, konuşulmasını engellemek ve var olan siyasi gerilimi köpürtmek. Problemli birinin seçilmesi sonucu değiştirmiyor. Terörün bitmesini istemeyen ve pusuda bekleyen çok sayıda iç ve dış güç var. Bu saldırının bir “meczup” saldırısından çok daha fazlası olduğu ortada. Baksanıza daha olayın ilk anlarında, ne hikmetse saldırgana ilk ulaşan CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu kullanışlı sloganı patlatıyor: “Ben Osmanlı çocuğuyum…”
Saldırganın bunu söyleyip söylemediği bile belli değilken Tanrıkulu‘nun bunu medyaya açıklaması, aranan kanın bulunduğunu gösteriyor. Bir anda Halk TV dâhil bütün fondaş medya ve gazeteciler bunu kullanıyor. Bu tesadüf değil. En ilginci de buram buram provokasyon kokan bu olayı “hırsızlık” iddiasıyla tutuklu olan Ekrem İmamoğlu‘nun kullanma hızı: “Ülkeyi idare edenlerin şuursuz bir biçimde ‘telef etmeyi’ konuştuğu yerde, böyle kendini bilmez alçaklara, provokatörlere gün doğar.”
Bu kadar açık ve kaba bir provokasyondan hâlâ medet umanların olması ne kadar acı? Hiç mi geçmişten ters alınmaz? Yakın tarihe bakın; Ecevit ve Özal’a suikasttan Demirel’e saldırıya, Abdi İpekçi ve Uğur Mumcu’nun katledilmesinden en son Kayseri kışkırtmasına kadar hep aynı oyun sahneye konuluyor.
Allah’tan bu kez Başkan Erdoğan‘ın hemen Özgür Özel‘i araması ve bütün siyasi liderlerin ortak tavır koyması, puslu havayı sevenlerin hevesini kursağında bıraktı. Özellikle CHP lideri Özel’in şu sözleri, puslu havayı sevenlere kapak oldu: “Bundan sonra öyle ‘Efendim şu partinin mensubuymuş, bu partinin mensubuymuş’ ne çıkarsa çıksın arkasından, sivil siyaseti savunmak, şiddeti dışlamak, konuşmak ve birlikte çalışmak mecburiyetindeyiz. Kutuplaşmanın, keskinleşmenin, kimseye bir faydası yok.”