Bakan Fidan: Saygın ve lider bir Türkiye inşa ediyoruz

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞININ DEVLET İÇİNDEKİ ROLÜ
Fidan, uluslararası ilişkiler literatürünün, içinde bulunulan dönemi tanımlamakta zaman zaman yetersiz kaldığına dikkati çekerek, mevcut durumun kimileri tarafından “İkinci Soğuk Savaş”, kimileri tarafından da “çok kutuplu düzensizlik” olarak tanımlandığını aktardı.
Dışişleri Bakanlığının çalışma prensiplerini ve devlet içindeki rolünü üç temel sütun üzerine yeniden inşa etiklerini kaydeden Fidan, bu temellerden ilkinin Türkiye‘nin dış politikadaki muhtelif güç unsurlarının ve ilişkilerinin stratejik envanterini tutmak olduğunu belirtti.
Fidan, hangi sahada hangi araçların mevcut olduğunu anlık olarak bilen ve yöneten bir “veri merkezi” gibi çalıştıklarını, bu sayede sağlıklı politikalar üretebildiklerini aktardı.
Bakan Fidan, bu minvalde, büyükelçilerin sahadan süzerek merkeze sunduğu değerlendirmelerin büyük önem taşıdığını vurguladı.
Bakanlığın devlet içindeki rollerinden ikincisinin “pozisyon üretmek” olduğuna işaret eden Fidan, bakanlığın krizler ortaya çıkmadan önce senaryolara çalışarak Türkiye’nin o konuda nerede durması gerektiğini ve milli menfaatlerin hangi yönde ağır bastığını belirlediklerini açıkladı.
Fidan, “Başkalarının ürettiği kavramlarla, başkalarının çizdiği sınırlar içinde siyaset oluşturma devri çoktan kapanmıştır. Sizlerden beklentim açık ve nettir: Günlük mesainin yoğunluğunda büyük resmi hiçbir zaman için gözden kaçırmayın. Stratejik öngörülerinizi ve yaratıcı fikirlerinizi bizlerle paylaşmaktan çekinmeyin.” dedi.
Bakanlığın, dış ilişkilerin tamamının eşgüdümünden ve koordinasyonundan sorumlu olduğunu hatırlatan Fidan, “Bu anlayış doğrultusunda, ülkemizin, güvenlik, savunma, istihbarat, teknoloji, ekonomi, ticaret, enerji, ulaştırma, sağlık, kültür, turizm dahil, tüm hedeflerini bütüncül olarak ele almaktayız. Bu sahaların tamamında dış ilişkilerimizi tüm boyutlarıyla uygulama ve koordine etme sorumluluğumuzu ilgili kurum ve kuruluşlarımızla yakın ve etkin bir eşgüdüm içinde yerine getirmekteyiz. Bir başka ifadeyle, tüm devlet kurumlarımızın enerjisini tek bir noktaya odaklayan mercek görevini üstlenmekteyiz. Bu görevi daha da etkin kılacak çalışmaları sizler her gün yürütüyorsunuz, yürütmeye de devam edeceksiniz.” diye konuştu.
RUSYA-UKRAYNA SAVAŞI
Rusya-Ukrayna Savaşına da değinen Fidan, “Savaşın başladığı ilk günden bu yana, ilkemiz net oldu: ‘Savaşın kazananı, adil bir barışın ise kaybedeni olmaz.’ Bu inançla, savaşın diplomasi masasında sona ermesi için en yoğun gayreti gösteren ülke olduk. İstanbul, halen tarafların teknik düzeyde bir araya gelebildiği ve barışın parametrelerini tartışabildiği yegâne platform olma özelliğini korumaktadır.” diye konuştu.
Fidan, bu durumun Türk diplomasisine duyulan güvenin bir tezahürü olduğunu belirterek, Türkiye‘nin, savaşın diplomatik yollarla bitirilmesi için her türlü inisiyatifi almaya, kolaylaştırıcı rol oynamaya ve barış masasını yeniden kurmaya hazır olduğunu vurguladı.
SURİYE’DEKİ DURUM
Rejimin devrilmesinin sene-i devriyesinde Suriye’nin, Türk diplomasinin tarihin doğru tarafında durduğu ve alnının akıyla çıktığı başka bir örnek olduğunu ifade eden Fidan, şöyle devam etti:
“Geriye dönüp baktığımızda, son 15 yılda Suriye sahasında tarihin en zorlu sınavlarından birini verdik. Bunun siyasi ve ekonomik maliyetini ödedik, ancak insanlık onurundan taviz vermedik. Bu süreçte yalnız bırakıldığımız, birçok ülkenin terör örgütleriyle taktiksel iş birliklerine girdiği dönemler oldu. Ancak biz rotamızdan şaşmadık. Ve nihayetinde tarih kendi hükmünü verdi. 8 Aralık 2024, Suriye halkı için yeni bir umut sayfasının açıldığı bir milat oldu. Ancak Suriye’de işimiz aslında yeni başlıyor. Biz inanıyoruz ki dış müdahalelerden arınmış, istikrarlı bir Suriye, bölgemiz için büyük bir artı değer olacaktır. Türkiye, bu süreçte dost ve kardeş Suriye halkının yanında olmaya kararlılıkla devam edecektir.”
Fidan, tüm bu başarıların merkezdeki ve sahadaki ekibin ve büyükelçilerin özverili çalışmaları sayesinde gerçekleştiğini kaydederek, “Ancak mevcut başarılarla yetinemeyiz. Dünya giderek daha çetin bir rekabetin içine giriyor. Diplomaside elde ettiğimiz her başarının ardından, önümüzde aşılması gereken yeni bir eşik, daha zorlu bir sınav beliriyor.” ifadelerini kullandı.
Mevcut uluslararası sistemin çeşitli alanlarda kilitlendiğini dile getiren Fidan, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde (BMGK) reform ihtiyacından küresel ticaret sistemindeki adaletsizliklere kadar pek çok alanda tıkanıklıklar olduğunu hatırlattı.
Fidan, bu düğümlerin çözümünde özgün fikirler üreten, sorunlara bölgesel ve yaratıcı çözümler sunan ülkelerin ön plana çıktığına işaret ederek, “Kendimizi sürekli rekabetçi bir konumda tutabilmemizin yolu, inisiyatif geliştirebilme kapasitemizden geçiyor.” şeklinde konuştu.
Uluslararası sistemdeki mevcut kilitlenmeleri açmanın yollarını ararken, büyükelçilere de önemli görevler düştüğünü aktaran Fidan, “Her an kendinize şu soruları sormanız önem taşıyor: Bu tıkanıklığı nasıl aşabiliriz? Ülkemizin menfaatlerini ilerletmek için daha fazla ne yapabiliriz? Uzun erimli stratejik ortaklıklar kurmak için nasıl yaratıcı fikirler geliştirebiliriz? Bu bağlamda, öneri getiren, ufuk açan, proaktif bir yaklaşımı teşvik ediyor ve bekliyoruz.” dedi.
TÜRKİYE’NİN DİPLOMASİ MİMARİSİ
Fidan, Türkiye’nin diplomasi mimarisinin bir diğer boyutunun da söylem olduğunu, güçlü bir vizyona sahip olunsa dahi bunun doğru ve sürekli güncellenen bir söylemle tahkim edilmesi gerektiğini söyledi.
Algıların, çoğu zaman gerçeğin önüne geçtiği bir çağda haklı olmanın yetmediği tespitini yapan Fidan, haklılığın “doğru anlatılması” ve kitlelerle ulaştırması zorunluluğuna dikkati çekti.
Fidan, bu çerçevede büyükelçilerden beklentilerin, görev yaptıkları ülkelerde Türkiye’nin haklı tezlerini ve vizyonunu, bulundukları coğrafyanın diline ve kodlarına en uygun şekilde tercüme ederek zihinlerde kalıcı bir etki bırakmaya devam etmek olduğunu belirtti.
Fidan, son yıllarda başarılanların kendilerine bulunulan çağın, bölgesel ortaklıklar ve “sahiplenme” yaklaşımı üzerinden ilerlendiğini gösterdiğini aktararak, iddia sahibi olmanın, sadece söz söylemek değil, zamanın ruhuna hükmetmek olduğuna değindi.
Konjonktürün dinamik olması durumunda, Türk diplomasisinin de o denli çevik olmak zorunda olduğunun altını çizen Fidan, geleceği şekillendirmek isteyenlerin olayların arkasından sürüklenen değil, bu dinamizmin mantığını ve doğasını çözüp, o dinamizmi bizzat yöneten ve yönlendiren bir akılla hareket etmesi gerektiğini bildirdi.
TÜRK DİPLOMASİ GELENEĞİ
Fidan, Türkiye’nin, bu noktada artan küresel düzensizliğe karşı, düzen kurucu vasfa sahip az sayıda aktörden biri olarak sahneye çıktığını dile getirerek, başka bir devletin sistemini felç edecek bu krizlerin 4-5 tanesini aynı anda yönetebilme kapasitesine sahip olunduğu vurgusunu yaptı.
Bunun hem tarihin Türkiye’ye yüklediği misyonun hem de uluslararası ilişkilerin mevcut koşullarının doğal bir sonucu olduğunu söyleyen Fidan, Ankara‘nın “kadimden moderne tevarüs eden devlet aklıyla” krizleri yalnızca göğüslemediğini, aynı zamanda fırsata tahvil ettiğini belirtti.
Fidan, bu çerçevede, tarih boyunca Türkiye’nin inisiyatif geliştirme kapasitesinin yeni bir olgu olmadığını, çevredeki her krizin, aynı zamanda Türk hariciyesinin çözüm kapasitesini ve vizyonunu harekete geçiren bir imtihan sahası olduğunu anlattı.
Yenilikçi diplomasi anlayışı çerçevesinde, bölgenin ihtiyaçlarına yönelik yaratıcı platformlar geliştirilmeye devam edildiğini aktaran Fidan, “Temmuz ayında İstanbul’da ilk toplantısını düzenlediğimiz, ikinci toplantısını ocak ayında düzenleyeceğimiz Balkan Barış Platformu, bunlardan biridir.” diye konuştu.
Fidan, Türk dünyasında da yeni bir dayanışma çağının inşa edildiğine işaret ederek, Türk Devletleri Teşkilatı’nın (TDT) Dönem Başkanlığı’nın 2026’da Türkiye’de düzenlenecek zirveyle Azerbaycan’dan devralınacağı bilgisini paylaştı.
Ankara’nın İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Dışişleri Bakanları Konseyi Dönem Başkanlığını yürüttüğünü hatırlatan Fidan, özellikle Filistin meselesi bağlamında, İslam aleminin ortak vicdanını harekete geçirmek için yoğun mesai harcandığını dile getirdi.
Fidan, Türkiye’nin üyesi olduğu uluslararası kuruluşlarda da etkin ve yönlendirici roller üstlendiğinin altını çizerek, BM’de “mazlumların sesi olmaya” devam edildiğini kaydetti.
Türkiye’nin BM Güvenlik Konseyi’nin reform ihtiyacını en yüksek seviyede dile getirdiğini hatırlatan Fidan, Karadeniz’den Balkanlar’a, Afrika Boynuzu’ndan Güney Asya’ya, arabuluculuk ve kolaylaştırıcılık alanında dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olunduğu mesajını verdi.
Fidan, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatının (AGİT) yeniden işlevsel hale getirilmesinin desteklendiğini aktararak, “Bugün de aramızda bulunan Büyükelçi Feridun Sinirlioğlu’nun AGİT Genel Sekreterliği görevine seçilmesi, Türk diplomasisinin yetiştirdiği kadroların uluslararası camiada ulaştığı itibarı göstermektedir.” ifadelerini kullandı.
TÜRKİYE’NİN NATO’DAKİ KONUMU
NATO ittifakındaki konumun hayati önemde olduğunu vurgulayan Fidan, Ankara’nın 2026 yılında NATO Zirvesi’ne ev sahipliği yapacağını söyledi.
Fidan, bu zirvenin Soğuk Savaş sonrasında en büyük dönüşümlerden birini yaşayan ittifakın birlik ve dayanışması açısından tarihi bir buluşma olacağını belirterek, hazırlıkların titizlikle sürdürüldüğünü aktardı.
Başarının rehavete değil, daha büyük bir gayrete sevk etmesi gerektiğini vurgulayan Fidan, çıtanın kendileri tarafından yükseltildiğini ve bunun gereğini yerine getirecek olanın da yine kendileri olduğunu ifade etti.
Fidan, değişen dünyada rekabetçi kalabilmek için Bakanlığın da kendi içinde bir reform ve yenilenme sürecini kesintisiz sürdürmesi gerektiğinin ve çizilen küresel ufuk ve stratejik hedeflerin, ancak bu yükü taşıyabilecek güçlü bir kurumsal omurga ile hayata geçirilebileceğinin altını çizdi.
Bu dönemde, diplomasinin kurumsal mimarisini ve vizyonunu, çağın ruhuna uygun, çok daha kapsamlı bir yapıya kavuşturmak mecburiyetinde olunduğunu aktaran Fidan, bu doğrultuda, bakanlığın hem nitelik hem de nicelik olarak geliştirildiğini söyledi.
BAKANLIKTAKİ YENİLEME ÇALIŞMALARI
Fidan, bakanlığın kapsamlı bir dönüşüm sürecinde olduğunu vurgulayarak, kronik personel açığını kapatmaya yönelik önemli adımlar atıldığını dile getirdi.
Kurum kültürünü nesilden nesile taşımak adına, ustalar ile çıraklar arasındaki köprünün sağlam tutulmasının önem taşıdığını kaydeden Fidan, bu konuda büyükelçilere güvenildiğinin mesajını verdi.
Fidan, bir diğer önemli hamlenin, Bakanlığın fiziki ve teknolojik altyapısını yenilemek olduğunu anlatarak, “İnşası süren yeni Dışişleri yerleşkesi projemiz, kurumsal vizyonumuzun sembol projelerinden biridir. Bakanlığımızın yeni yerleşkesinin temel atma törenini, Sayın Cumhurbaşkanımızın da teşrifleriyle 17 Eylül’de gerçekleştirdik.” şeklinde konuştu.
Yeni yerleşkeyle birlikte teşkilatın ilk kez kendisi için inşa edilmiş, tarihi misyonu ve temsil görevine yakışır, müstakil bir binaya kavuşacağını kaydeden Fidan, elektronik arşiv ve bilgi yönetimi sistemlerini geliştirerek kurumsal hafızanın kalıcı hale getirildiğini aktardı.
Dijital altyapının güçlendirilerek hız ve etki alanının artırıldığını vurgulayan Fidan, insan kaynağıyla, fiziksel mekanlarıyla ve teknolojik donanımıyla Türkiye Yüzyılı’na yaraşır, küresel ağırlık merkezine dönüşmüş bir Hariciye teşkilatı inşa edildiğini bildirdi.
Fidan, bu adımları atarken kurumsal kültürün köklü değerlerinin de yaşatılmaya özen gösterildiğini belirterek, konferans kapsamındaki bölgesel ve tematik oturumların, tüm bu konuları tartışmak bakımından kıymetli bir fırsat sunduğuna işaret etti.
Savunma ve güvenlikten ekonomiye, yapay zekadan enerjiye, farklı alanlarda kapsamlı istişareler yapılacağını aktaran Fidan, burada dile getirilen fikirlerin ve önerilerin dikkatle not edilip ilerleyen dönemin yol haritasının şekillendirileceğini ifade etti.
Fidan, toplantılarda görüş ve tespitlerin açık yüreklilikle dile getirilmesi çağrısında bulunarak, stratejik değerlendirmelere önem verildiğinin altını çizdi.
“Dünyanın dört bir yanında, bazen en zorlu coğrafyalarda, bazen çatışma bölgelerinde büyük bir özveriyle görev yapan siz değerli Büyükelçilerimizi yürekten selamlıyorum.” diyen Fidan, yoğun mesailerin meşakkatini, vatan hasretini ve sık sık değişen düzenin getirdiği yükü büyükelçilerle omuzlayan büyükelçi eşleri ve evlatlarına teşekkürlerini sundu.
Fidan, birlik ve beraberlik ruhuyla, gelecekte çok daha büyük başarılara imza atılacağına yönelik inancını yineleyerek şehit diplomatları rahmetle andı.
Bu arada, Bakan Fidan, açılış konuşmasından önce beraberindeki heyetle Dışişleri Şehitliği’ni ve Anıtkabir’i ziyaret etti.



