TCMB Başkanı Karahan: Para politikası duruşumuzu sıkılaştıracağız


Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, JW Marriott Otel’de düzenlenen TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) toplantısına katıldı.
Burada yaptığı konuşmada, fiyat istikrarı döneminde yıllık bazda yüzde 4,5 büyüyen özel tüketimin, yüksek enflasyon döneminde yüzde 10 ve neredeyse tarihsel olarak en yüksek seviyelerde büyüdüğünü aktaran Karahan, bu büyüme kompozisyonun sağlıklı olmadığını söyledi.
Karahan, 2020’den sonraki dönemde özel tüketimin, yatırımlardan da yüksek oranda büyüdüğüne dikkati çekerek, şu değerlendirmede bulundu:
“Üretim kapasitesinin bu hızla artmadığı bir ekonomide hızlı özel tüketim büyümesi ancak ithalatla mümkün. Nitekim ekonomimizde de bunu gördük. 2023 başında cari açığın milli gelire oranı ithalattaki artış kaynaklı yüzde 5’i aştı. Fiyat istikrarını sağladığımızda bu büyüme kompozisyonunun geçmişte olduğu gibi düzeleceğini, yani yatırım tüketim dengesinin çok daha sağlıklı seyredeceğini düşünüyoruz. Özel tüketim büyümesinin dengelenmesi ve büyüme kompozisyonunun iyileşmesi, dezenflasyon için önemli olduğu kadar ekonomideki büyümenin dengeli olabilmesi için de oldukça önemli.”
Parasal sıkılaşmaya başlayalı iki yıldan fazla süre geçtiğini bildiren Karahan, gelinen noktada yatırım büyümesinin yüzde 7,7 olduğunu, özel tüketimdeki hızlı artışın da önemli ölçüde törpülendiğini söyledi.
“ENFLASYONDA HER GRUPTA İYİLEŞME SAĞLADIK”
Karahan, enflasyon düşüşünde önemli olan üç unsurun, “talepte dengelenme”, “fiyatlama davranışlarında normalleşme” ve “enflasyon beklentilerinde iyileşme” olduğunu belirterek, 2022 ve 2023’ün sonlarında enflasyonun yüzde 64 civarında olduğunu, geçen yılın yüzde 44 ile kapatıldığını ve bu sene de kasım itibarıyla da enflasyonun yüzde 31’e düştüğünü hatırlattı.
Enflasyonun her kalemde aynı olamayabileceğini bildiren Karahan, “Temel mallarda enflasyonun manşetin çok daha altında olduğunu görüyoruz. Kasım itibarıyla bu grupta enflasyon yüzde 19’un altına geriledi. Gıda enflasyonu oynak bir görünüm sergilerken, hizmet enflasyonu ise manşetin oldukça üzerinde seyrediyor. Bu grupta enflasyon yüzde 44 seviyesinde. Bu, hizmet enflasyonunun düşmediği anlamına gelmiyor. Enflasyonun zirveyi gördüğü Mayıs 2024’e kıyasla, her grupta iyileşme sağladık. Enflasyon, temel mallarda 38 puan, gıdada 43 puan ve hizmet kalemlerinde 52 puan geriledi.” diye konuştu.
Karahan, dezenflasyon sürecinin devam ettiğini, ancak hızının biraz yavaşladığını aktararak, bu dönemde manşet enflasyonda gıda fiyatları kaynaklı oynaklık görüldüğünü söyledi.
“ÖNCÜ VERİLER KİRA ENFLASYONUNUN MANŞET ENFLASYONA YAKINSAYACAĞINI GÖSTERİYOR”
Gıda enflasyonunda özellikle yaz aylarında 8 puana varan artış gözlemlediğini, takip eden dönemde gıda enflasyonu gerilese de beklentilerdeki gıda kaynaklı bozulmanın yıl sonu enflasyonunu etkilediğini belirten Karahan, sözlerine şöyle devam etti:
“Kira ve eğitimde enflasyonun yüzde 60’larda ve manşetin iki katından fazla olduğunu görüyoruz. Diğer hizmet kalemlerinde ise enflasyon, manşet verilerle uyumlu. Kira enflasyonunda deprem etkisi ön plana çıkıyor. Depremin etkisiyle büyük şehirlere göç, birçok yerde arz talep dengesizliğine sebep olarak fiyatlarda enflasyonist baskılara yol açtı. Hem kira hem eğitimde etkili olan bir diğer unsur ise geçmişte uygulanan fiyatlama üzerindeki kısıtlardı. Bunların gevşetilmesiyle birlikte burada biriken baskıların fiyatlara yansıdığını görüyoruz. Öncü veriler, önümüzdeki dönemde kira enflasyonunun manşet enflasyona yakınsayacağını gösteriyor.”
Karahan, maliyet yönlü baskıların da enflasyonu etkileyen unsurlardan birisi olduğunu bildirerek, son dönemdeki verilerin, maliyet artışlarının gerilediğinin ve enflasyon üzerindeki maliyet yönlü baskıların zayıfladığının göstergesi olduğunu söyledi.
Üretici enflasyonunun 30 puan düşüşle kasımda yüzde 27 seviyesine indiğine dikkati çeken Karahan, “Enflasyonun çok yüksek seyrettiği hizmet sektöründe ise üretici fiyatları Mayıs 2024’te yüzde 85 artmışken bu artış 50 puan düşerek yüzde 35 seviyesine geriledi. İnşaat tarafında da maliyet yönlü baskıların zayıfladığını görüyoruz. Bu unsurlar, önümüzdeki dönemde enflasyondaki düşüşe katkı vermeye devam edecek.” diye konuştu.
“MALİYET ARTIŞLARI GERİLEDİ”
Maliyet yönlü baskıların da enflasyonu etkileyen unsurlardan biri olduğuna işaret eden Karahan, “Son dönemdeki veriler, maliyet artışlarının gerilediğini ve enflasyon üzerinde maliyet yönlü baskıların zayıfladığını gösteriyor. Üretici enflasyonu 30 puan düşüş kaydederek kasım ayında yüzde 27 seviyesine indi. Enflasyonun çok yüksek seyrettiği hizmet sektöründe ise üretici fiyatları Mayıs 2024’te yüzde 85 artmışken, bu artış 50 puan düşerek yüzde 35 seviyesine geriledi.” dedi.
Karahan, inşaat tarafında da maliyet yönlü baskıların zayıfladığını, bu unsurların gelecek dönemde enflasyondaki düşüşe katkı vermeye devam edeceğini söyledi.
Enflasyonun kendi kendini gerçekleştiren yapıya sahip olduğunu anlatan Karahan, “Enflasyon beklentileri, gerçekleşen enflasyonu etkileyen faktörlerden biri. Bu nedenle de enflasyonun düşeceğine olan inancın artması, dezenflasyonun hızını artıran ve maliyetini azaltan bir etken.” diye konuştu.
Karahan, hane halkı beklentilerinin, daha çok gerçekleşen enflasyona, sıkça tüketilen gıda ve bütçede yüksek yük taşıyan kira kalemlerine göre şekillendiğini belirterek, mevcut durumda yüksek seyretmekle birlikte enflasyondaki düşüşle beraber hane halkı beklentilerinin de iyileşmeye devam edeceğini ifade etti.
“HEM TİCARİ HEM TÜKETİCİ KREDİSİ FAİZLERİNİN KAYDA DEĞER DÜŞTÜ”
Hem hane halkı hem de reel sektör için önemli olanın piyasadaki faizler olduğunu bildiren Karahan, şunları kaydetti:
“Merkez Bankası olarak politika faizini belirliyoruz ve bu faiz üzerinden bankalara 1 hafta vadeli fonlama sağlıyoruz. Dolayısıyla kısa vadeli faizler büyük ölçüde Merkez Bankası politika faizi üzerinden şekilleniyor. Fakat özellikle hem vatandaşın yaşam standartları hem de yatırım ortamı açısından önemli olan krediler, daha uzun vadeli olanlar ve bu kredilerin faizleri. Bu tür kredilerde politika faizi tek belirleyici değil. Uzun vadeli kredilerde krediyi veren kurumlar, paranın değerini koruyabilmek adına fonlama maliyetinden çok o vadede beklenen enflasyonu baz alıyor. Bu nedenle, bu tür kredilerde merkez bankası politika faizinin etkisi nispeten sınırlı. Uzun vadeli kredi faizleri daha çok enflasyon gerçekleşmeleri, enflasyon beklentileri ve belirsizlik üzerinden şekilleniyor.”
Karahan, politika faizindeki hareket ve değişimlerin her zaman piyasaya yansımayabileceğini söyledi.
Son toplantı hariç toplam 6,5 puanlık faiz indirimine gittiklerini anlatan Karahan, bu süreçte hem ticari hem tüketici kredisi faizlerinin kayda değer şekilde düştüğünü bildirdi.
Bu süreçte iyileşen enflasyon beklentileriyle tahvil faizlerinin de düştüğünü belirten Karahan, dezenflasyon sürecinde bir diğer önemli unsurun kredilerin vadesi olduğunu aktardı. Yatırım ortamının iyileşmesi için uzun vadeli kredilerin oranının artmasının önemli olduğuna işaret eden Karahan, son dönemdeki verilere göre 2-5 yıl vadeli kredilerin ticari krediler içindeki payının arttığını ifade etti.
“KREDİ VADELERİNİN ARTMAYA DEVAM EDECEĞİNİ ÖNGÖRÜYORUZ”
Karahan, kredi vadelerine ilişkin değerlendirmelerde bulunarak, “Henüz seviye olarak tarihsel ortalamaların oldukça altında olsa da enflasyondaki düşüş devam ettikçe ve fiyat istikrarına olan inanç arttıkça kredi vadelerinin artmaya devam edeceğini öngörüyoruz.” dedi.
Fiyat istikrarının sağlanması amacı doğrultusunda aldıkları mesafeyi önemsediklerine işaret eden Karahan, şunları kaydetti:
“Politika faizine ilişkin atılacak adımları ve bunların büyüklüğünü, enflasyon görünümü odaklı, ihtiyatlı ve toplantı bazlı yaklaşımla almayı sürdüreceğiz. Enflasyon görünümünün ara hedeflerden belirgin biçimde ayrışması durumunda, para politikası duruşumuzu sıkılaştıracağız. Fiyat istikrarı, sürdürülebilir büyüme ve toplumsal refah artışı için bir ön koşul niteliğinde. Bunu sağlamak için ne gerekiyorsa yapmaya devam edeceğiz.”



