YAZARLAR

KEREM ALKİN / TÜİK’in ‘kalite’ eşiği: Yeni TÜFE

2026 yılı itibarıyla Türkiye’de enflasyon ölçümünde kullanılacak yeni TÜFE hesaplama yöntemi, teknik bir güncellemenin çok ötesinde, istatistik kalitesinin TÜİK tarafından uluslararası standartlarla bir kez daha tahkim edilmesi anlamına geliyor. Ancak, kamuoyundaki tartışmalara bakıldığında, çoğu kez yöntemin kendisinden çok, sonuçlar üzerinden yürüyen yüzeysel bir eleştiri dili öne çıkıyor. Oysa bu geçiş, Eurostat ve IMF başta olmak üzere küresel istatistik standartları konusunda en önemli otoritelerinin en güncel kılavuzları doğrultusunda atılmış açık bir kalite hamlesi.
Yeni metodolojiyle birlikte TÜFE’de ürün ağırlıkları artık iki temel kaynaktan harmonize edilerek hesaplanacak: Ulusal hesaplardan gelen harcama dağılımları ve düzenli olarak yapılan hanehalkı bütçe harcamaları anketleri. Ayrıca Hazine ve Maliye Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı gibi kamu kurumlarından ve idari kurum kayıtlardan gelen veriler de sistematik olarak sürece entegre edilecek. Bu yaklaşım, tek bir kaynağa dayalı değil, çoklu ve çapraz doğrulamalı bir yapı anlamına geliyor.
Örneklem tarafında da dikkat çekici bir kalite artışı söz konusu. Yeni TÜFE’ye geçişle birlikte, hanehalkı bütçe harcamaları anketinde kullanılan örneklem hacmi 15 bin haneden 20 bin haneye çıkarılıyor. Bu artış, Türkiye ölçeğinde hem yerel ve bölgesel temsiliyeti güçlendiriyor; hem de farklı hanehalkı büyüklüklerine göre harcama kalıplarının daha sağlıklı izlenmesini mümkün kılıyor. TÜİK‘in örnekleme grup başkanlığı, her istatistik türü için en güvenilir veri setine ulaşmak adına sahada son derece titiz bir metodolojik tarama yürütüyor.
Fiyat derleme boyutunda ise sistem artık klasik saha gözleminin çok ötesine geçmiş durumda. Fiziki mağaza ve işyerlerinden elde edilen fiyat verileri tüm fiyat verisinin yüzde 52,3‘ünü, zincir marketlerde barkod okutma yöntemiyle derlenen veriler yüzde 42,6′sını, web kazıma yoluyla e-ticaret ve çevrimiçi satış noktalarından elde edilen veriler ise yüzde 5,1‘ini oluşturuyor. Barkodlu sistem sayesinde 2,38 milyar adet satış işlemi doğrudan hesaplamaya yansıyor. Bu, dünyadaki en ileri uygulamalardan biri.
Bu yapı içinde TÜFE hesaplamasına konu olan her bir ürünün fiyatı tek tek ilan edilmek yerine, endeks değeri olarak hesaplamaya dahil ediliyor. Bu nedenle belirli bir ürünün fiyatı üzerinden yürütülen spekülatif tartışmalar, istatistiğin doğasına da bilimsel mantığına da aykırı. Önemli olan tekil fiyatlar değil, aynı yöntemle oluşturulan endekslerin ortaya koyduğu eğilimdir. Enflasyonun yükselip yükselmediğini, artış hızını ya da yavaşlamayı esas belirleyen de bu eğilimdir.
Her yıl aralık ayında TÜFE sepetinde yer alan ürünlerin ağırlıkları bir kez güncelleniyor ve yıl boyunca kesinlikle değiştirilmiyor. Buna rağmen zaman zaman kamuoyunda dile getirilen “yıl içinde ağırlıklarla oynandığı” yönündeki iddialar, tamamıyla bir şehir efsanesinden ibaret. Şeffaflık, bu sistemin zaten temel direklerinden biri.
1 Ocak 2026’dan itibaren kamuoyuna açıklanacak yeni TÜFE, artık 2003 değil, 2025 yılını 100 baz alan bir endeks olacak. Hesaplamalarda kullanılan 609 bin 382 adet fiyat verisi, farklı kanallardan toplanarak tek bir sistemde birleştiriliyor. Bu ölçek, sadece Türkiye için değil, birçok gelişmiş ülke için dahi son derece yüksek bir veri yoğunluğuna işaret ediyor. Dahası, TÜİK tüm hesaplamalarında sadece ulusal mevzuata değil, aynı zamanda Birleşmiş Milletler, OECD, Dünya Bankası, IMF ve Eurostat ilke ve standartlarına bağlı kalmak zorunda.
Eğer bu yöntemlerde uluslararası standartlara aykırı bir durum söz konusu olsaydı, Türkiye’nin verileri bu kurumların yayınlarında yer almazdı. TÜFE, dünyada en yoğun biçimde ülkeler arası karşılaştırmalarda kullanılan endeks olduğu için, özellikle Eurostat ve IMF kılavuzları TÜİK açısından bağlayıcı bir referans konumunda.
Bu nedenle ‘TÜİK enflasyonu düşük gösteriyor’ şeklindeki yakışıksız iddialar, hem metodolojik gerçekliğin hem de TÜİK’in kurumsal hafızasının yanında zayıf ve dayanaksız kalmakta. TÜİK, dünya istatistik camiası içinde saygınlığı yüksek, yeni bir yönteme geçerken birçok ülkenin istatistik ofisinin danıştığı, görüş aldığı ve referans gösterdiği güzide bir kurumdur. TÜİK’in ‘kalite’ eşiği, yalnızca ulusal ölçekte değil, küresel istatistik ligi içerisinde de hayli yüksek bir konumu temsil etmektedir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu