BERCAN TUTAR / AB’yi çıldırtan stratejik belge


ABD Başkanı Donald Trump, göreve geldikten dokuz ay sonra ‘yumuşak realizm’ diyebileceğimiz doktrinini açıkladı. 4 Aralık günü Beyaz Saray’ın internet sitesinde “ABD’nin Ulusal Güvenlik Stratejisi/2025″ adıyla yayımlanan 29 sayfalık belgedeki Trump doktrinini ‘fazla şahinleşmeden güçlü’ ve ‘fazla güvercinleşmeden de ölçülü’ şeklinde özetlemek mümkün.
Belge dünyada büyük ilgi görürken Avrupa‘da derin bir sarsıntıya yol açtı. Çünkü belgede Amerika‘nın Avrupa, Asya, Afrika, Hint-Pasifik ve Ortadoğu’ya yönelik şimdiye kadar izlediği geleneksel stratejileri terk edeceği kaydediliyor.
Avrupa’nın zayıflığına vurgu yapılan belgede “Önceki strateji belgeleri ittifakları, serbest ticareti, çok taraflılığı ve kurallara dayalı bir uluslararası düzeni sürdürmeyi vurguluyordu. Fakat 2025 belgesi bu tür taahhütleri sürdürülemez bir yük olarak görüyor” denilmesi dikkat çekici.
Avrupa’nın savunduğu müdahaleci liberal düzen yerine ABD artık dünyanın jandarmalığını bıraktığını ve rejim değişikliği politikalarına son verdiğini açıklıyor. Zaten ABD’nin Ankara elçisi Tom Barrack da tam belgenin açıklanmasından hemen sonra ABD’nin 1946’dan beri onlarca ülkede 93 rejim değişikliği ve darbe gerçekleştirdiğini itiraf etti. Bir bakıma Trump doktriniyle artık bu dönemin kapandığını söylüyor.
***
Belgede “Rusya ve Çin artık bizim için birincil tehdit değil. Çin ile ekonomik rekabete girişeceğiz” denilmesine Rusya da Çin de inanmadı. Kremlin, belgeyi emperyalist mahiyetle suçladı. Pekin ise ‘soğuk savaş’ mantığının ürünü diye eleştirdi.
Ancak en büyük tepki belgede Trump’ın bir bakıma üstünü çizdiği Avrupa’dan geldi. Belgede kıtanın sorunlarını aşamazsa 20 yılda yok olma riskiyle karşı karşıya kalacağı, Avrupa ile bir kültür savaşı ve değerler çatışması yaşandığının vurgulanması Avrupalıları çıldırttı. Avrupalıları çileden çıkaran asıl şeyse belgede en büyük düşman Rusya’ya zeytin dalı uzatılmasıydı.
AB Dış İlişkiler Şefi Kaja Kallas, “Eleştiriler özgüvenimizi sarsmamalı” derken Almanya Dışişleri Bakanı Johann Wadephul, belgedeki tespitleri ‘ülkesinin içişlerine müdahale’ diye niteledi.
İngiliz The Guardian gazetesi belgeyi, “Trump’tan Avrupa aşırı sağına tam destek. Direnişi geliştirin!” diye yorumladı. Fransız Le Monde, “ABD Avrupa’ya kültürel savaş ilan etti” diye yazdı. BBC “ABD, Avrupalı müttefiklerini zayıf ve yetersiz diye niteliyor” derken küreselcilerin şahin temsilcisi The Economist de “Bu belge, Trump’ın tutarsız dış politikasının manifestosu. Atlantik’i birleştiren değerleri reddediyor” ifadelerini kullandı.
***
Amerikan medyası ise daha temkinli ve rasyonel bir dille yaklaştı Trump’ın strateji belgesine. NYT, “ABD artık rejim değişikliği ile ilgilenmeyecek. Kabuğuna çekilecek”, Axios sitesi, “Monroe doktrinine dönüş. ABD, dünya düzenini ayakta tuttuğu günlerin geride kaldığını ilan ediyor” ve WSJ de “ABD artık NATO genişlemesine bir sınırlama getiriyor” diye yazdı.
Belgede Ortadoğu‘nun artık enerji jeopolitiği açısından önceliğini kaybettiği vurgulanarak yeni dönemde bölgede istikrarın ancak Amerika, Türkiye, Arap ülkeleri ve İsrail arasındaki ‘uyumla’ sağlanabileceğine işaret ediliyor.
Fakat bana göre belgeye dair en ilginç yorum Hint medyasından geldi. India Times belgeyi, Yeni Delhi’nin hayal kırklığını da yansıtan şu başlıkla verdi: “Yalnız Amerika: ABD’nin yeni stratejisi dünyaya saldırıyor.”
Belgede adı dört kez geçen Hindistan yine de çok öfkeli. Ancak belgede adı bir kez anılan Türkiye’nin ağırlığı hemen her yerde göze çarpıyor. Çünkü ABD’nin çekildiği bütün sahalarda Türkiye istikrar ve barışı temsil eden hegemon güç olarak yükseliyor.
Bu bağlamda ABD’nin yeni Ulusal Güvenlik Stratejisi bize yaşadığımız çağa ve geleceğe dair önemli öngörüler sunuyor. Fakat belgede en dikkat çeken unsur her açıdan II. Dünya Savaşı’ndan sonra başlayan ve ABD-Avrupa ittifakı ile tanımlanan Atlantik çağının artık sona erdiğinin resmen ilan edilmesidir. Bir bakıma Avrupalılar çıldırmakta haklı.



