YAZARLAR

MEVLÜT TEZEL / Yapay zekayı üreten evine sokmuyor!

Yapay zeka ile ilgili yeni bir gelişme, yeni bir haberin olmadığı gün yok. Her geçen gün günlük hayatın daha büyük bir parçası oluyor.
Ancak Guardian‘da ‘yapay zeka’nın büyüsünü bozan önemli bir haber yayınlandı.
Bu teknolojiyi üreten birçok uzman, riskleri bizzat gözlemledikleri için ailelerine ve yakınlarına yapay zekadan uzak durmalarını tavsiye ediyor, iyi mi?
Yapay zeka şirketlerinin hız baskısı, eksik denetim ve hatalı çıktılar gibi sorunlar nedeniyle, teknolojiyi geliştirenlerin dahi kendi evlerinde bu sistemlere yer vermemesi tartışma yaratacak bir gelişme.
Çünkü bu teknolojiyi geliştirenler, risklerini herkesten daha iyi görüyorlar.
Örneğin Amazon‘un Mechanical Turk platformu ve Google‘ın kalite değerlendirme birimlerinde görev yapan çalışanlar, modellerin sık sık “halüsinasyon” olarak bilinen yanlış bilgi üretme sorununa dikkat çekiyor.

FİLİSTİN SANSÜRÜ!
Google’da içerik değerlendirme yapan ve ismini açıklamayan bir çalışan ise, İsrail’le ilgili kapsamlı yanıtlar alınabilirken, Filistin’le ilgili sorularda modelin sürekli başarısız olduğunu aktarıyor.
Daha kötüsü Google çalışanı; Filistin ile ilgili sorularda sistemin başarısız olmasını rapor etmelerine rağmen şirket içinde kimsenin bu tutarsızlıkla ilgilenmediğini ifade ediyor.
Mechanical Turk çalışanı Krista Pawloski ise yapay zeka modellerinin pek çok zararlı içeriği gözden kaçırdığını söylüyor.
Bu tecrübelerden sonra üretken yapay zekayı tamamen hayatından çıkardığını, ailesine de kullanmamalarını tembih ettiğini belirtiyor. Hatta kızının ChatGPT ve benzeri platformlara erişmesine “evinde asla izin vermediğini” vurguluyor.
Yapay zeka sistemleri üzerine analizler yapan Adio Dinika ise bu teknolojilerin nasıl aceleyle geliştirildiğini, hangi tavizlerle ortaya çıktığını yakından gördükçe “fütüristik bir mucize” algısının kaybolduğunu dile getiriyor.
Ona göre yapay zekayı en çok idealize edenler, aslında onu en az anlayanlar!
Özetle gelecekte çocuklarımız, ChatGPT’ye Filistin sorununu sorduklarında İsrail’i haklı çıkaran bilgilere ulaşacaklar ya da Türkiye aleyhine bilgilerle karşılaşabilecekler.
Gelecekte Google’de aratma bile gereksiz görüleceği için yapay zeka ne derse onu doğru kabul edecekler!
Yapay zekanın çocukları, gençleri intihara sürükleyen sohbetler üretmesi ise daha uzun bir tartışma konusu.
Yapay zeka, gelecekteki küresel algıyı yönetecek. Bu teknolojiyi üretenler, insanların neleri ne kadar ve ne şekilde bilmesi gerektiğine karar verecek güce sahip olacaklar!
Bu yüzden şimdiden eğitim sisteminde düzenlemelere gitmeliyiz.
Her bilgiyi sorgulayan, eleştirisel yaklaşan ve çapraz doğrulama yapan bir nesil yetiştirmeliyiz.

***

ŞOFÖRÜN MÜHENDİSTEN ÇOK KAZANMASI
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan bir otobüs şoförünün aldığı maaş 100 bin lira civarı.
Kamuda çalışan memurların ortalama maaşı ise 70-75 bin arası. Zamla birlikte maaş artacak ama yine İzmir’deki otobüs şoförü alacağı zamla daha fazla kazanacak.
Şoförlüğü küçümsemiyorum.
Hatta pandemiyle birlikte önemi ve değerinin arttığını düşünüyorum.
Ülkece asgari ücret artışına takılmış gidiyoruz.

Türkiye’de 2024’te yaklaşık 11,2 milyon kişi asgari ücretle çalıştığı için en çok konuşulan; asgari ücret artışı oluyor elbette.
Asgari ücretteki artış oranı artık birçok sektörde temel maaş zam oranı olarak görülüyor.
Durum böyle olunca da ülkeye katma değer katacak, verimliliği ve teknolojideki ilerlemeyi artırıp yeni iş alanları ve kaynaklar yaratacak mesleklerin maaşları da düşük kalıyor.
Böyle olunca da yurtdışına beyin göçü artıyor.
Devletin yatırım yaptığı, yetişmesi çok zor olan doktorlarımızı, mühendislerimizi, yazılımcılarımızı yurtdışına kaptırıyoruz.
Oysa beyin göçü düşse, ülkemizde kalan mühendisler, doktorlar, yazılımcılar, bilim insanları vs. katma değeri artıracak projeler geliştirseler yeni iş alanları ve fabrikalar açılmasına, istihdamın artmasına yardımcı olabilirler.
O zaman da asgari ücreti tartışmaya bile gerek kalmaz.
Basit bir örnek BioNTech’in kurucuları Prof. Dr. Uğur Şahin ve Özlem Türeci’nin geliştirdikleri Covid aşısı, Almanya ekonomisini sadece 2021 yılında yüzde 4 büyümesine yardımcı oldu.
Şahin ve Türeci’nin şirketlerini Türkiye’de kurduklarını hayal edin yeter!

***

ANAYASA MAHKEMESİ’NE DE GİDERLER Mİ?
Dün benim gibi Okan Buruk’un “Canımızı zor kurtardık” açıklamasının ve Yasin Kol’un TFF’ye şikayet edilmesinin gereksiz, abartılı yaklaşım olduğunu söyleyen futbol otoriteleri oldu.
Puan farkı altı iken hakemleri baskıya almamalıyız, onlara güvenmeliyiz diyen Galatasaray yönetimi, puan farkı bire inince TFF’ye çıkarma yaptı.
Troller, Kol’un giydiği mont için bile sosyal medyada linç etti.
Fenerbahçeli Ederson’un taraftara yönelik yapmadığı açık bir şekilde gözüken hareketinin ceza alması için uğraşanlar bu kez de Jhon Duran’ın kendi taraftarına yönelik yaptığı gol sevincine ceza verilmesi için çalıştı.

PFDK’dan ceza almayınca Duran hakkında savcılığa suç ihbarında bulundular, iyi mi?
Okan Buruk neden yıllardır sürekli dördüncü hakemin yanında duruyor?
Orada bağırdıkça, isyan ettikçe orta hakem kulaklıktan duyuyor ve bir süre sonra etki altında kalıyor! Bu bilimsel, psikolojik bir gerçek!
Galatasaray, resmen bütün tuşlara basıyor!
Duran için Anayasa Mahkemesi’ne de başvururlar mı acaba?
Aslında uzun vadede bu baskı işe yarıyor.
Puan farkı varken sessiz kal, puan farkı kapanınca tüm tuşlara bas! Hakeminden futbolcusuna, TFF’ye her alanda baskı kur!
Algıyı yönetirsen, hakemleri gerektiği anlarda sindirirsen başarılı oluyorsun!
Bunu başka takımlar da yapıyor ama hiçbiri Galatasaray gibi kusursuz yapamıyor!
Bakalım Fenerbahçe’nin bu sezonki; baskı kurmama politikası işe yarayacak mı?

***

Altyazı
“Bir insan birisiyle yaşlanmalı, birisi yüzünden değil” (Lethal Weapon 3)

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu