MEVLÜT TEZEL / Cezalar, gıda teröristlerini üzmüyor!

Türkiye‘de gıda zehirlenme vakalarının artması ya da bu tarz haberlerin gurbetçi Böcek Ailesi’nin yaşadığı trajediden sonra medyada daha çok öne çıkması, vatandaşta endişe yaratıyor.
Haliyle insanlar dışarda yemek yemeye çekiniyor. Bu durumdan en çok etkilenen ise dürüst esnaf oldu.
Her türlü hileye, hurdaya başvuran, insan sağlığını hiçe sayan bazı gıda üreticileri ve işletmeciler, tüm yeme içme sektörünü tehdit eder hale geldi.
Tarım ve Orman Bakanlığı denetçileri ve belediye zabıtaları büyük bir gayretle gıda denetimleri yapıyor.
Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı Ankara Gıda Kontrol Laboratuvarı’nda, yılda yaklaşık 1 milyon 800 bin gıda analizi yapıldığı ve ülke genelinde Ankara’daki gibi 41 laboratuvar olduğu açıklandı.

Peki, gıda teröristleri neden durdurulamıyor?
Vakalar neden artıyor?
Bence bu soruların yanıtı en son Kilis Belediyesi zabıta ekipleri ve İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’nün yaptığı denetimde net bir şekilde ortaya çıktı.
Kilis’teki rutin denetimde Dereboyu Caddesi’nde merdiven altı üretim yapan işletmede çok sayıda hijyensiz ve tarihi geçmiş ürün ele geçirildi.
Ekipler, yaklaşık 4 araçlık ürüne imha edilmek üzere el koydu, işletmede yerlerdeki ölü fareler ise pes dedirtti.
Ancak bu gıda teröristine zabıta ekipleri tarafından sadece 2 bin 953 lira para cezası uygulandı.
Bu düşük para cezası gıda teröristlerinin cesaretini artırır.
İşyeri mühürleme de tam çözüm olmuyor. Örneğin geçtiğimiz ay İstanbulŞişli’deki “Ovada Kebap” restoranında yemek yiyen 25 kişi zehirlenme şüphesiyle hastaneye kaldırılmıştı.

Restoranın daha önce üç kez mühürlendiği ve son mühürlemenin 5 Kasım’da yapıldığı ortaya çıktı.
Restoran sahibi üç mühürleme cezasına rağmen akıllanmamış, sağlıksız yemekler satmaya devam etmiş.
Daha önce de yazdığım gibi; aynı sorun sürekli açıklanan taklit-tağşiş listelerinde de yaşanıyor.
Ceza yiyen işletmeler ya isim değiştiriyor ya da değiştirmeden halkın sağlığıyla oymaya devam ediyorlar.
Yani sorun hukuk sisteminde!
Hileli gıda satan, hijyen kurallarına uymayan işletmeler caydırıcı para cezaları uygulanmalı.
Bir işletme ikinci cezadan sonra bir daha açılmamak üzere kapatılmalı.
O iş yeri sahiplerinin gıda sektöründe farklı marka isimleriyle çalışmaları engellenmeli, suçu tekrarlayanlara yüksek hapis cezaları uygulanmalı.
***
DERBİLERDE İNTERNETİN YAVAŞLAMASI
2 Kasım’daki Beşiktaş-Fenerbahçe derbisinde sonra Fenerbahçe -Galatasaray derbisinde de Türkiye genelinde internet trafiğinde belli ölçüde yavaşlama olduğu gözlendi.
Maçı izlemek için aynı anda internete giren milyonlarca insanın internetin yavaşlamasına neden olduğu ortada. Asıl sormamız gereken soru şu; derbilerde neden sadece 18 milyon insanın yaşadığı İstanbul’da değil de tüm Türkiye’de internet yavaşlıyor?
Bu soruya Netinternet kurucusu Osman Makal, X hesabından yaptığı paylaşımla yanıt aramaya çalışmış.
Makal’a göre ülke genelinde görülen bu sorunların temelinde, Türkiye’de internet trafiğinin hâlâ ağırlıklı olarak İstanbul merkezli bir omurga üzerinden akması.

Yani Anadolu’daki bir kullanıcı maçı açtığında veri akışı yine İstanbul’a yönlendiriliyor.
Bu yapı, özellikle milyonlarca kişinin aynı anda yüksek çözünürlüklü yayınlara yüklenmesiyle birlikte altyapının en temel bileşenlerinin dahi zorlanmasına neden oluyor.
Makal’a göre Türkiye’de internette bölgesel yönlendirme yapılmadığı için Anadolu’daki trafik önce Ankara’ya, ardından İstanbul’a yükleniyor.
Bu yığılma yalnızca kullanıcı tarafında değil, şehir çıkışlarında, operatör omurgalarında ve İstanbul’daki veri merkezlerinde de zincirleme bir sıkışmaya neden oluyor.
Uzmanlar, çözüm için; içerik sağlayıcı cache altyapılarının Anadolu’ya yayılması, operatörlerin port kapasitelerini açık biçimde paylaşması ve IXP düzenlemelerinin sadeleştirilmesi gerektiğini belirtiyor.
Canlı spor yayınlarının yavaş yavaş internete kaydığı günümüzde, hazır 5G’ye geçiyorken internet altyapı kalitesini artırmamız ve ülke geneline yayılan bir yapılanmaya girmemiz gerektiği gözüküyor.
***
ABARTILI AÇIKLAMA
Derbide Galatasaraylı Kazımcan’a çakmak fırlatıp yaralanmasına neden olan M.G. adlı kişi yakalandı.
Umarım hak ettiği cezayı alır.
Ancak Okan Buruk’un maç sonu “Canımızı zor kurtardık!” açıklamasını abartılı buldum. Geçmişte Fenerbahçeli futbolcular çok daha ağır saldırılara maruz kaldı. Volkan Demirel’e bazı maçlarda dürbün, kapı kolu, tuğla, limon sıkacağı, bıçak bile fırlatıldı.

Galatasaray tribünlerinden Fenerbahçeli futbolculara atılan 70’lik rakı şişesini ne çabuk unutuldu!
Fenerbahçe taraftarına kendi sahasında gaz sıkıldı, deplasmanda sahaya inen taraftarlar, sarı lacivertli futbolculara korner direkleriyle saldırdı.
Fenerbahçe’nin otobüsü bile kurşunlandı!
Elbette bunların hiçbiri olmasın ama sanki bu olaylar ilk kez Fenerbahçe’nin stadında yaşanıyormuş gibi bir algı yaratmaya gerek yok!
***
SONUCU ETKİLEMEDİ!
Fenerbahçe-Galatasaray derbisinin hakemi Yasin Kol çok eleştirildi.
Kol, Skriniar’a ve Brown’a sarı kart göstermeliydi ve Barış Alper’e gösterdiği sarı kart hatalıydı ama hakemin maçın sonucunu etkileyecek bariz bir hatası yoktu.

Fenerbahçe’nin iptal edilen golü doğru karardı lakin aynı pozisyon geçen sene Galatasaray- Fenerbahçe maçında yaşandı ve top Lemina’nın koluna geldi.
Normalde hakem penaltı kararı vermeliydi ama o hata hiç tartışılmadı!
Okan Buruk’un maç sonu “Arda Kardeşler’in ne günahı vardı” demesi de garipti.
Derbide Fenerbahçe’ye haksız yere kırmızı kart gösterip Fred’in orta sahadan attığı tertemiz efsane golü iptal eden Kardeşler’in skandal hataları saymakla bitmez!
***
Altyazı
“Sen gerçeği istemiyorsun. Sen kendi gerçeğini uyduruyorsun.” (Memento)




