BEŞİKTAŞFENERBAHÇEGALATASARAYGÜNDEMSPORTRABZONSPOR

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’ten terörsüz Türkiye mesajı: Odak noktası PKK’nın silah bırakması

AK Parti Sözcüsü Çelik bir televizyon programına konuk oldu. Gündeme ilişkin önemli mesajlar veren Çelik, terörsüz Türkiye sürecine ilişkin dikkat çeken ifadeler kullandı.

Çelik’in açıklamalarından satır başları şöyle:

Türkiye’nin terörle uzun bir mücadelesi vardır. Sonuçta terör, amacına hiçbir şekilde ulaşamamıştır. Dünyada da Türkiye’nin terörle mücadelesinin hukuka uygunluğu konusunda bir eleştiri bulunmamaktadır. Geçmiş dönemlerde, bizim iktidarımızdan önce de terörle mücadele kapsamında, terör örgütü mensuplarının silah bırakması, teslim olması ve topluma kazandırılması konusunda pek çok yasal düzenleme yapılmıştır. O dönemlerde MGK’ya katılan büyüklerimiz, doğrudan terörle mücadeleyi yürüten askerî heyetin çeşitli teklifleri çok sayıda toplantıya getirdiğini söyler. Türkiye bu konuda bir çerçeve oluşturmaya çalışmıştır.

Çeşitli dönemlerde farklı girişimler olmuştur. Rahmetli Özal zamanında girişimler yapılmış, rahmetli Erbakan’ın çabalarından bahsedilir. Cumhurbaşkanımızın Başbakan olduğu dönemde çözüm süreci şeklinde yeniden bir adım atılmıştır. Birçok safahatten geçilmiştir. Şu görülmüştür ki, hükümet ve devlet kanadında; reddi, inkârı ve asimilasyon politikalarını temsil eden vesayet döneminin aksine, bu sorunda Türkiye’nin kapasitesini büyüten bir yaklaşım ortaya çıkmıştır.

“TÜRKİYE KENDİ MİLLİ GÖZÜYLE YENİ BİR SÜREÇ BAŞLATTI”

Burada birçok süreç çeşitli defalar denenmiştir. Son süreçte, iç cephenin güçlendirilmesi çağrısının ardından Sayın Bahçeli’nin yaptığı tarihi çağrı, Cumhuriyet döneminin en önemli çıkışlarından biridir. Türkiye kendi millî gözünden bir değerlendirme yaparak yeni bir süreç başlatmıştır. Sayın Cumhurbaşkanımızın devlet kurumlarına verdiği talimatlarla bu yaklaşım bir devlet politikasına dönüşmüştür. Günün sonunda tüm adımlar hukuk sistemimizin sunduğu imkânlar çerçevesinde atılmaktadır. Bütün bu sürece bir bütün olarak bakmak gerekir.

“Odak noktamızı kaybetmeyelim” ifadesini çok sık kullanıyorum. Odak noktamız PKK terör örgütünün unsurları ve uzantılarıyla birlikte feshi ve silah bırakmasıdır. Devletin ilgili kurumları—TSK, istihbarat, İçişleri ve diğer yapılar—bu konuda hazırlıklarını sürdürmektedir. Millî iradenin bu sürecin sahibi olması için Yüce Meclis’te bir komisyon kurulmuştur. Komisyon, yarın bir gün silahlar bırakıldıktan sonra atılacak adımlara yönelik hukuki çerçeveyi belirleyecek bir pusula niteliğinde olacaktır.

“ODAK NOKTASI PKK’NIN SİLAH BIRAKMASIDIR”

Ben Avrupa Birliği Bakanı iken oradaki muhataplarıma sık sık şunu söylerdim: “PKK bir terör örgütü ama ben buraya gelirken aşağıda PKK propagandası yapılan bir sergi açmışsınız.” Daha sonra bu konuda bazı tedbirler alındı; bazı terör örgütlerinin AB Komisyonu binasında faaliyet göstermesinin engellenmesi sağlandı.

Bizim fesih ve silah bırakma dediğimizde kastettiğimiz mekanizma son derece açıktır: Silah bırakma tamamlanır; PKK’nın kendisini feshettiği, varlığını tamamen sonlandırdığı teyit mekanizması tarafından doğrulanır. MİT ve TSK bu teyit mekanizmasını oluşturur. Ardından bu rapor, devletin başı olan Sayın Cumhurbaşkanımıza arz edilir. Sonrasında bu karar Cumhurbaşkanlığı kararıyla mı olur, MGK kararıyla mı olur; onun usulü değerlendirilir. Böylece PKK terör örgütü statüsünden çıkar. Bunların hepsi kademeli şekilde ele alınır.

Fesih, retorik bir mesele değildir. Birçok terör örgütü var: DEAŞ, FETÖ gibi. Fesihten kastettiğimiz isim veya tabela değişikliği değil, örgütün varlığının tamamen sonlandırılmasıdır. PKK’nın dört ana alanda silahlı yapısı vardır; ayrıca bunların çatısını oluşturan KCK yapılanması bulunmaktadır.

7 Ekim olaylarından bir gün sonra siyonist çetenin başı Netanyahu, “Bölge haritaları değişecek, David koridorunu kuracağız” açıklamasında bulundu. Bölgede halklara kötü niyet besleyen herkes terör örgütlerini vekâlet savaşlarında kullanıyor. Kimin kime ne vaat ettiğini biliyoruz; şu an ülke ismi vermeyeyim. Elbette tüm komşularımızın ve müttefiklerimizin bu sürece destek vermesini arzu ederiz. Ancak müttefiklerimiz arasında bu sürece çekimser yaklaşanlar ya da silah bırakma sürecini akamete uğratmak isteyen faaliyetlerde bulunanlar da görüyoruz.

Bir terörist yakalamıştık; bu kişi yıllar önce DEAŞ’ta bulunmuş, oradan ayrılıp PKK’da faaliyet yürütmüş ve aynı zamanda Batılı bir devletin istihbaratı için çalışıyordu. Türkiye Cumhuriyeti’nin gözü bütün bunları görüyor. Sahada sürekli olarak varlık gösteriyoruz. Terörsüz Türkiye sürecinde pazarlık olmadı, olmaz. Devlet hiçbir taviz vermiyor.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu