GÜNDEMMANŞETLER

MHP lideri Devlet Bahçeli: Terör bitsin de sonumuz varsın darağacı olsun

Bahçeli, Cumhur İttifakı'nın öğretmenlerin yanında olduğunu söyledi (AA)Bahçeli, Cumhur İttifakı’nın öğretmenlerin yanında olduğunu söyledi (AA)

“MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ VE CUMHUR İTTİFAKI HER ZAMAN, ÖĞRETMENLERİMİZİN YANINDA OLACAKTIR”

Öğretmen, bir kişiden karakter inşa eden erdem ve emektar numunesidir. Bizim öğretmenlerimize vefa ve gönül borcumuz vardır. Hepsine birden medyunu şükran duymamız lazımdır. Bu kutlu mesleğin mensuplarının çözemediğimiz sorunlarının, milletimizin geleceğinde ağır bir bedelinin olacağını bilmek ve öngörmek durumundayız.

Bugün hangi gerekçeyle olursa olsun onlardan esirgeyeceğimiz imkânların, yarın karşımıza çıkacak toplumsal faturası çok daha ağır olacaktır. Geleceğimiz, huzursuz öğretmen, eğitimsiz öğrenci ve bocalayan ülke döngüsünden maalesef kurtulamayacaktır.

Bu itibarla, ülkemizin önüne koyduğu hedeflere ulaşabilmesinin yolu; hızı ve kalitesi, öğretim kadrosunun niteliği ve huzuru ile doğrudan ilişkilidir. Ne kadar ileri eğitim sistemi getirdiğimizi ileri sürsek de; eğitimi ne kadar geliştirdiğimizi iddia etsek de, onu uygulayacak olan öncelikle öğretim kadrolarımızdır.

Bu görevin özellikle büyük fedakârlık gerektiren bir sanat ve şefkat yönü de vardır. Bu niteliklerin eksikliği bütün sistemi ister istemez tahrip edecektir. Geldiğimiz aşama ümit ve memnuniyet verici olsa da, daha iyisini yapmak ve daha fazlasına ulaşmak elimizdedir.

Nitekim Cumhur İttifakı bunu başarıyla muhtedirdir. Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı her zaman, her daim öğretmenlerimizin yanında olacaktır.

1928 yılında Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Millet Mektepleri Başöğretmenliği ünvanını kabul ettiği gün olan 24 Kasım Öğretmenler Günü münasebetiyle bütün öğretmenlerimizi kutluyor, en içten sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

Başöğretmen Atatürk’e; 1917 yılında Irak Cephesi’nde ilk şehit öğretmenimiz Abdülkerim Usta’dan, 2022 yılında Gaziantep Karakamış’ta şehit olan Ayşenur Alkan’a kadar bugüne kadar şehit düşen 192 öğretmenimize, ayrıca ebediyete irtihal eden öğretmenlerimize Allah’tan rahmetler niyaz ediyorum.

Şu anda emeklilik günlerini yaşayanlara uzun ve sağlıklı bir ömür temennisiyle birlikte, aktif olarak mesleğini sürdüren öğretmenlerimize başarılar diliyor; hepsini birden yürekten selamlıyorum. Ayrıca aileleri ve öğrencileriyle birlikte mutlu, huzurlu ve müreffeh bir hayat diliyorum.

“MESELE ÖNE ÇIKIP ÖNCÜ ROL OYNAMAKTIR”

Değerli dava arkadaşlarım, Türkiye kendi içine kapanarak, kabuğuna sığınarak, küresel ve bölgesel gelişmeleri yedek kulübesinden izleyerek yeni yüzyıla istikamet çizemez. Hep bir adım önde olmak, dünyayı Türkçe okumak, Başkent Ankara merkezli politik dinamiklere sıkı sıkıya bağlanmak vazgeçilmez bir değer ve önemdedir.

Asıl mesele, değişen dünyaya edilgen bir şekilde ayak uydurmak değil; yeni bir dünya mimarisinin taşıyıcısı, fikir ve kuvvesiyle öne çıkmak, öncü rol oynamaktır. Bunu söylerken müessir referansım, muhteşem tarih müktesebatımızdır. Tarih şuurundan yoksul kişi ve toplumlar, kendilerine ancak bir vasıta, bir alet veya bir gölge, nasıl ortaya çıktıklarını bilmeyen bir parça sanacaklardır.

Bundan dolayı da kendi varlıklarının devamını, hatta mutluluklarını başka yerlerde, başka milletlerin coğrafyalarında arayacaklardır. Bizim böylesine ne bir arayışımız ne de bir düşüncemiz vardır.

Bugün yaşadığımız an, yüzyıllar boyunca sürmüş mücadelelerin, heyecanla ve bedel ödeyerek çizilmiş olan haritaların yeni bir geleceğe açılan kapısıdır. Bundan mülhem diyebilirim ki, tarih sadece keşfedilen ve yalnızca seyredilen kuru olaylar resmi geçidi değil; aynı zamanda önümüze konan ve bir bakıma hâlâ tekemmül etmemiş, yaşayan bir hayattır.

Bizi köksüzlükten kurtarıp ebediyete akıp giden coşkun bir nehre dönüştüren Albay’ın yanında ve yakınındaki askerlerin engellemesiyle silah patlamasa da, ordu içindeki ikiliğin volkan ağzı gibi patladığı ve sıcak lavlar gibi açığa çıktığı meydandaydı.

Ne hazin verici bir tablodur ki, Albay Efe Kazım iddia ettiğine göre Kolordu Kumandanı Kara Sait Paşa hürriyet ve itilafçıydı. “Edirne’ye Enver gireceğine Bulgar girsin” sözü, nasıl bir felaketin içine sürüklendiğimizin vahim bir itirafı değilse, sorarım sizlere, acaba nedir? İzahı ne şekilde yapılacaktır?

Balkanları kaybettiysek, bunun yegâne nedeni birbirimize girmemiz, birbirimizden kopmamızdır. Çanakkale’den tutun da Milli Mücadele’ye varıncaya kadar neyi kazanmışsak, neyi başarmışsak, hangi zaferlere imza atmışsak, milli birlik ve kardeşliğimizin muazzez iradesiyle olmadı mı? Üzerimizde oynanan oyunlara, aramıza sokulmak istenen fitnelere rağmen al bayrağımızı yükseltmedik mi? İstiklal onurumuzu yüceltmedik mi?

Aziz milletimizin tekmil nefer ve fertleri, doğudan batıya, kuzeyden güneye kenetlenerek, düşman postallarıyla çiğnenen vatanımızı şehit kanlarıyla yıkayarak temizlemedi mi?

İstiyorlar ki birbirimize küselim ve birbirimizden kopalım. Bekliyorlar ki evlatlarımızın bayrağa sarılı tabutlarını omuzlarda taşıyalım. Diyorlar ki analarımız ağlasın; nasıl olsa ağlayanlar onlardan değil. Diyorlar ki eşkıya dağlarımızdan geçsin, fidan gibi kınalı kuzularımız toprağın kara koynuna girsin.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu