HAŞMET BABAOĞLU / Dini kisveli siyasi ziyaret


Tam 1700 yıl önce bu topraklarda…
İznik‘te…
İsa resulün getirdiği mesajın tahribi bir konsil tarafından onaylandı ve Hristiyanların inancı bir doktrine bağlandı…
Her şey bir İmparatorun ve “dünya”ya hakim bir devletin çıkarları uğruna baştan düzenlendi…
Tam 1700 yıl önce zaten daha önce kendi hakikatinden kopmuş birbirinden farklı İncil anlatıları iptal edildi, dört İncil resmi kabul edildi, diğerlerinin imha edilmesi kararı alındı.
Tam 1700 yıl önce “bu yanlıştır, İsa Tanrı değildir” diyenler susturuldu; yapay bir din ortaya atıldı.
Şimdi…
Birkaç gün sonra…
Katoliklerin dini lideri Papa Leo XIV buraya geri dönüyor.
***
Ceketleri ilikli ve ürkek akademisyen yorumları beni ilgilendirmiyor…
Aşırı gizemcilerin Youtube yorumları da haklı bazı şüphelerini örtecek abartmalarla dolu…
Hele olayı getirip “turistik bakımdan çok iyi olacak” yorumlarına bağlayan tv çubuklularına gülüp geçiyorum.
“Amerikalı Papa”nın hem ziyareti, hem de İznik’ten Sultanahmet Cami‘sine ve oradan Wolkswagen Arena‘da kitlesel bir ayine uzanan programı elbette üzerinde uzun uzadıya durmaya değer niteliktedir.
Bu ziyaretin önü ve arkası asla hafife alınamaz!
Ve bana sorarsanız, en geniş anlamıyla siyasidir.
***
İlk kez mi bir Papa geliyor? Hayır!
Papa Leo XIV buraya gelen 5. Papa olacak.
Neden?
Bu ziyaretlerin “bu topraklar bizimdir, bizim en derin tarihimizin kök topraklarıdır” mesajı vermediklerini iddia edebilir misiniz?
***
Şu iki notu düşeyim…
Bir…
Vatikan, siyasi açıdan küreselci elitin elinde bir aygıttır; yeni bir din ve yeni toplum için “geçiş” kurumu olarak kullanılıyor.
İki…
Papalar seçildikten sonra kendi (vaftiz) adlarını bırakır ve resmi bir ad alırlar.
Leo adı manidardır.
İlk Leo mesela, Attila’nın Roma‘ya girmesini önleyen Papa’ydı.
Şimdiki Papa ise neden Leo ismini seçtiğini açıklarken Papa Leo XII’ü onurlandırmak istediğini söylemişti. O kim peki? Sanayi devrimi ve sosyal krizler döneminde adalet sağlamaya çalıştığı iddia edilen papa.
Burada keseyim…
Siz gerisini araştırın, yine konuşuruz.
***
NOT DEFTERİ
“Önemli olan hiçbir şey ölmez,” sözü kulaklarında yankılanıyor. Her gün bir sürü insan öldürülürken çok garip kaçıyordu bu söz. ( EMILE AJAR / Polonya’da Bir Kuş Var )



