MEVLÜT TEZEL / Yeşilçam filmi gibi! Kalacak evi yok

Ünlü aktör Kevin Spacey, geçtiğimiz Pazar günü Kıbrıs’ta bir gece kulübünde sahneye çıkıp, şarkı söyledi.
Ve yaşadığı mali sıkıntılardan, kalacak evinin olmadığından bahsetti.
2 Oscar’lı, oynadığı film ve diziler izlenme rekorları kıran Spacey’nin düştüğü durum biraz 70’lerin sonlarında erotik film furyası yüzünden iş bulamayıp şarkıcılığa başlayan oyuncuları hatırlattı.
Elbette Spacey daha kötüsünü yaşadı!
1986’da bir partide oyuncu Anthony Rapp‘i taciz ettiği yönündeki iddialar yüzünden uzun ve yıpratıcı bir hukuk süreci yaşadı, sürekli linç edildi.
Bu süreçten oynadığı dizi ve filmlerin kadrosunda çıkarıldı, gelecekteki anlaşmaları iptal edildi.
Ve 2023 yılında hakkında yapılan suçlamalardan aklandı.

Ünlü aktörün bütün parasını ünlü avukatlara harcadığı iddia ediliyordu.
Bu iddia Spacey’nin Kıbrıs’ta yaptığı açıklamada doğrulanmış oldu:
“Son yedi yıldaki masraflar inanılmaz oldu. Çok az gelir geldi ve her şey gitti. Her şey depoda duruyor…
Otellerde yaşıyorum, işin olduğu yere gidiyorum.
Gerçekten bir evim yok, anlatmaya çalıştığım bu. Mali durumum çok iyi değil.
Beni tekrar işe almak isteyen son derece güçlü kişilerle temastayız. Bu doğru zamanda gerçekleşecek.” Özetle ‘The Usual Suspects‘ ve ‘American Beauty‘ ile iki kez Oscar kazanan, mükemmel bir kariyeri olan 66 yaşındaki Spacey, bir iftira yüzünden dibi gördü.
Oyunculuğa dönebilmesi için ise teklif bekliyor. Kalacak evi bile yok.
Yeşilçam dramlarını hatırlatan, trajik bir durum.
Ne yazık ki, günümüzde hukuki süreci beklemek yerine sosyal medyada mahkemeler kuruluyor ve bazen insanlar haksız yere suçlu ilan ediliyor. Bu olay bize bir kez daha; masumiyet karinesinin ne kadar önemli olduğunu gösterdi.
Evrensel hukuk kurallarına göre, bir kişinin masum olduğunun kanıtlanmasına gerek yoktur; kişinin suçluluğunun kanıtlanamamış olması yeterlidir.
Bunun için masumiyet karinesinin temelini, hukukta hüküm giydirmenin yalnızca iddia edilen suçların kanıtlanmasıyla mümkün olduğu gerçeği oluşturur.
***
ÇAYIN SICAKLIĞINA DİKKAT!
Çayı en çok tüketen ülkelerden biriyiz. Her şey de olduğu gibi çayın da fazlası zarar!
Çok çay içmenin kansızlık yaptığını çoğumuz biliyoruz. Harvard’da eğitim almış gastroenterolog Dr. Saurabh Sethi çayın pek bilinmeyen zararlarından bahsetti.
Dr. Sethi, çayın asiditesi ve içindeki kafein taneleri yüzünden mide zarını tahriş ettiği ve aç karnına içilen çayın bazen asit reflüsü ve mide bulantısına yol açabileceği uyarısında bulunuyor.

Dr. Sethi ayrıca bol şekerli çayları düzenli tüketmenin bazen karaciğer hastalığı veya diyabet riskini artırabileceğine de dikkat çekiyor.
Sık tüketilince zayıflama ve detoks çayları, dehidrasyon, elektrolit dengesizliği ve bağırsaklarda hasara yol açabiliyormuş.
Dr. Sethi ayrıca yeşil çayın bile aşırı kullanımının bazen karaciğer toksisitesi riski oluşturabileceği konusunda uyarıyor.
Gelelim en önemli uyarıya; Türkler genelde ocağın üstünde devamlı kaynayan çayı tüketiyor.
Oysa sürekli çok sıcak (65°C üstü) çay içmenin, yemek borusunun yassı epitel hücrelerinden kaynaklanan bir kanser türü olan özofagus skuamöz hücreli karsinom ile bazen bir ilişki oluşturabiliyor.
Kahve kadar olmasa bile çayda da kafein var.
Çok çay içmek vücudumuza aldığımız kafein oranını yükseltiyor ve bu da bazen uykusuz kalmaya neden olabiliyor.
Ve çay hiçbir zaman suyun yerini tutmaz. Hatta çayın idrar söktürücü etkisi çok tüketildiğinde vücudu susuz bile bırakabiliyor.
***
GEREKSİZ TARTIŞMA!
Hem imza attığı kontrat hem de sportif başarı anlamında şu Türkiye’nin en değerli sporcusu olan Alperen Şengün’e ‘Off Day’ adlı video serisinde söyledikleri için bazıları tepki gösterdi, linç etti, bazıları da ünlü basketbolcuyu abartılı şekilde muhalif kahraman ilan etti, iyi mi?
Çok merak ediyorum o yayında “Yok İtalyan mutfağı yok Fransız mutfağı yok Londra diye gastronomi yazanlara bakmayın onlar hayatlarında Türk mutfağını görmemiş olanlar” diyerek Türk mutfağını göklere çıkardığı için mi Alperen’e kızıldı.
İstanbul’u ve Türkiye’deki yaşamı övdüğü için mi ona tepki gösterildi?
All Star olmuş, final ve şampiyonluklar kazanacak gözüyle bakılan, hatta ‘Hall of Fame’ olup NBA’in efsaneleri arasına girebileceğinden bahsedilen Alperen’in şu an Türkiye’den daha çok dünyada takipçisi ve hayranı var.

Türkiye hakkında söyledikleri birçok insanın ülkemize gelmesine vesile olabilir.
Ama birileri, Alperen’in içtiği içeceğe ve buna “Milli içeceğimiz” demesine tepki gösterip, onu linç etmeye çalıştı.
Milli içecek göreceli bir kavram. Kimi için ayrandır, çaydır ya da başka bir şeydir.
İnsanların tükettikleri içecekler üzerinden linç etmek, yargılamak, hedef göstermek yaşam tarzına da müdahaleye girer!
Öte yandan Alperen’in içtiği içecek üzerinden onu muhalif kahraman ilan edilmesi de saçmalık!
Elbette birbirimize saygı göstereceğiz ama yılbaşı, cadılar bayramı, içecekler vs. bunlar Suudi Arabistan’da bile tartışılmıyor artık!
Millet yapay zekanın değiştireceği dünyayı, Uzay’da koloni kurmayı konuşuyorken biz neleri tartışıyoruz!
***
TAKDİR EDİLMEK ÖNEMLİ
Muğla’da öğrenciler KYK yemeklerini beğenince kaldıkları yurttaki aşçıyı bahçeye oynamaya çıkardılar.
Sosyal medyada viral olan görüntülerde aşçı acayip mutlu bir şekilde öğrencilerle birlikte göbek atıyor.

İşini iyi yapan aşçı yaşadığı bu olaydan sonra eminim daha da büyük bir şevkle yemekler yapacaktır.
Hangi meslek olursa olsun işinizi iyi yaptığınızda takdir görmek güzel bir şey.
İşini iyi yapanları takdir etmeyi unutmayalım.
***
Altyazı
“Ne yapıyorsan tam yap. Çalışıyorsan gerçekten çalış. Gülüyorsan gerçekten gül. Yemek yiyorsan son yemeğinmiş gibi ye.” (Green Book)




