YAZARLAR

HÜLYA GÜLER / Enerjide üreticiler ligindeyiz hedef zirve

Ülkemiz, önceki gün enerji ve tabi kaynaklar açısından çok ama çok önemli bir uluslararası etkinliğe imza attı; INRES‘e (İstanbul Doğal Kaynaklar Zirvesi-Istanbul Naturel Resources Summit). Turkuvaz Medya Grubu‘nun ev sahipliğinde gerçekleşen zirvenin daha başlamadan öneminin farkındaydım. Ancak katılımcılar ve konuşmaları, Türkiye’nin enerjide de giderek artan bir güçle oyun kurucu özelliği kazandığını ortaya koydu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan‘ın katılımıyla gerçekleşen zirveden akılda kalmasında yarar gördüğüm birkaç notu aktarmak istiyorum.
Zirveye 11 ülkenin enerji bakanları katıldı, Azerbaycan, Suudi Arabistan, Libya, Irak, Suriye, Moldova, Somali, Nijer, Romanya, Macaristan ve Bulgaristan. Bu, dünya petrol üretiminin yarıdan fazlasının Türkiye’nin gerçekleştirdiği bir enerji zirvesinde üstelik en yüksek rütbe ile temsil edildiği anlamına geliyor.
Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar‘ın moderatörlüğünü bizzat üstlendiği ve konuk bakanların konuşmacı olarak yer aldıkları panellerin uluslararası enerji politikalarına yön verenler tarafından yakından izlendiğine eminim. Zira her iki panel de eğer dünyada hala bir ‘egemen güç’ kavramı kaldıysa en azından enerjide işlerin artık bu kavram etrafında şekillenmediği vurgulandı.
Ne demek istiyorum, eskiden arama, sondaj teknolojileri belli ülkelerin elindeydi. O ülkeler gelip sizin topraklarınızda arama yapıp, sonra ‘burada bir şey yok varsa da çıkarması çok maliyetli, karlı değil’ deyip kuyuları kapatıp gidiyorlardı. Hepimize tanıdık gelen bu hikaye artık değişti.
Örneğin Afrika’nın en yoksul ülkelerinden Nijer, kendi yer altı kaynaklarının son derece farkında. Üstelik sadece bu da değil farkında oldukları; ‘ülkemizi güvensiz gösterip, doğal kaynaklarımızı işlemek için bize şart koşmayın diyecek kadar da Afrika’daki çatışmaların nedeni konusunda bilinçliler.
Nijer Madencilik Bakanı Ousmane Abarchi‘nin, “Afrika’da silah üretimi yokken nasıl oluyor da bu kadar yoksul ülkelerin bu kadar çok silahı oluyor. Güvensizlik yapay olarak oluşturuluyor ve ardından doğal kaynaklarımızın işlenmesi için istenilen şartlar dayatılıyor” sözleri işte bu bilincin artık siyasi söyleme dönüştüğünü gösteriyor.
Bir diğer altı çizilmesi gereken gözlemlerimden biri de; Türkiye’yi yatırıma davet konusu. Suudi Arabistan dahil tüm konuk bakanların Türkiye’yi ülkelerine yatırıma davet etmeleri sadece bir nezaket göstergesi değildi. Kimi Türkiye’ye ‘gelin bu petrolü, bu gazı bu madeni birlikte çıkaralım’ çağrısında bulundu. Kimi de ‘bu kaynakları işlemek için gerekli altyapıyı Türkiye olarak siz yapın’ dedi.
Bu çağırının sebebi belli. Berat Albayrak’ın Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı döneminde temellerini attığı tam bağımsızlık stratejisiyle son yıllarda gerçekleştirilen enerji atağı Türkiye’yi farklı bir lige çıkardı. Başta Karadeniz Doğalgazı ve Gabar’daki petrol olmak üzere Türkiye’nin keşifleri sadece konuk bakanların ülkelerinde değil tüm dünyada yankı buldu. Bugün Türkiye sondaj gemileri ve elde ettiği ‘know-how’ ile petrol-doğalgaz konusunda bundan 15-20 yıl önce hayal bile edemeyeceği bir kapasite ve yeteneğe sahip.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da dediği gibi bu yetenek sayesinde arama faaliyetlerinde şeytanın bacağını kırdık. Artık farklı bir ligdeyiz, sabırla çalışmaya devam ederek zirveyi hedefliyoruz. Tek bir cümle ile özetlemek gerekirse; Türkiye artık enerjide üreticiler liginde oynuyor. İşte bu gerçek INRES’te bir kez daha tüm dünyaya ilan edildi. Zirveyi çok ama çok önemli yapan asıl sebep bu.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu