HAŞMET BABAOĞLU / Nasıl yani!


Tarih 8 Haziran 1967.
Saat 14.00.
İsrail hava kuvvetlerine bağlı Mirage bombardıman uçağının pilotları konuşuyor.
Pilot: Gemi Amerikan gemisi galiba…
2. Pilot: Nasıl yani! Amerikan mı?
Kule: Neden bahsediyorsunuz, kesin yorum yapmayı!
***
Olay ne zaman mı geçiyor?
Şimdi gençlerin bilmediği, yaşı uyanların hiç hatırlamadığı İsrail ile Arap İttifakı arasındaki “Altı Gün Savaşları” sırasında…
Gemi ABD donanmasına ait şilep görünümlü istihbarat gemisi USS Liberty‘di.
Gazze açıklarında savaşı gözetliyordu.
İki Mirage, üç Süper Mystere uçağının saldırıları toplam 22 dakika sürdü.
Sonuç: 9 Amerikalı denizci öldü, 60 denizci yaralandı.
***
Saat 14.22’de Mirage’ların pilotları ile kule arasındaki konuşma tam şöyle gerçekleşti.
Pilot: Vurduğumuz gemi kime ait?
Kule: Amerikalılara…
Sonrası uzun bir sessizlik…
***
Olaydan iki gün önce…
Gemiye bir saldırı olduğunda İncirlik’ten bir filonun kalkıp desteğe geleceği bildirilmişti.
Hiç öyle şeyler olmadı.
Daha doğrusu…
Olaydan 47 yıl sonra anlaşıldı ki…
Dönemin Savunma Bakanı Robert McNamara olay sırasında kalkan filoyu geri döndürmüştü.
***
Olacak şey değildi aslında…
İsrail, Araplarla savaşırken o sırada istihbarat toplayan ABD donanmasını vurmuştu.
Kaza maza hikâye!
Zaten sağ kalan denizcilere madalyaları takılırken komutanlarının, “Yaşadıklarınızı anne babanız bile tam bilmeyecek, aklınızda olsun” dediği de uzun yıllar sonraki itiraflarla ortaya çıktı.
Fakat siyonist internet bilgi merkezlerine bakınca şaşırmayın; çünkü olay oralarda hâlâ “anlaşılamamış” gibi anlatılır.
***
Geçen akşam…
Neden bilmem, USS Liberty olayı aklıma düşüverdi.
Bilmeyen yeni kuşaklara aktarayım istedim.
***
Şu da var elbette…
Hani ABD’ye “Büyük İsrail” diyorum ya…
Bu formasyon tam da o günlerden sonra ABD’yi teslim almış ve tamamına ermiştir.
***
İsrail, bu tür ülkelerdendir.
Bu ülkenin askeri çıkar perspektifinde en sıkı müttefik, dost, diplomatik ilişki, şu, bu, hepsi bir anda “hikâye” olabilir!
***
NOT DEFTERİ
Size karşı duyduğu o sürekli, içten ve dolu dolu nefretin altından son derece içten, ölçüsüz bir aşk ve çılgınlığın ışıkları çakıyor… (DOSTOYEVSKİ / Ecinniler)


