YAZARLAR

KEREM ALKİN / Küresel yatırımcılar rota arayışında

İçinde bulunduğumuz dönemde küresel yatırımcılar açısından tüm piyasalarda yukarı yönde trendin trendin güç kazandığı bir süreci gözlemliyoruz. Küresel yatırımcılar artan risk ile risk iştahı arasında gel-gitler yaşamaktalar. Gerek altın fiyatlarının ons başına yeniden 4 bin 100 doların üzerini görmesi, gerek hisse senedi piyasalarında yukarı doğru trend, gerekse de doların yeniden güç kazanması küresel yatırımcıların alternatif yatırım araçlarının tümünü radarında tutmak istediğini gösteriyor. Böyle bir piyasa ortamının oluşmasında hiç şüphesiz küresel jeopolitik belirsizliklerin daha da ağırlık kazanması da göz ardı edilmemeli.
Pazartesi akşamı itibari ile ABD Kongresinde bütçe sorunun aşılacağına dair hız kazanan gelişmeler ve ABD Dolarının önümüzdeki dönemde yukarı doğru performans göstereceği beklentisi dolara ilgiyi arttırmış durumda. Bunun yanı sıra Amerikan Merkez Bankası’nın başkanlığını Powell yürütmeye devam ettiği müddetçe, aralık ayındaki olası yeni bir faiz indirimi sonrasında, para politikasında temkinli duruşun sürdürüleceğine dair beklenti de ABD Dolarını olumlu yönde etkiliyor.
Altın cephesinde ise, bir ay süren düzeltme sonrasında, Ukrayna Savaşı, Orta Doğu gerginliği ve ABD-Çin ticaret savaşları gibi başlıklarda henüz net bir tablo ortaya çıkmadığından, altın da söz konusu belirsizlikten beslenerek, tekrar 4100 doların üstünü görmüş durumda. Altında şu anda dünya merkez bankalarının alımları büyük ölçüde yavaşlamış olsa da, nakde dönmüş olan kimi uluslararası kurumsal yatırımcıların bu defa altına talep göstererek fiyatı yukarı doğru destekledikleri görülüyor. Altında fiziki teslimat talebinin güçlü bir şekilde devam etmesi de yine altın fiyatları üzerinde yukarı yönlü baskı oluşturmakta. Dolar endeksi ise Amerikan Doları lehine toparlanmış olsa da ve ABD Federal Hükümeti’nin kapanmasına sebep olan bütçe tartışmalarının sonuçlanacağına dair umutlar artmış olsa da, orta vadede Amerikan Dolarının zayıflamasına sebep olabilecek birçok başlık gündemde kalmaya devam ediyor. Bunlardan birisi de Başkan Trump’ın öncülük ettiği Ticaret Savaşlarının federal mahkeme tarafından nasıl değerlendirileceği konusu. Eğer federal mahkeme Trump yönetiminin belirlemiş olduğu çeşitli ülkelere uygulanan yüksek ithalat gümrük vergisi tarife oranlarını Amerikan yasal mevzuatı açısından aykırı bulursa, federal hükümetin ithalat vergisi düzenlemeleri nedeniyle zarara uğramış olan şirketlere 2 trilyon dolara kadar ulaşabilecek tazminat ödeyebileceği konuşuluyor.
Bu arada Başkan Trump’ın da Amerikan halkının gönlünü hoş tutabilmek için, ticaret savaşları sayesinde iki katından fazla artmış olan ithalat vergisi gelirlerini Amerikan hane halkına kişi başına 2000 dolarlık bir destek primi olarak dağıtarak toplumsal onay almayı hedeflediği de konuşuluyor. İlginç bir detay, son bir yıl içerisinde ABD hane halkının borsalarda değerlendirdiği kişi başına hisse senedi yatırım büyüklüğünün 150 $’dan 300 $’ın üstüne çıktığını dolayısıyla hisse senedi piyasalarına kişi başına yatırım hacminin iki katına çıktığını görüyoruz. Bu gelişmede ABD’nin küresel ölçekte işlem yapan küresel ölçekte çalışan yedi önemli teknoloji şirketinin hisse senedi fiyatlarındaki performans çok önemli. Nitekim, bu şirketlerden NVDIA piyasa kapitalizasyonunda 5 trilyon doların üzerine çıkarak, finans tarihinde ilk kez bu değere ulaşan şirket olarak yeni rekora imza attı. Söz konusu yedi küresel teknoloji şirketi tek başlarına ABD hisse senedi piyasalarında toplam piyasa kapitalzasyonunun neredeyse yüzde 30’da fazla bir büyüklüğü temsil etmekteler. Bu nedenle, söz konusu şirketlerin fiyatlarındaki bu ölçüdeki artış acaba yeni bir hisse senedi piyasası balonuna mı işaret ediyor yönündeki tartışmaların da alevlendiğini görüyoruz. Bununla birlikte uluslararası piyasa uzmanları yaptıkları değerlendirmelerde, ilgili teknoloji şirketlerinin nakit gücü, kârlılık performansı ve küresel ölçekteki iş hakimiyetleri nedeniyle, bugün için hisse senedi piyasalarında bir balon oluştuğu değerlendirmelerinin doğru olmadığını; ABD hisse senetlerinin bir kısmının fiyatı yeterince yükselmiş olsa da, bazı hisse senetlerinin fiyatı yeterince pahalanmış olsa da, henüz bu pahalanmanın bir ‘hisse senedi balonu’ sürecine işaret etmediğini açık ve net bir şekilde ifade ediyorlar. Görünen o ki, küresel piyasalarda yatırımcılar altın, hisse senedi ve ABD Dolarından oluşan bir yatırım üçgeninde üçgenin her köşesine dokunarak bir rota arayışını sürdürecekler. Yılsonuna kadar ortaya çıkacak küresel siyasi ve ekonomik gelişmelere bağlı olarak, rota netlik kazandığında, bu üç yatırım aracından bir tanesine daha yoğun yatırım eğiliminin hız kazandığını birlikte gözlemleyeceğiz.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu