NURULLAH GÜR / Dezenflasyon için 2026 en kritik yıl

Yılın son enflasyon raporunu açıklayan Merkez Bankası’nın yıl sonu enflasyon tahmini yüzde 32. Para politikası kurmayları, 2026 için enflasyon ara hedefini yüzde 16 tuttu. Enflasyonun gerçekten tek haneli rakamlara inebileceğini göstermek için önümüzdeki yıl çok kritik olacak
Ağustos ve eylül aylarında enflasyon beklentilerin üzerinde gelmiş; hatta eylülde yıllık enflasyon hafif de olsa yükselmişti. Ekim verisi açıklanmadan önce piyasada bir tedirginlik havası vardı. Piyasanın aylık enflasyon beklentisi yüzde 2.69-2.71 aralığında yoğunlaşıyordu. Bununla birlikte, enflasyonun yüzde 3’ün üzerinde gelebileceğini dillendiren de hatırı sayılır sayıda ekonomist ve analist vardı. Ancak korkulan olmadı. Ekim verisi bu kez az da olsa olumlu yönde sürpriz yaptı. Gerçekleşen aylık enflasyon yüzde 2.55 oldu. Yıllık enflasyon 0.42 puanlık düşüşle yüzde 32.87’e geriledi.
Tarihsel ortamlarla kıyaslandığında rakamlar yine de yüksek. Fakat sınırlı da olsa rakamların beklentilerin altında gelmesi, dezenflasyon trendinin daha fazla sapmaması açısından rahatlatıcı bir gelişme oldu. Böylece Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) aralık ayındaki toplantısında olası bir faiz indirimi için pencere açık kaldı.

TCMB bu cuma yılın son enflasyon raporunun toplantısını yaptı. Kurumun yıl sonu enflasyon tahmini yüzde 32 civarında. Para politikası kurmayları, 2026 için enflasyon ara hedefini yüzde 16 olarak tuttu. 2027’de ise tek haneli enflasyona geçileceği öngörülüyor.
1.5 yıl öncesine kıyasla enflasyonda 42.87 puanlık bir geri çekilme var. Fakat bu gerileme TCMB ve OVP’nin hedefleriyle uyumlu gerçekleşmedi. 2024’ü tahminlerin üzerinde kapatmıştık. Bu yılı da ara hedefin üzerinde bir noktada bitireceğiz. Enflasyonun gerçekten tek haneli rakamlara inebileceğini göstermek için önümüzdeki yıl çok kritik olacak. Bu nedenle 2026 için belirlenen ara hedefin (yüzde 16) artık tutması gerekiyor. 2027’de vatandaşı, reel sektörü ve piyasaları tek haneli enflasyona inandırmak için başka bir şans olmayacak. Eğer bunu gerçekleştiremezsek, uzun sürebilecek bir orta-yüksek enflasyon girdabına (yüzde 10-20 bandı) yakalanabiliriz.

PARA POLİTİKASININ ETKİ GÜCÜ
TCMB Başkanı Fatih Karahan, cuma günkü toplantıda yaptığı sunumda talep kompozisyonunun dezenflasyonla uyumlu seyrettiğinin altını çizdi. Bunu aslında para politikasının işini yaptığına yönelik bir ima olarak değerlendirebiliriz. Tüketim harcamaları pozitif kalmaya devam etse de sıkı para politikası tüketimin hızını yavaşlatıyor. Para politikasının daha fazla etkiye sahip olduğu temel mal gruplarında yıllık fiyat artışları yüzde 20’nin altında.
Esas itibarıyla üç grupta sorun yaşıyoruz: gıda, konut ve hizmetler. Ekim 2024 – Eylül 2025 döneminde son 52 yılın en kurak 12 ayını geçirdik. 2025’i meyve üretiminde yüzde 30.4 ve tahıl üretiminde yüzde 12.4 oranında düşüşle kapatacağımız öngörülüyor. Fakat gıda tarafındaki sorun sadece doğa olaylarıyla ilintili değil. İşlenmiş gıda ürünlerindeki fiyat artışları da genel enflasyon rakamından yaklaşık iki puan daha yüksek. Kiranın da dahil olduğu konut grubundaki yıllık fiyat artışı oranı yüzde 50.96. Hizmetler grubunun tüketim sepetindeki ağırlığı görece düşük olsa da eğitim gibi bazı kalemlerde yıllık artış oranları çok yüksek seviyelerde. Hizmet fiyatlarındaki yıllık artış oranı, genel enflasyonun 11.6 puan üzerinde.

DÖRT ÖNEMLİ HUSUS
Tüm bunlar 2026’ya ilişkin enflasyon ve para politikası düzleminde bize şunları söylüyor:
1. Para politikasının etki gücünün düşük olduğu gıda ve konut gibi alanlardaki sorunları aşmak için OVP’de yazan eylem planlarını bir an önce hayata geçirmeliyiz.
2. Para politikasının faiz bacağında çok hassas bir denge tutturmalıyız. Gelecek yıl politika faizinin, talep kanalına nüfuz etmekten ziyade finansal istikrarı güçlendirme ve üretim kanallarının tıkanmasını önlemeye odaklı bir amaç fonksiyonu üzerinden belirlenmesi muhtemel. Finansal göstergeleri bozmadan ve dezenflasyona zarar vermeden ölçülü faiz indirimlerini devam ettirmeyi hedeflemeliyiz. Ülkenin üretim kapasitesinin zayıflamasını doğru finansman yöntemleriyle engellemeliyiz. Üretim göstergelerinin bozulmaya devam etmesi, dezenflasyona zarar verir.
3. Beklentiler kanalının iyileşmesi için sadece TCMB değil tüm ilgili bakanlıkların ortak çabalarıyla iktisadi aktörlerin zihnine nüfuz edilmesi gerekiyor.
4. İş yapma kalıplarımızı ve iş ahlakı normlarımızı da gözden geçirmeyi ihmal etmemeliyiz.



