NEBİ MİŞ / Radikal hakaret siyasetinin amacı ne?


2002 sonrası siyasi alana dahil olan sosyolojinin bir kısmı, özellikle 2018 seçimleri öncesinde “değişiklik olsun bir de başkalarını görelim” diye düşündü. 2019 seçimlerinde muhalefete azımsanamayacak bir oy verdi. 2023 seçimlerinde bu seçmenin bir kısmı iktidarın devamından yana oy kullandı. 2024 yerel seçimlerinde muhalefete tekrar yerel yönetimlerde şans, iktidara da mesaj verdi.
Burada önemli hususlardan biri, “değişiklik olsun başkalarını da görelim” düşüncesiydi. Gerçekten de özellikle muhalefetin çekirdek tabanının dışındaki seçmen, değişikliğin sonuçlarını bu iki yerel seçim sonrasında gördü. Muhalefet ile iktidarı her açıdan karşılaştırabilecek tecrübeye ulaştı.
Muhalefete oy veren seçmenin önemli bir kısmı ve partisini yoğun eleştiriye tabi tutan iktidar seçmenleri karşılaştırmayı yapıyor. İstanbul başta olmak üzere CHP’den seçilen büyükşehir belediye başkanlarının yargıya intikal eden iş ve işlemlerini takip ediyor. Tartışmaları ve değişikliğin sonuçlarını yakından izliyor.
Bir süre, siyasetteki kutuplaşmadan dolayı, muhalefet seçmeni kendi seçtiklerini kamuoyu önünde yüksek sesle eleştirmedi. Hatta resmi söylemini, “iktidardan dolayı böyle oldu” söylemi üzerine kurdu.
Ancak yaşadığı şehrin günden güne sorunlarının artmasını, yeni hizmet alanlarının devreye alınmamasını, yatırım yapılmamasını yakından görüyor. Hatta mevcudun bile işletilemediğini bizzat deneyimliyor.
Son dönemde büyükşehirlerde yaşayan insanlar, eleştirilerini yükseltmeye başladılar. Söz konusu şehirler özelinde yapılan kamuoyu araştırmalarında memnuniyetsizlik giderek yükseliyor. Gün geçtikçe eleştiriler de artıyor.
Böyle olduğu için, CHP’li siyasetçiler iktidarla ilişkilerini hakaret siyaseti üzerinden sertleştiriyor. Hatta radikal bir siyaset dili bilinçli olarak giderek yükseltiliyor. Bunun amacı belli.
Kutuplaşma siyaseti arttığında, büyükşehirlerdeki sorunların, hizmet eksikliklerinin, yargıya intikal eden rüşvet ve yolsuzluk iddiaların görülmeyeceği varsayılıyor.
Siyasi gündemin, hakaret siyaseti ve ona verilecek cevaplar üzerinden şekillenmesi isteniyor. Böyle bir taktikle, iddianamelerdeki suçlamaların konuşulması da perdelenmiş oluyor.
Bundan dolayı da CHP’li siyasetçiler siyasi iklimi sertleştirmeye ve kutuplaştırmaya devam edecek. Kendi çekirdek tabanını bu aşırı kutuplaştırma ortamında belediye başkanları ve belediyelerle ilgili yolsuzluk iddialardan uzak tutmaya çalışacak.
Toplum iktidarın da muhalefetin de artı ve eksilerini hassas terazisinde tartar. Siyasal iklimi radikalleştirmek, hakikatin üzerini örtemez. Hep söylüyorum, bir kez daha yazıyı bitirirken hatırlatayım: Türkiye’de seçmenin siyasi okuryazarlığı çok yüksektir.
Genel olarak Türk siyasal hayatında özel olarak da 23 yıllık AK Parti iktidarında bu durum her defasında yeniden tecrübe edilmiştir.



