YAZARLAR

BERCAN TUTAR / Post-siyonist Ortadoğu’ya doğru

Bütün dünya Gazze‘de en barbar saldırılara imza atan siyonist rejimin ve destekçisi ABD’nin hegemonik can çekişmesine tanıklık ediyor. Önceki gece 10 Ekim’de yürürlüğe giren Gazze ateşkesini bozup 35’i çocuk 100’den fazla masum sivili daha katleden İsrail, her işlediği cürümle yıkımına biraz daha yaklaşıyor.
Gazze’yi ilhak ve halkını sürgüne gönderme projesi kursağına kalan İsrail’in histerik vahşetine ve ateşkes sürecini ihlal saldırılarına önümüzdeki süreçte de tanıklık edeceğiz. Fakat ne yapsa da yaklaşan ecelden kurtulamayacak. Siyonist kanser hücresi, İsrail’in bütün bedenine yayılmış durumda. Kanserli siyonist stratejinin jeopolitik metastazı, başını Türkiye‘nin çektiği yeni bir bölgesel ve küresel direniş ekseninin oluşmasına yol açıyor.
Bu nedenle, kontrolden çıkan kanserli siyonist hücrenin bölgesel kaos odaklı stratejileri en büyük suç ortağı ve soykırım destekçisi ABD’yi dahi tehdit ediyor. 9 Eylül 2025’teki Doha saldırısı her açıdan ABD-İsrail ilişkilerinde bir milada işaret ediyor.
Donald Trump, ABD’nin İsrail üzerinden devreye soktuğu soykırım stratejisinin ters teptiğinin farkında. “İsrail’in kontrolden çıktığı görüntüsüyle” bölge ülkelerine gösterilen sopa bumerang gibi ABD’yi ve bölgesel çıkarlarını tehdit ediyor.

***

Vaziyeti kurtarmaya çalışan ABD, sırf bu yüzden Gazze ateşkesi sürecinin düğmesine bastı. Zira bölgesel kaos peşindeki İsrail, ABD’nin bölgesel ve küresel uzun vadeli stratejik çıkarlarını da tehlikeye atıyor. Bu nedenle ABD, siyonist kanser hücresinin bölgedeki “metastazik etkisini” önlemeye çalışıyor.
ABD ve İsrail şimdi küresel ve bölgesel yeni gerçeklik karşısında uzlaşıya varmada zorlanıyor. Bu da geleneksel ABD-İsrail ittifakında devlet düzeyinde olmasa da liderlik düzeyinde bazı çatlaklara neden oluyor. Aslında ABD, artık işlevsiz hâle gelen siyonist rejime ilk ihtarını Trump’ın göreve geldikten sonraki ilk yurtdışı ziyaretiyle verdi.
ABD Başkanı ilk ziyaretini 13 Mayıs 2025’te İsrail yerine Suudi Arabistan’a yaptı. Trump ilk döneminde de (2017-2021) ilk ziyaretini yine Ortadoğu‘ya yapmış ve 20 Mayıs 2017’de Riyad’da Mısır ve Suudi liderleriyle İran’a karşı “Küre İttifakı”na imza atmıştı. Bir ay sonra 5 Haziran 2017’de de Gazze’yi destekleyen Katar’a ablukayı başlatmıştı.
Hedef Arap ülkelerinin Filistin devleti şartını ortadan kaldırarak İsrail’i tanımasıydı. Fakat bu süreç Türkiye’nin Katar’a verdiği destekle ilk darbesini adlı. İkinci darbe de Hamas’ın 7 Ekim 2023’teki Aksa Tufanı taarruzuyla geldi.

***

ABD, iki önemli darbeden sonra İsrail’e dayalı Ortadoğu planında bu kez son kozu olan soykırım stratejisiyle hâkim olmaya çalıştı. Fakat bu proje de çöktü. Bu aşamadan sonra ABD, Trump’ın şahsında yeni politikasını devreye soktu.
Bu strateji temelde İsrail’e ideolojik sadakat veya geleneksel taahhütler yerine ekonomik ve stratejik kazanca odaklanan Amerikan pragmatizmini temsil ediyor. Bu yeni pragmatizmde ise ABD için Türkiye ve Körfez ülkelerinin stratejik önemi artık İsrail kadar kritik düzeyde.
Hâliyle Gazze’de soykırım saldırılarının yeniden başlaması İsrail’in hem ABD ile olan ilişkilerini hem de ABD’nin bölgeyle olan ilişkilerini tehlikeye atacaktır. Dolayısıyla ABD, Ortadoğu’daki nüfuzunun baltalanması yerine İsrail ile ilişkilerinin baltalanmasını tercih edecektir.
Zira bu yeni strateji, bölgesel ve küresel aşamada farklı bir jeopolitik düzenlemeyi de kaçınılmaz hâle getiriyor. Hâsılı kelam, emperyalist statükoya dayalı eski düzenin çözülmesi siyonist rejimin mevcut hâliyle hayatta kalmasını da zorlaştıracaktır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu