

Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde 110. Dönem Kaymakamlar Kurası Töreni’nde önemli açıklamalarda bulundu.
İşte Başkan Erdoğan’ın açıklamaları:
Sözlerimin hemen başında, Derik Kaymakamımız Şehit Muhammed Safitürk ile birlikte görevlerini ifa ederken şehadet mertebesine erişen tüm idarecilerimizi rahmetle ve minnetle yâd ediyorum. İstiklal ve istikbalimiz için vatanımız, ezanımız ve bayrağımız uğruna canlarını feda eden kahraman şehitlerimizin tamamının kabirleri nur, mekânları cennet, makamları inşallah âli olsun diyorum.
Rabbim bizlere ve sizlere de aziz şehitlerimizin ve gazilerimizin emanetini layıkıyla taşıyabilmeyi nasip eylesin. Farklı stajlar ve yabancı dil eğitimiyle 46 aylık adaylık sürecini başarıyla nihayete erdiren siz kıymetli kardeşlerimi canıgönülden tebrik ediyorum.
Yüreği vatan ve millet aşkıyla dolu, bilgili ve şahsiyetli evlatlar yetiştiren anne ve babalarınıza hürmetlerimi arz ediyorum. İlkokuldan üniversiteye kadar üzerinizde emeği olan hocalarınıza saygılarımı sunuyorum. Son olarak, aday kaymakamlık süreci ve kaymakamlık kursu boyunca bilgi, görgü ve tecrübesiyle sizlere rehberlik eden, gelişiminize katkı sunan meslek büyüklerinize de tebriklerimi iletiyorum.
“16’SI KADIN TOPLAM 110 KAYMAKAM ADAYIMIZI YENİ GÖREV YERLERİNİZE UĞURLAYACAĞIZ”
Birazdan çekeceğimiz kuralarla sizleri, yani 16’sı kadın toplam 110 kaymakam adayımızı inşallah yeni görev yerlerinize uğurlayacağız. Sinesinde yetiştiğiniz bu memleketin her karışına aşkla, özveriyle, yüksek bir şuurla hizmet edeceğinizden en ufak bir şüphe duymuyorum. Her birinize Cenab-ı Mevlâ’dan üstün başarılar niyaz ediyor, yeni görev yerlerinizin şimdiden hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum.
“81 İLİMİZİN 922 İLÇESİ BİZİM İÇİN AYNI ÖNEMDE VE KIYMETTEDİR”
Kıymetli arkadaşlar, öncelikle şu hususun altını çizerek ifade etmek isterim: Enez’den Şemdinli’ye, Şavşat’tan Datça’ya, Aralık’tan Gökçeada’ya; 81 ilimizin 922 ilçesi bizim için aynı önemde ve kıymettedir. Bu ilçelerimizde yaşayan vatandaşlarımızın en yüksek seviyede kamu hizmetine erişmesi, huzur ve emniyet içinde yaşaması devlet olarak bizim en temel önceliğimizdir.
Altyapısıyla, ticari hayatıyla, tarım ve ulaşımıyla; sağlık, adalet ve eğitim imkânlarıyla her ilçemizi kalkındırmak, geleceğe güçlü bir şekilde hazırlamak mecburiyetindeyiz. Bunun için siz genç kaymakamlarımıza da çok önemli görevler düşüyor.
“KİM GELİRSE GELSİN ONUN DERDİYLE HEMDERT OLACAK, SIKINTILARINA ÇARE BULMAYA ÇALIŞACAKSINIZ”
Unutmayın; inancı, kimliği, kökeni, siyasi görüşü, mezhebi ve meşrebi ne olursa olsun, 783 bin kilometrekarelik vatan toprağında yaşayan herkes devletimizin eşit ve onurlu birer vatandaşıdır. Binlerce yıllık devlet geleneğimiz, idari kabiliyet ve tecrübemiz; “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.” prensibi etrafında şekillenmiştir.
Şurası bir gerçektir ki, devletin görevi vatandaşına hizmet etmektir. Vatandaşa layıkıyla hizmet etmek de görev, yetki ve mesuliyeti haiz tüm idarecilerimizin asli vazifesidir. Yarın sizler, her biriniz şahsımı, yani Cumhurbaşkanı’nı temsilen farklı ilçelerimizde görev üstleneceksiniz. İlçenizdeki esnafın, köylünün, çiftçinin, iş insanının sorunlarına çözümler arayacak; vatandaşlarımızın ihtiyaçlarıyla yakından ilgileneceksiniz.
Devlet kapısının “hacet kapısı” olduğu inancıyla, kapınıza kim gelirse gelsin onun derdiyle hemdert olacak, sıkıntılarına çare bulmaya çalışacaksınız. Bu vazifeyi hakkıyla icra etmek, tabiri caizse öyle her babayiğidin harcı değildir. Bu iş dikkat ve rikkat ister; samimiyet ve adanmışlık gerektirir. Bu işi dört duvar arasına hapsolup, mesai saatleriyle sınırlı kalarak, 8-5 çalışarak yerine getiremezsiniz. Gerektiğinde uykunuzdan, gerektiğinde ailenize ayırdığınız zamandan feragat edecek; ihtiyaç duyduğu her an vatandaşın yanında olacaksınız.
Görevinizin mehabetine uygun şekilde, devletin gören gözü, işiten kulağı; vatandaşa açılan şefkat ve merhamet yüzü olacaksınız. Adalet ve hakkaniyetten asla şaşmayacaksınız. Haklıyı haksıza, mazlumu zalime ezdirmeyeceksiniz.
İstiklal Marşı’mızın şairi merhum Mehmet Âkif’in dediği gibi: “Hakkı tutup kaldıracaksınız.” Her zaman ve her zeminde hakkın yanında olacaksınız. Halkın rızasını, Hakk’ın rızasına giden bir yol olarak göreceksiniz.
Sevgili genç arkadaşlarım, ileride inşallah çok önemli yerlere geleceksiniz; milletimiz ve devletimiz için çok kritik vazifeler üstleneceksiniz.
“GARİP GUREBANIN SİZE BAŞVURMASINI BEKLEMEYECEK, GEREKİRSE SİZ ONLARI ARAYIP BULACAKSINIZ”
İşte sizler, bu denli hassas ve zorlu bir mesuliyeti yüklendiniz. Hangi sebeple olursa olsun kapınızı çalan, yolu devlet dairesine düşen hiç kimseye tepeden bakma hatasına, böyle bir çiğliğe düşmeyeceksiniz. Mahiyetinizde görev yapan personel dâhil herkese karşı daima alçakgönüllü olacak; kalp kırmamaya, gönül incitmemeye dikkat edeceksiniz.
Şunu da özellikle hatırlatmak isterim: Bizim insanımız mahcup ve mağrurdur. Yarasını herkese açıp göstermez, derdini her önüne gelene söylemez. Birileri gibi derdinin reklamını asla ve asla yapmaz. “Harabat ehlini hor görme, zâkir; defineye mâlik viraneler var.” buyuran hikmet ehlinin dediği gibi, dış görünüş çoğu zaman yanıltıcıdır.
Dolayısıyla muhtaçların, mahçupların, garip gurebanın size başvurmasını beklemeyecek; gerekirse kapı kapı dolaşıp siz onları arayıp bulacaksınız.
Bakın, eğer arkanızdan şu cümleleri kurdurabiliyorsanız, ne mutlu size ve bize: “Vaktiyle burada genç bir kaymakam vardı. İlçemizi kalkındırdı, güzelleştirdi. Kimseyi ayırmadan hepimize hizmet etti. Garip gurebayı sevindirdi, dertlinin derdine derman oldu. Sorunları çözmek için gece gündüz çalıştı. Allah ondan razı olsun.” Geriye dönüp baktığınızda sizlerden işte bu sözlerle bahsediliyorsa, Allah’ın izniyle üzerinize düşeni bihakkın yapmışsınız demektir. Ne makam odalarının büyüklüğünün, ne makam arabalarının modelinin, ne de devletin size sunduğu diğer imkânların bir anlamı vardır.