HAŞMET BABAOĞLU / Haftanın notları: Barış nedir?


Filistin artık çok büyük…
Yeryüzü kadar.
Devletlere odaklanmayın!
Halklara bakın…
Yüz milyonlarca Filistinli var.
Bu muazzam kalabalık bazı Körfez ülkelerinde beslenip eğitilen Filistin doğumlu uşak ruhlu tiplerin de hevesini kırıyor ki, en çok bundan hoşnutum.
***
Trump’la barış mı olurmuş? Ticaret olur, pazarlık olur, alışveriş olur…
***
Barış “artık savaşmayacaklar” demektir…
Tarihte adına layık “barış” pek azdır…
Olanlar da “Hâlimiz kalmadı, savaşmayalım, halklarımız nefes alsın” uzlaşmasıdır.
Bize “barış” diye öğretilmiş bütün “masa”lara yakından bakın, göreceksiniz; çoğunda taraflardan biri kesinkes yenilmiştir.
***
Yıllar önceydi hatırlıyorum, ( yüksek lisansta hem de) “Yalta Konferansı”nı barış diye öğreten anlı şanlı hocalar vardı.
Genceciktim…
Kalktım, dedim ki: “Almanya yenilmiş, liderliği kayıp, orduları silahlarını teslim etmiş ve Churchill, Roosevelt ve hele Stalin gibi adamlar toplanmış toprak paylaşıyor, bu mu barış hocam?”
Sonuç?
Sessizlik, tebessüm ve laf dolandırma!
***
Benim için “nehirden denize özgür Filistin” kuruluncaya kadar söz konusu olan politik ya da askeri “ateşkesler”dir.
Gerisi hikâye!
Yani “ilk aşama” gibi sözlere karşı karnım tok!
İlki de sonrası da hep aynı aşamadır.
***
Şu tablo ne kadar nadir artık…
Baba hasta küçük kızını kucağında sımsıkı tutuyor, bir taraftan da saçlarını öpüyor; hekim hanım küçüğün kolundaki hırkayı sıyırıyor; “Üzgünüm ama birazcık canını acıtacağım, dişini sık yavrucuğum” diyor.
Bağırıyor küçük kız, babasının kolunun altından sırtına uzanmış sıkılmış parmaklarını görüyorum…
Sonra röntgen servisine gitmeleri söyleniyor. Uzun boylu, cüsseli baba sakin biçimde “Tamam” diyor.
Küçücük odada iki hekim, dört hasta…
Baba röntgenin nerede olduğunu soruyor, hiç usanmadan tarif ediyorlar.
Neden nadir bir manzara dediğimi anladınız, değil mi?
Zaten acil servislerde sadece anneler, kadınlar var, babalar hastalıklara dayanamadığından mı, maç izlemeyi tercih ettiklerinden mi, ortada yoklar.
Bir de bu kadar sessizlik kalmadı.
Çocuğumu ağlattınız diye hemşirelerin üzerine yürüyen tiplerden geçilmiyor.
***
Yazmıştım, bir daha yazayım: Gündüzler gevezedir. Fakat anlattıklarını anlamak için geceleri bekleriz.