
6 Ekim Pazartesi akşamı Zincirlikuyu’dan Beşiktaş yönüne giden otomobile 15 Temmuz Şehitler Köprüsü sapağında uzun namlulu silahlarla düzenlenen saldırıda ağır yaralanan Avukat Serdar Öktem, kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetmişti. Cinayete ilişkin yürütülen soruşturmada aynı gün SÖ., E.P., M.K., C.Ü., S.A. ile olayı gerçekleştiren zanlıların kaçmasına yardım ettiği tespit edilen C.A., İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube ile Organize Şube Müdürlüğü ekiplerince yakalanmıştı. Cinayete ilişkin yürütülen operasyonlarda daha sonra saldırıyı gerçekleştiren şüphelilerle iletişim halinde oldukları belirlenen H.Ö., Y.K., M.B., D.Y., E.K., F.E. ve S.A.S. adlı 7 zanlı da gözaltına alınmıştı. Saldırının perde arkasında iki hasım organize suç ağının hesaplaşmasının olduğu değerlendirilirken, eylem talimatını yurt dışında firari durumdaki çete elebaşlarının Türkiye’deki S.Ö. adlı çete üyesine verdiği, S.Ö.’nün de kanlı pusunun planını yaptığı öğrenilmişti. Cinayette planlama aşamasından infaz anına kadar her adımında rol oynayan kişinin ise ilk gün gözaltına alınan S.Ö. olduğu kaydedilmişti.
Öldürülen avukat Serdar Öktem’in “Max” lakabıyla bilinen ve Şirinler olarak anılan suç örgütü lideri S.Ş.’nin bir süre önce avukatlığını yaptığı, daha sonras “Casperler” adlı grupla da yakın olduğu ileri sürüldü. Serdar Öktem’in iki ayrı çıkar amaçlı suç ağının arasında yaşanan çıkar çatışmasının kurbanı olduğu düşünülüyor.
ZANLILAR ADLİYEYE SEVK EDİLDİ
2’si yaşları 18’in altında olan 13 şüphelinin emniyetteki sorguları tamamlandı. Zanlılar, bu sabah soruşturmanın yürütüldüğü Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’na edildi.
9 ŞÜPHELİYE TUTUKLAMA TALEBİ
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında 13 şüphelinin savcılıktaki ifade alma işlemleri tamamlandı.
Savcılık, aralarında 18 yaşından küçük 2 şüphelinin de bulunduğu toplam 9 zanlı hakkında tutuklama talep etti.
Şüphelilerden 4’ü ise adli kontrol istemiyle sulh ceza hakimliğine sevk edildi.
Sulh ceza hakimliğindeki sorgularına birazdan başlanacak.
“DALTONLAR AİLEMLE TEHDİT ETTİ”
İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’nde alınan ifadelerde, 2002 doğumlu şüpheli Sidar Öz, etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak isterken; her şeyi itiraf etti. Geçimini oto yıkama işi ile sağladığını ifade eden Öz, Daltonlar örgütüne katılması için Alican Çakır lakaplı Ali Gulmalizada tarafından aranarak tehdit edildiğini iddia etti. Sidar Öz ifadesinde, “Alican Çakır lakaplı Azerbaycan uyruklu Alı Gulmalızada’ yi cezevinden çıktıktan sonra beni Facetime’ dan aramasından dolayı tanımaktayım. Facetime’ımı nereden aldığını bilmiyorum ancak bana ben Alican Çakır, Daltonlardanım. Bizimle beraber ol bizim bir husumetimiz var dedi. Bende ona onlarla olamayacağımı cezaevinden izinli olarak çıktığımı ve herhangi bir örgüte üye olamayacağımı söyledim. Oda bana senin aileni tanıyoruz. Bizimle birlikte olmazsan ailene zarar veririz diyerek aile üyelerinin ismini saydılar. Ailenin Diyarbakır’ da olduğunu biliyoruz. Aileni öldürürüz diyerek beni zorla bu örgüte üye yaptılar. Bende Sivas E Tipi Açık İnfaz Kurumundan izinli olarak çıkmıştım. Onların zorlamasıyla uçakla İstanbul’ a geldim. O dönemde ailem İstanbul’ daydı. İstanbul’ a geldikten sonra 8- 9 gün İstanbul’ da takıldım. Sonrasında da Alican ÇAKIR’ ın gönderdiği kişiler beni alarak götürdüler. Bende bu vesiyle Alican ÇAKIR’ la tanışmış oldum.” dedi.
ÖRGÜTÜN HÜCRE EVİNDE TANIŞMIŞ
Sidar Öz, olayı birlikte gerçekleştirdiği Ejder Parlak, Muhammet Kaplan ve Cengizhan Üzümcü ile örgütün kendisini tanıştırdığını ve olaydan 1 hafta önce yollandığı örgüt evinde bu kişilerle buluştuğunu söyledi. Öz ayrıca Semih Aydın ve Gaddar lakaplı Mustafa Aktürk gibi isimleri de tanıdığını söyledi.
“CANER KOÇAR VE FURKAN YAVUZ’UN İNTİKAMINI ALACAĞIZ”
Hücre evinde kaldığı sırada kendisini Alican Çakır’ın aradığını söyleyen şüpheli, “Alican Çakır beni arayarak bana bir kan davamız var. Caner Koçer ve Furkan Yavuz’un intikamını alacağız dedi. Bende ona ben yapmamam dedi. Alican da bana yapamazsan bütün aileni öldürürüz dediler. Bende Alican’ ın teklifini kabul etmek zorunda kaldım. Alican bana intikam almak istedikleri kişinin Bakırköy Ataköy’de evinin olduğunu ve evinin kapısında beklemem gerektiğini söyledi. Sonrasında da Mecidiyeköy’de ofisi olduğunu ve orada da beklemem gerektiğini söyledi. Hatta gri renkli Skoda Superb marka 34MPG499 plaka sayılı aracı olduğunu ve bu aracı takip edeceğimizi söyledi. Bende ailemi öldürmekle tehdit ettiği için bu teklifini kabul etmek zorunda kaldım.” dedi.
OFİSİNİN VE EVİNİN ÖNÜNDE NÖBET TUTMUŞLAR
Avukat Serdar Öktem’in Mecidiyeköy’de bulunan ofisinin önünde nöbet tuttuklarını da anlatan şüpheli şunları söyledi: “Bu konuşmadan sonra yani olaydan yaklaşık 1 hafta önce Mecidiyeköy Şişli’de bulunan ofisinin önüne gittik. Bize bu ofisin adresini Alican ÇAKIR atmıştı. Biz bu ofise Eskişehir’ den gelen adını Serkan olarak bildiğim şahsın kullanmış olduğu füme renkli Cupra marka araçla ben, Ejder Parlak, Muhammet Kaplan ve Cengizhan Üzümcü ile birlikte saat: 07.00- 07.30 sıralarında gittik. Alican bize bindiğimiz bu aracın bagajında 2 uzun 2 tane de küçük silah var dedi. Bize eylem yapılacak adamın ve kullandığı aracın fotoğrafını Alican Çakır atmıştı. Ancak ismini söylememişti. Biz o gün yaklaşık 13.30- 14.00 sıralarında şahıs iş yerine gelmeyince ve oradan sık sık resmi polis aracı geçmesinden dolayı firar evine geri döndük. Eve gittikten sonra Serkan 2 gün bizimle firar evinde kaldı. Ancak biz bu iki günlük süre zarfında harekete çıkmadık.
2 gün sonra yine Alican Çakır bana bu şahsın Ataköy 7.8.9.10. kısımdaki evinin konumu attı. Saat: 19.00 sıralarında yine Serkan’ ın kullanımında bulunan Cupra marka araçla ben, Ejder Parlak, Muhammet Kaplan ve Cengizhan Üzümcü bu konuma gittik. Saat: 03.00 sıralarında kadar burada bekledik. Ancak şahsı göremeyince ve çevrede sıklıkla resmi ekip araçları geçmesinden dolayı çok fazla dikkat çekmemek maksadıyla oradan ayrıldık. Ancak aracı orada bıraktık. Benle Serkan ayrı ticari taksiye; Ejder Parlak, Muhammet Kaplan ve Cengizhan Üzümcü’de ayrı ticari taksiye binerek Esenyurt Balina Sokak’ ta bulunan firar evine gittik. Eve gittikten sonra Serkan ben rahatsızım eve gideceğim diyerek bizim yanımızdan ayrıldı. Sonraki gün biz yine evden çıkmadık. Serkan rahatsızlanıp gittikten sonra ben Alican Çakır’ı arayarak durumu anlattım. Oda ben size birini ayarlayacağım yanınıza göndereceğim dedi.”
OLAY GÜNÜ NE YAŞANDI?
Suikastın olduğu güne ilişkin de detayları ifadesinde itiraf eden Sidar Öz; “Olayın olduğu gün saat: 06.30- 07.00 sıralarında Alican ÇAKIR’ ın yönlendirmesiyle beyaz renkli Toyota marka araç geldi ve ben, Semih Aydın, Ejder Parlak, Muhammet Kaplan ve Cengizhan Üzümcü bu araca bindim. Şahsa nereye gideceğini ben tarif ettim. Ben bu aracın ön koltuğuna oturmuştum. Diğerleri de arka koltuktaydı. Cupra marka aracın başına gittiğimizde bizi oraya götüren araç oradan ayrıldı. Semih aracın şoför koltuğuna oturdu. Bende ön sağ koltuğa oturdum. Diğer 3 arkadaşta arka koltuğuna oturdu.” dedi.
Öktem’in otobana bağlandığı sırada kendisini takibe aldıklarını söyleyen Öz, “Barbaros Bulvarı üzerinde 34MPG499 plaka sayılı aracı gördük. O sırada halen konuşmakta olduğum Alican Çakır bize inin, inin diye bağırmaya başladı. Şahsın aracı sağ şeritte trafik olmasından dolayı bekliyordu. Biz de sol şeritte yanına yaklaşarak durduk. Bu esnada Ejder Parlak, Muhammet Kaplan ve Cengizhan Üzümcü hemen araçtan inerek araca doğru yöneldiler ve ateş etmeye başladılar. Ben araçtan en son indim. Ben uzun namlulu silahla 2 el ateş ettim ancak korkudan nereye ateş ettiğimi hatırlamıyorum. Sonrasında da aynı araca binerek Arnavutköy’e kaçtık. O sırada halen Alican Çakır’la görüntülü görüşüyorduk. Alican sürekli intikam alındı, intikam alındı, Caner’in intikamı alındı diye bağırıyordu. Arnavutköy’de giderek aracı ormanlık alana götürmemizi ve silahları da oraya saklamamızı bize Alican Çakır söylemişti. Alican telefonu kapattıktan sonra bana Arnavutköy’ de bir konum gönderdi. Bizde aracı oraya bırakarak yanımızda bulunan yedek kıyafetleri giydik. Net bir şekilde hatırlamamakla birlikte aracın üzerinde bulunan plakaları Muhammet burada çıkartarak aracın sağ tarafında bir yere attı. Sonrasında üzerine başka bir plaka takıp takmadıklarını görmedim. Sonrasında silahları alarak ormanda sakladık. Daha sonra biz yola çıktık. Burada bulunduğumuz konumu Alican’ a gönderdim. Alican’ a konumumuzu gönderdikten sonra ben bana verilen İphone marka telefonu polise yakalanmamak için kırarak oraya attım. Bir süre sonra Alican bize ticari taksi gönderdi. Bizde bu taksiye bindikten 10 dakika sonra Jandarma gelerek taksiyi durdurdu. Şube Müdürlüğünüze geldikten sonra ateş ettiğimiz şahsın öldüğünü öğrendim.” ifadelerini kullandı.
“BEN DALTONLARIN BAŞI ALİCAN ÇAKIR’IM”
Grafik tasarım işiyle uğraştığını söyleyen 2006 doğumlu şüpheli Semih Aydın da ifadesinde “etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istediğini” söyledi. Olaydan 1 hafta önce Alican Çakır’ın kendisini Facetime üzerinden aradığını söyleyen Aydın, “Olay gününden yaklaşık 7 gün önce ismini Alican ÇAKIR olarak daha sonrasında öğrendiğim şahıs benimle Facetime aracılığı görüntülü aramak marifetiyle iletişime geçti, arayan şahıs hafif esmer orta yaşlarda ve ince bir sakala sahipti ve bana hitaben ‘Beni tanıyor musun ben Daltonların başı Alican Çakır’ım, senden bir şey isteyeceğim diye sordu bende kendisine ne istediğini sorduğumda o da bana birkaç kardeşimizi bir yere bırakacaksın dedi ben başta kabul etmedim ve görüşmemiz sonlanıyor, bu görüşmeden 2 gün sonra yine aynı şahsa ait Facetime hesabından bana fotoğraf geldi, fotoğrafı açtığımda kardeşimin okumakta olduğu okula ait bir fotoğrafın olduğunu gördüm, ben de buna istinaden bu şahsı aradım ve teklifini kabul edeceğimi söyledim, o da bana kötü bir şey yok sadece sabaha karşı bir kardeşimizi bir yere götüreceksin sadece araba süreceksin dedi bende tamam dedim bunun üzerine Alican Çakır isimli şahıs bana bu götüreceğim şahısların olduğu hücre evine ait adresi konum olarak attı, ben de konuma baktığımda İnönü Mahallesi 422. Sokak Esenyurt’ta bir yeri gösteriyordu, ben de atılan bu adresin evime yakın olmasına istinaden yürüyerek akşamüzeri gittim, bana telefonda tarif etmiş olduğu kat 1 de bulunan daireye doğru yöneldiğim esnada kapıda bir şahıs beni bekliyordu bu şahsı ilk defa burada gördüm ancak olay sebebiyle ismin Memo olarak bildiğim bir şahıs beni karşıladı, bu şahıs bana hitaben üzerinde telefon var mı diye sordu bende evet dedim yine bu şahıs bana buraya telefonlar giremezsin, eve telefon sokmuyoruz, bizim de telefonlarımız yok diyerek benim telefonumu istedi bende telefonumu bu şahsa verdim şahıs telefonumu alır almaz kırarak parçaladı ve evin arka tarafına attı, bu şahsın eşkali kısa boylu sakalsız 16-17 yaşlarında tombul bir şahıstı ayrıca bu şahıs olay sonrasında benimle birlikte alınan şahıslardandı.” dedi.
Hücre evinde Cengizhan, Ejder, Memo ve Sidar ile 5-6 gün boyunca kaldığını söyleyen Semih Aydın, “Evden hiç çıkmadım bu süre zarfında temel ihtiyaçlarımızın giderilmesini Cengizhan sağlıyordu bildiğim kadarıyla üzerine nakit parası vardı, bu süreçte evde rutin sohbet muhabbetler dönüyordu olağan dışı bir durum hiç olmadı ayrıca yine hatırladığım kadarıyla evde silah veya benzeri suç unsuru da yoktu.” dedi.
“VAKTİ GELDİ HAREKETE GEÇEBİLİRSİNİZ”
Olaydan 1 gün önce kendilerini Alican Çakır’ın aradığını söyleyen şüpheli ifadesinde şunları belirtti: “Olaydan 1 gün önce gece 11-12 gibi Alican Çakır olarak bildiğim şahıs Sidar’ı Facetime üzerinden görüntülü aradı, Sidar’a sabah üstünüzü giyin çıkın evden, Semih sizi bir yere bırakacak dedi bizde sabah erken saatte uyandık ve Cengizhan TAG uygulamasında bir araç çağırdı, beyaz renkte Toyota marka bir araç bizi evin önünden aldı, bu aracı Devran isimli bir şahıs kullanıyordu, Memo bu şahsa cep telefonundan açmış olduğu konumdan yer yön tarifi yaparak bizi Ataköy’e kadar ve benim kullanacağım aracın olduğu konuma kadar götürttü, bu olaya kadar ben ne götüreceğim araç nede başka bir konu hakkında bilgi sahibi değildim ancak evdeki herkes yaşanılacak ve yapılacak olayı biliyordu bunu da sonrasında anlamıştım ve zaten kullanacağım araca ait anahtarda evde bulunuyormuş, daha sonra Toyota marka araçtan indik, benim kullanacağım araç Cupra marka siyah renkte bir araçtı, bu araç adını hatırlamadığım bir parkın yanında park halindeydi, aracın anahtarını evden almıştım ve direkt arabaya yönelerek arabaya bindim arabaya bindiğimde herhangi bir silah veya başkaca bir suç unsuru görmedim ve arabayı çalıştırdım biraz ilerledikten sonra sırasıyla diğer şahıslarda arabaya bindi, Sidar sağ ön yolcu koltuğuna oturdu, diğer şahıslarda arka koltuğa binmişti, yaklaşık 1 saat boyunca araç içerisinde beklemeye koyulduk, bende neden bu kadar beklediğimizi sorduğumda Sidar bana evden haber bekliyoruz dedi bende tamam dedim bu süreçte Alican Çakır isimli şahıs Sidar’ı yaklaşık 2-3 defa aradı aradığı görüşmelerinde başta orada bekleyin ben size haber vereceğim evi ayarlattırıyorum dedi 3. arayışında tamam vakit geldi artık harekete geçebilirsiniz diyerek bizi Memoya attığı konumda bulunan adrese gitmemizi söyledi bu konum Şişli İlçesindeydi.”
“ARACI GÖRÜNCE SİLAHLARI ALDIK”
Serdar Öktem’in aracını trafikte görünce silahları bagaj kısmından aldıklarını söyleyen şüpheli, “Aracın seyir halinde olduğu sırada hepsi maskelerini giydiler, Memo bana dur dur demesi üzerine bende bir anda aracı durdum ve araçta bulunan şahısların hepsi araçtan indi, ilk inen Memoydu, üzerlerinde bulunan silahlarla Skoda marka araca yönelik hedef gözetmeksizin çok sayıda ateş açmaya başladılar ben ne olduğunu anlamadım ve kaçmaya çalısıtım Memo bana dur dur demesi üzerine az biraz gittikten sonra tekrar bu şahısları araca aldım, ben olayın şokundan çıkamadım araç içerisindekiler bana sürekli durmamam gerektiğini ve hızlı bir şekilde buradan çıkmam gerektiğini söylediler, bu olaydan sonra araç içerisinde Alican Çakır’ı aradılar ve kardeşimiz Caner Koçer’in intikamı alındı abi diyerek bilgi verdiler, Alican Çakır ve araçtakiler çok sevinçliydi yapılan görüşmede Alican bana kardeşleri sağ salim bir yere götür daha sonra sende ailenin yanına gidersin dedi.” ifadelerini kullandı.
“ARACI ARNAVUTKÖY’DE BIRAKIP KAÇTIK”
Semih Aydın olay sonrası nasıl kaçtıklarına ilişkin ise ifadesinde şunları söyledi: “Memo’nun bana Arnavutköy ilçesi tarafına git demesi üzerine Arnavutköy’e doğru gittim , burada dar bir sokaktan girerek ormanlık bir alana geldim, Sidar ve Memo bana dur burada hepimiz araçtan ineceğiz dedi, bende olayın şokunu hala atlatamadım ve araçta bulunan montumu alarak arabayı ormanlık alana bıraktım,Cengizhan bagaj kısmından farklı plakalar çıkartı ve aracın uzerındekı plakaları sökerek bu cıkarttıgı plakaları araca taktı araçta bulunan plakaları, üzerlerinde bulunan cep telefonlarını, eylemde kullandıkları silah ve maskeleri Cengizhan yine aldıkları çantanın içerisinde toplayarak ormanlık alana doğru götürdü bizde ben Memo Sidar ve Ejder Cengizhan’in ters istikameti olarak soldan aşağı şehir merkezine doğru indik, Memo ve diğer şahısların olaydan araç içerisinde ismini bilmediğim ancak Gaddar abi olarak hitap ettikleri şahısla görüştüler ve bu şahıs Arnavutköy ilçesinde bize taksi ayarladı, taksiye bindik gelen taksi bizi nereye götüreceğini biliyordu, Odaağaçlı diye bir yere doğru gittik bu gittiğimiz konumda ben bu olayı gerçekleştiren şahısları bırakacaktım daha sonra yine aynı taksiyle kendi evime gidecektim, Odaağaçlı tabelasının orada bir konumda polis çevirmesine takıldık ve polis abiler hepimizi araçtan indirdiler ve hepimiz yakalanmış olduk.”
GAZİANTEP’TEN İSTANBUL’A SUİKAST İÇİN GELMİŞ
2007 doğumlu şüpheli Ejder Parlak da ifadesinde etkin pişmanlıktan faydalanmak istediğini söyledi. Gaziantep’te bulunan bir kebapçıda çalıştığını olaydan 2-3 hafta önce işten ayrıldığını söyleyen Parlak, olaydan birkaç gün önce Gaziantep’ten İstanbul’a geldiğini belirtti. Alican Çakır isimli şahsı sosyal medyadan tanıdığını belirten Parlak, Çakır’ın oalydan bir süre önce kendilerini Caner Koçer’in intikamının alınması için aradığını söyledi. Şüpheli ifadesinde, “Alican Çakır, Muhammet’e Esenyurtta bir adresin konumunu attı ve bu eve yerleşmemizi istedi. Biz üçümüz atılan adrese gittik burada bizden başka kimse yoktu. Bu evde 3 gün kaldık. Burada bulunduğuz sırada Alican benim adıma olan Ziraat Bankası hesabıma para gönderiyordu. Bu şekilde biz ihtiyaçlarımızı karşılıyorduk. Kendisi bu hesabıma üçümüz için 10.000 TL gönderdi. Biz bu evdeyken Alican ile sürekli iletişim halindeydik.” dedi.
“ARAÇTAN İNEREK HEDEF OLARAK SÖYLENEN ARACA ATEŞ ETMEYE BAŞLADIK”
Olay gününe ilişkin detayları da ifadesinde anlatan Parlak, ifadesinde şunları aktardı: “Bir süre takip ettik fakat polislerin çevrede olması sebebiyle bir süre eylemi gerçekleştiremedik polislerin olmadığı bir noktada araca yönelik eylemi gerçekleştirdik. Bu aracın bilgilerini Alican Çakır Sidar’a bildirmişti. Ben ve Cengizhan’da tabanca vardı. Sidar ve Muhammet’te keleş olarak tabir edilen silah vardı. Hep birlikte hızlıca araçtan inerek hedef olarak söylenen araca ateş etmeye başladık. Ben 1 kez havaya ateş ettim daha sonra kaputa nişan alarak bir kez daha ateş ettim. Ben şahsı hedef almadım. Eylem sonrasında Alican’ın talimatı ile Arnavutköy’de bulunan ormana geçmemizi istedi.”