Sümeyye Erdoğan Bayraktar: Gazze bütün dünyanın vicdanıdır

Siirt’te, KADEM ile Siirt Üniversitesi (SİÜ) Kadın Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi işbirliğiyle “Toplumsal Huzur Sürecinde Türkiye: Değişimin Öznesi Olarak Kadın” konulu panel düzenlendi.
SİÜ Kezer yerleşkesinde gerçekleştirilen panelde konuşan KADEM Mütevelli Heyet Başkanı Bayraktar, Gazze’deki insanlık dramının üzerinden 2 yıl geçtiğini söyledi.
Bayraktar, İsrail’in saldırıları sonucu Gazze’de şu ana kadar 66 binden fazla insanın hayatını kaybettiğini ifade ederek, yaşamını yitirenlerden çoğunluğunun kadınlar ve çocuklar olduğunu belirtti.
Hayatta kalanların da temiz suya, gıdaya, tıbbi yardıma ulaşamadığını dile getiren Bayraktar, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bombalar, yiyecek ve temiz suya ulaşmak için saatlerce yardım kuyruğunda bekleyen insanları hedef alıyor. Dünya, büyük güçlerin sessizliğine gömülmüş durumda. İsrail’i kınayan ve Gazze’ye destek veren birkaç ülkenin cılız sesi dışında ne yazık ki ses duyulmuyor.”
Karanlığın ortasında halen umutlarını koruduklarını belirten Bayraktar, Gazze’ye insani yardım götürmek için yola çıkan Sumud Filosu’nun bu umudun en güzel örneği olduğunu vurguladı.
“GAZZE BÜTÜN DÜNYANIN VİCDANIDIR”
Sumud Filosu’nun insanların birbirini görmezden gelemeyeceği mesajını verdiğine dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti:
“Ne yazık ki bu barış filosu uluslararası hukuka aykırı biçimde baskına uğradı. İçinde yer alan gönüllüler arasında KADEM’den iki arkadaşımız da vardı. Arkadaşlarımız ve diğer gönüllüler çok şükür sağ salim döndüler. Ancak onların anlattıkları, orada yaşananların ne denli ağır ve insanlık dışı olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Gazze, yalnızca Filistinlilerin değil, bütün dünyanın vicdanıdır ve her birimizin görevi bu vicdanı diri tutmaktır.”
Annesi Emine Erdoğan’ın memleketi Siirt’te olmanın kendisi için ayrı bir öneme sahip olduğunu dile getiren Bayraktar, şöyle devam etti:
“Annemin dedeleri Siirt’ten İstanbul’a göçmüşler ve yerleşmişler. Dolayısıyla ne yazık ki burada bir ev, bir köy kalmamış açıkçası ama küçüklüğümden beri annemin akrabalarını ziyaret ettiğimizde her zaman şunu gördüm, gerçekten kültürlerini çok sıkı bir şekilde yaşatıyorlardı. Hala da öyledir aslında. Hatta anneannem ile dedem aralarında Arapça konuşurlardı. Annem, dayımlar Türkçe cevap veriyor olsa da en azından onları anlarlardı. Bize de oradan biraz bir şeyler geçmiştir yani. Halen misafir ağırlayacağımız zaman kitelimiz (Siirt usulü içli köfte), kuru dolmalarımız en sevdiğimiz ikramlıklarımız arasındadır. O yüzden burada olduğum için çok mutluyum. Siirt halkına annemin de selamlarını getirmiş bulunuyorum. Hasılı Siirt çok özel bir şehir. Bir yanında bereketli Anadolu toprakları, diğer yanında kadim Mezopotamya uygarlıkları… Burası yüzyıllar boyunca medeniyetler arasında köprü vazifesi görmüş. Nice değerleri, velileri, alimleri bağrında taşımış bir coğrafya.”
Bayraktar, Siirt’in barışı, umudu ve huzuru kucaklayan topraklarının aynı zamanda milletin yüzlerce yıldır süregelen birliğini, beraberliğini ve kardeşliğini temsil ettiğini dile getirerek, “Bu şehir uzun yıllar terörün en ağır yükünü omuzlamış, çetin sınavlar vermiş, bu zorlu sürecin hem şahidi hem de öznesi olmuştur.” diye konuştu.
“Terörsüz Türkiye” sürecinde toplumsal huzurun kadın perspektifiyle ele alınacağı panelin bu şehirde düzenlenmesinin son derece kıymetli olduğunu belirten Bayraktar, terör nedeniyle geçmişte milletin büyük acılar yaşadığını, büyük bedeller ödediğini aktardı.
“ANNELERİN DİRENİŞİ TERÖRE KARŞI EN GÜÇLÜ SEMBOLLERDEN BİRİ HALİNE GELDİ”
Bayraktar, terörün en ağır yükünü yine en çok da kadınların taşıdığını anlatarak, şöyle konuştu:
“Eşlerini, çocuklarını kaybeden, yuvaları yıkılan, şiddete uğrayan, yalnız bırakılan, terörden kaçmak için göçe mecbur kalan kadınlar bir yandan da aileyi ayakta, toplumu bir arada tutmak için mücadele verdi. Kadın, her dönemde terörün açtığı yaraları saran, aynı zamanda toplumsal iyileşmenin ve barışın kurucusu olan en önemli aktörlerden oldu. ‘Diyarbakır anneleri’ bunun en sembolik örneğidir. Çocuklarını terör örgütünün pençesinden kurtarmak için başlattıkları o sessiz ama kararlı direniş teröre karşı en güçlü toplumsal cevaba dönüştü. Sayın Cumhurbaşkanımızın ifadeleriyle evlatlarını dağa kaptıran annelerin mücadelesi terörün kökünü kurutacak en güçlü çağrıdır. Öyle de oldu. Annelerin bu direnişi hem ülkemizde hem de dünyada teröre karşı en güçlü sembollerden biri haline geldi. Yine kadınların terörle mücadele ve barış süreçlerinde üstlendikleri rollerin dönüştürücü gücü, çözüm iradesini daha da pekiştirdi. Bu yüzden Türkiye’nin terörsüz gelecek vizyonunun kalıcı olması, kadınların sürece etkin katılımıyla, toplumsal dayanışmayla ve adaletin tesisiyle mümkündür. Bugün milletçe gösterdiğimiz terörsüz bir geleceği inşa etme kararlılığımız kadınların toplumsal barışa sundukları katkı ile birleştiğinde kalıcı ve sürdürülebilir bir çözümün önü açılacaktır. Devletimizin terörle mücadele ve güvenlik politikaları yalnızca askeri tedbirlerden ibaret değildir. Bu politikalar insan onurunu merkeze alan, adalet ilkesini gözeten ve toplumsal bütünlüğü önceleyen kapsamlı bir vizyonla şekillenmektedir. Bu vizyonun en önemli unsurlarından biri de toplumun yarısını oluşturan kadınların her alanda temsilini artırmak, toplumsal ve siyasi süreçlere aktif katılımını güçlendirmektir. İşte bu noktada bizler de toplumsal barışın ve huzurun tesis edilmesine katkı sunmayı temel sorumluluklarımızdan biri olarak addediyoruz.”
“GAZZELİ KADINLARA VE AİLELERE YÖNELİK ÇALIŞMALARI ŞİMDİDEN PLANLAMAYA BAŞLADIK”
KADEM’in kuruluşundan bu yana kadınların sosyal, ekonomik ve siyasal hayatta güçlenmesini, hak ve fırsat eşitliğinin hayata geçirilmesini öncelikli hedef olarak benimsediklerini aktaran Bayraktar, bu doğrultuda 12 yıldır önemli çalışmalar yürüttüklerini, büyük projelere, kamuoyunda ses getiren kampanyalara imza attıklarını söyledi.
Bayraktar, terörün, şiddetin, haksızlığın, adaletsizliğin her türüyle mücadele ettiklerini, İstanbul’da ve temsilciliklerinin bulunduğu 56 şehirde eğitim programlarıyla kadınların donanımını artırdıklarını ifade ederek, kadınların istihdam projeleriyle üretime katılmalarını desteklediklerini, hukuki ve psikososyal destek hizmetleriyle zor zamanlarda onların yanında olmaya çalıştıklarını, savaş, göç, terör ve afet gibi kriz dönemlerinde ve sonrasında kadınların bu yükün altında kalmamaları, hayatlarını yeniden inşa edebilmeleri adına çalışmalar yürüttüklerini kaydetti.
“KADEM olarak Gazze’de insanlık ve savaş suçu işleyen İsrail’e karşı her platformda sesimizi yükselttik. İsrail hükümeti ve ordu yetkilileri hakkında Uluslararası Ceza Mahkemesi nezdinde suç duyurusunda bulunduk. Birleşmiş Milletler’de düzenlediğimiz etkinlikle Filistinli kadınları gündeme taşıdık.” diyen Bayraktar, tüm dünyanın gözü önünde Gazze’nin cesur kadınlarını anlattıklarını belirtti.
Sümeyye Erdoğan Bayraktar, “İsrail’e destek veren ürünlerin boykot edildiği kampanyaya yönelik hem içerik ürettik hem de var olan kampanyalara destek olduk. ‘Gazze’ye Kardeş Payı’ kampanyası düzenleyerek Türkiye genelinde büyük bir yardım seferberliği başlattık. Gazze’de özellikle sağlık alanında ciddi bir ihtiyaç var malumunuz. Bu sebeple öncelikle doktorları, ebeleri ve sağlık çalışanlarını destekleyecek çalışmalar yaptık. Gazze’ye desteğimiz ve yardımlarımız devam edecek. İnşallah ateşkes sonrası normalleşme süreci için de özellikle Gazzeli kadınlara ve ailelere yönelik çalışmaları şimdiden planlamaya başladık.” diye konuştu.
Panelde Türkiye’de terörle mücadele ve çözüm süreçlerinde kadınların toplumsal rollerini, geliştirdikleri dayanıklılığı, barışa sundukları katkıları ve gelecekten beklentilerini ele alacaklarını belirten Bayraktar, kadınların hem mağduriyetlerini hem de çözümdeki kurucu rollerini merkeze alarak deneyimlerinin, katkılarının, mücadelelerinin toplumsal ve politik düzlemde daha etkin temsil edilmesi için neler yapılabileceğini tartışacaklarını sözlerine ekledi.
SİÜ Rektörü Prof. Dr. Nihat Şındak ve SİÜ Kadın Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Serpil Pekdoğan Göztok da panelin açılışında konuştu.
Göztok’un moderatörlüğünü üstlendiği panelde, İstanbul Medeniyet Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Özden Zeynep Oktav, Anadolu Ajansı (AA) Akademi Müdürü Dr. Zeynep Bayramoğlu Öztürk ve sosyolog Özlem Furat Özyeşil konuşmacı olarak yer aldı.
Panele, Vali Kemal Kızılkaya, Cumhuriyet Başsavcısı Yasin Coşkun, İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Uğur Özmen, İl Emniyet Müdürü Necmettin Öztürk, AK Parti İl Başkanı Bahri Caner Özturan, akademisyenler, kadınlar ve öğrenciler katıldı.