BEŞİKTAŞFENERBAHÇEGALATASARAYGÜNDEMSPORTRABZONSPOR

Terörsüz bölgenin fotoğrafı

Geride bıraktığımız hafta sonu Erbil‘deydim. “PKK’nın Silah Bırakma Sürecinde Son Durum: Yeni Siyasi Yaklaşım-Yeni Siyasi İklim” ekseninde gerçekleşen çalıştaya katıldım. Toplantının özgün ve özgür ifade ortamını gözeterek, tespit ve izlenimlerimi paylaşmak, daha çok Irak Bölgesel Kürt Yönetimi’ndeki aktörlerin değerlendirmelerindeki ortak paydayı aktarmak isterim.

Şurası bir gerçek ki…
“Terörsüz Türkiye ve terörsüz bölge iradesi Ortadoğu’da yeni bir güvenlik mimarisi oluşturacak!”
Saha çalışmaları da gösteriyor ki… “Terörün bitmesi, güvenlik ve istikrarın pekişmesi, toplumsal barışın tahkim edilmesi, refahın artması, Türkiye’nin bölgesel gücünün yükselmesi” temennilerin özeti. Buna karşın,
Terör örgütü PKK’nın tüm unsurları ile feshedilmesi ve tam manasıyla silah bırakması noktasına kadar gelmesinde ihtiyatlı bir tutum söz konusu.
Sürecin sabote edilmesinden kaygılanan kesimler de mevcut.
Suriye‘deki YPG-SDG yapılanmasının gösterdiği direnç de risk unsuru.
Gelelim, bölgesel Kürt kanaat önderlerinin ısrarla değindiği hususlara…
1990’lı yıllarda korku ve tedirginlik hakimdi. AK Parti iktidarıyla birlikte bölgede hava değişti. Bu değişim AK Parti, Kürtleri eşit vatandaş olarak gördüğünü açıkladıktan ve Kürt sorununun çözümü için inisiyatif aldıktan sonra ete kemiğe büründü.
Şuna inanıyoruz ki Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bu sorunu çözmekte kararlı, ciddi ve samimi. Sn. Devlet Bahçeli‘ye de süreci başlattığı için teşekkür ediyoruz.
Türkiye’deki istikrar, Irak Bölgesel Kürt Yönetimi’nin de yararınadır. 2015’teki sürecin başarısızlığa uğramasının sebebi ise PKK idi. YPG, Suriye iç savaşı sırasında belli bölgelerde kontrolü sağlayınca PKK bunu bir fırsat olarak gördü. Dağdaki savaşı, şehirlere taşıdı!
Bugün gelinen aşamada, Kürtlerin elinde silah olmaması onları güçlendirir. Silah müzakere aracı olamaz. İşte bu nedenle Süleymaniye’deki silah bırakma girişimi tarihi nitelikteydi.
Şu an top, Türkiye’nin sahasında. Sürecin hızlanması ve ilerleyen aşamada “Terörsüz Türkiye” isminin daha kapsayıcı şekilde değişmesi lazım. Sürece dair umut görüyor ama henüz somut adım atılmadığını düşünüyoruz. Bu konuda hızlı davranılmalı. Neden? Çünkü, bölgede halâ savaşın sürmesini isteyen odaklar da var.

***

Kuzey Irak olarak adlandırdığımız coğrafyada, gecikmiş milliyetçiliğin izleri hemen fark ediliyor. Restorandaki yemek menüsündeki organik tavuk için bile “Kürt tavuğu!” ifadesi kullanılıyor. Evet, Irak’ın kuzeyi, petrol parası üzerine yapay cennet oluşturma yolunda ilerlese de kalıcı olabilmesi terörün bitmesinden ve vekâlet savaşı unsurlarının temizlenmesinden geçiyor. Haliyle kat edilecek çok mesafe olduğu da bir gerçek. Bu gerçek ise her kavşakta Türkiye ile kesişiyor.
Irak’ın kuzeyinden, “Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi” çizgisinin Suriye’deki iz düşümü de dikkate değer.
Diyorlar ki…
Kürtlerin sorunu Ankara-Şam hattında çözülecek. Lakin Suriye, bu sürecin barut fıçısıdır. Sürecin ilerlemesi Suriye’deki gelişmelerle de yakından ilgilidir! Zira, “Türkiye, Suriye’deki Kürtlerin haklarını almasını engellemek istiyor” diye bir algı yerleşiyor. Türkiye, Rojova’ya da el uzatabilir!
Suriye’deki Kürt yöneticilere, “Sizin geleceğiniz Şam’dadır. Davet beklemeyin. Şam, sizin de başkentinizdir. Suriye bayrağı sizin de bayrağınızdır” mesajı gönderdik. Suriye yönetiminin halklarına sahip çıkması, Kürtlerin de Şam ile ilişkilerin güven temelinde geliştirmesi gerekiyor. Bunun için Türkiye’nin desteği ve Suriye’de yeni anayasa şart!
Bugünkü yazımı sonlandırmadan önce, “Terörsüz Türkiye-Terörsüz Bölge” gayretinde milli sorumluluk üstlenen SETA Vakfı‘na, Genel Koordinatör Nebi Miş ve Dış Politika Direktörü Murat Yeşiltaş hocalara, Rudaw Araştırma Merkezi ile gerçekleştirdikleri program için teşekkür ediyorum.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu