
Başkan Recep Tayyip Erdoğan (AA)
“EMPERYALİST ZİHNİYET BİR DAMLA PETROL İÇİN ÇATIŞMAYA SÜRÜKLEDİ”
Değerli katılımcılar, enerjinin münhasıran enerji arz güvenliğinin, insanlığın en stratejik meselelerinden birisi haline geldiği bir çağda yaşıyoruz. Artan nüfus ve büyüyen ekonomiye paralel olarak dünyanın enerji ihtiyacı da yıldan yıla artıyor. Dahası, gelişmekte olan ülkeler belli bir kalkınma seviyesine hızla ulaşmak amacıyla, dünya ortalamasının da üzerinde büyüme için gayret gösteriyor.
Enerji arzı, talebi ve arz güvenliği noktasında insanlık olarak bizleri sınamalarla dolu bir gelecek bekliyor. Burada şu hususa da dikkatlerinizi çekmek isterim: Enerji, insanlık tarihinde uzun yıllar iş birliğinin değil, yıkıcı bir rekabetin konusu olmuştur. Özellikle 19. ve 20. yüzyıl, enerji uğruna nice hayatların kaybedildiği, nice ülkelerin sömürüldüğü asırlar olarak zihinlerde derin yaralar açmıştır. Merhum Raif Karadağ’ın Petrol Fırtınası adlı kitabı, bu döneme ışık tutan bir başucu eseridir.
Bir damla petrolü, bir damla kandan daha değerli gören emperyalist zihniyet, insanlığı etkisi özellikle halen hissettiği acılara, yıkımlara ve çatışmalara sürükledi. Zengin yeraltı kaynaklarının üzerinde yaşayan milyonlarca insan derin bir yoksullukla boğuşurken, bu kaynaklardan binlerce kilometre ötedeki ülkeler büyüdü, zenginleşti, vatandaşlarına müreffeh bir hayat sundu. Bunun yol açtığı refah ve kalkınma makası, aradan geçen onca zamana rağmen henüz kapatılamadı.
Farklı kıtaları gösteren uydu fotoğraflarına baktığınızda, Kuzey ile Güney arasındaki uçurumu çok net görebiliyoruz. Bir tarafta haritanın hemen her yerinde ışıldayan noktalar varken, diğer tarafta koyu bir karanlık hâkim; parlak nokta bulmak neredeyse imkânsız. Enerjiye yönelik paradigma değişmediği müddetçe, bu tablonun daha adil ve daha dengeli bir yapıya kavuşması ne yazık ki hayli zor görünüyor.
“81 İLİMİZİN TAMAMINA DOĞAL GAZI ULAŞTIRDIK”
Belirtilmesi gereken bir diğer husus şudur: Enerji talebinin yükselmesi, sadece nüfus artışına ve büyümeye değil, aynı zamanda refah artışına da işaret etmektedir. Refah artışına paralel olarak, enerjinin özellikle elektriğin kullanım alanı yaygınlaşmaktadır. Konforla eşdeğer görülen elektrikli ürünler, artık hayatımızın vazgeçilmez unsuru hâline gelmiştir ve kullanım alanı giderek genişlemektedir.
Mesela geçen sene beyaz eşya satışları, ülkemizde bir önceki yıla göre %7 oranında artışla 10 milyonu geçmiştir. Aynı durum elektrikli otomobiller için de geçerlidir. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de elektrikli ve hibrit araçların sayısı asimetrik bir şekilde yükseliyor. Örneğin, bu yılın Ocak-Eylül döneminde 134 bin civarında elektrikli otomobil satıldı.
“23 YIL ÖNCESİNE ORANLA GAZ ORANI YÜZDE 85 ARTTI”
Elektriksiz bir hayat, sadece şehirlerde değil, en ücra köyde ve kasabada bile artık mümkün değil. Doğal gaz kullanımında da benzer bir tabloyla karşı karşıyayız. Bakınız, 2002’de ülkemizde doğal gaz altyapısının olduğu şehirlerimizin sayısı yalnızca 5’ti. Bugün, 81 ilimizin tamamına doğal gazı ulaştırdık. 23 yıl önce nüfusumuzun %33’ü doğal gaza erişebiliyorken, bugün bu oranı %85 seviyesine çıkardık ve bu sayı giderek artmaktadır.
“NÜFUSUMUZUN 2050 YILINDA 94 MİLYONU BULMASINI BEKLİYORUZ”
Değerli misafirler, kıymetli dostlar, Türkiye olarak ihracatımızı 300 milyar dolara, turizm gelirlerimizi 70 milyar doların üzerine taşımayı hedefliyoruz. Nüfusumuzun ise 2030’da 88 milyonu aşmasını, 2050 yılında 94 milyonu bulmasını bekliyoruz. Bunun enerji talebi ve tüketimi açısından ne manaya geldiğini hepimiz çok iyi biliyoruz.
Şu çarpıcı gerçeğin, inanıyorum ki hepimiz farkındayız: Biz, çevremizdeki ülkeler gibi kendine yeter miktarda petrolü ve doğalgazı olan bir ülke değiliz. Hem gündelik hayatta hem de sanayide kullandığımız fosil yakıtların kahir ekseriyetini yurt dışından temin etmek zorundayız.
2002 yılında 17,4 milyar metreküp olan doğalgaz tüketimimiz, 2024 yılında 53,2 milyar metreküpe çıktı. 2025 yılı için tahminimiz 59,5 milyar metreküp. Sadece bu yılın ilk 8 ayında enerji ithalatı için 26 milyar dolar ödedik. Bu faturayı düşürebilmek için yoğun çaba içindeyiz.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük doğal gaz keşfini, toplam 785 milyar metreküp ile 5 yıl önce Karadeniz’de gerçekleştirdik. Sakarya Gaz Sahasından çıkartılan doğal gazı, 3 yıldan daha kısa bir sürede Filyos Kara İşleme Tesisi’ne taşıyarak milletin hizmetine verdik. Halihazırda 4 milyon hanenin ihtiyacını buradan karşılıyoruz. 2026 yılında bu rakam 8 milyon haneye, 2028 yılında ise 16 milyon haneye çıkacak.
“DİNLENMEDEN KOŞACAĞIZ”
Petrolde ise günlük tüketimimiz 1 milyon varil civarındadır.
Bin varilini kendi kaynaklarımızdan temin ediyoruz. Her ne kadar Karadeniz gazı ve Gabar’daki petrol keşiflerimizle ciddi bir atılım yapsak da, önümüzdeki özellikle görünen tablo halen kat etmemiz gereken mesafe olduğunu gösteriyor. Bu mesafeyi bir an evvel kapatmak için filomuzu genişlettik; sismik arama ve sondaj faaliyetlerine hız verdik. Şu anda dört aktif sondaj ve iki sismik arama gemisiyle bu alanda dünyada beşinci sıradayız. Yeni gemilerimizin de envantere girmesiyle dördüncü sıraya yükseleceğiz. Diğer tüm alanlarda olduğu gibi, enerjide de tam bağımsız Türkiye hedefimize ulaşana kadar durmadan, dinlenmeden koşturacağız.
“ULUSLARARASI PİYASALARDAN DOĞAL GAZ ALMAK, BAKKALDAN GAZOZ ALMAYA BENZEMEZ”
Değerli misafirler, kıymetli dostlar, bir taraftan kendi kaynaklarımızı ortaya çıkarırken, diğer taraftan da artan talebe bağlı olarak enerji arz güvenliğimizi garanti etmeye çalışıyoruz. Sizin de gayet iyi bildiğiniz gibi, uluslararası piyasalardan doğal gaz almak, bakkaldan gazoz almaya benzemez. İhtiyacınızı belirleyeceksiniz, planlamalarınızı yapacaksınız, güvenilir tedarikçiler bulacak ve uzun müzakereler sonrasında ülkeniz için en uygun koşullarda, olabilecek en iyi fiyatlarla anlaşmaya varacaksınız. Tedarik noktasında tek bir ülke kaynağı ve tek bir hatta bağlı olmak ciddi riskler barındırmaktadır.
Rusya-Ukrayna Savaşı’nın ilk aylarında Avrupalı dostlarımız bunun sıkıntısını bizzat çekmişlerdir. Biz, Türk Akımı’nın katkısıyla, hamdolsun bu dönemi en rahat atlatan ülkelerden biriydik. Ne sanayide ne konutlarda doğal gaz konusunda bir sorun yaşanmadı. Bunda elbette, son 23 yılda ülkemize ucuz, kaliteli ve kesintisiz enerji sağlamak için hayata geçirdiğimiz politikaların önemli etkisi bulunuyor.
Hem Türkiye’de enerji üretimiyle stratejik işler yaptık, hem de ülkemizi uluslararası bir enerji üssü ve koridoru haline getirecek projeleri tek tek devreye aldık.