YAVUZ DONAT / ABD… Devlet mi, şirket mi?

NEW YORK
Süleyman Demirel, bir gün bana, “Şimdi yazma… Ama bil… Derununda (aklında, hafızanda anlamında) bulunsun” demişti ve kelimesi kelimesine şunları söylemişti: Amerika’ya sadece büyük bir devlet gözüyle bakma… Büyük bir şirket gözüyle düşün.
Büyük şirketler menfaatlerine göre hareket ederler.
ABD için menfaatleri, dostluklarından daha önemlidir.
***
Amerika ‘uydu’ sever
İhsan Sabri Çağlayangil… Dışişleri Bakanlığı, Cumhuriyet Senatosu Başkanlığı, Cumhurbaşkanı Vekilliği yaptı.
7 Şubat 1974’te, gazeteci İsmail Cem’e verdiği mülakatta kelimesi kelimesine şunları söyledi: Bakınız İsmail Cem Bey, Amerika şuna aldırmaz… Bir memlekette demokratik idare olmuş, şoven idare olmuş, faşist idare olmuş, ona hiç bakmaz.
Amerika, o memleketin kendisine ne ölçüde tabi olduğuna, kendi politikasına ne dereceye kadar satelit (uydu) haline getireceğine bakar.
***
Hepsi… Arşivde
Turgut Özal‘ın ve Anavatan Partisi‘nin güç kaybettiğini… Süleyman Demirel ve DYP’nin iktidara yürüdüğünü gören ABD Başkanı Bush; dünyayı… Türkiye’yi, Demirel ile konuşmuştu… Uzun uzun.
Örneğin… Rusya üzerinde durmuşlardı. Örneğin… “Güçlü Türkiye’den” söz eden Demirel’e, Bush sormuştu:
– Güçlü Türkiye’den neyi kastediyorsunuz? Ekonomiyi mi? Savunmayı mı? Yoksa her ikisini mi?
Demirel… Bush ile olan görüşmesini kâğıda döküp Dışişleri Bakanlığı‘na göndermişti… Gizli… Özel… Şu anda devletin arşivlerinde. Evet… Bir kopyası da bende.
***
Hepsi doğru
İhsan Sabri Çağlayangil, açık açık söylemişti: “12 Mart 1971 Muhtırası’nın arkasında CIA vardır.”
Ve… 12 Eylül 1980… ABD Başkanı Jimmy Carter, gece yarısı uyandırıldı. Ankara’dan gelen mesaj aktarıldı:
“Türkiye’de asker, yönetime el koydu… Bizim çocuklar başardı…”
***
Tarihi tutanak
Amerika başkanları… Gün olur, TBMM’de konuşur… Gün gelir, Türkiye Cumhurbaşkanı’nı çiftliğinde ağırlar… Zaman gelir, Türkiye Cumhurbaşkanı ile kucaklaşır, “Arkadaşım, dostum” der.
Amerika başkanları… Rüzgârgülü gibidir. Bakarsınız… “Değişiverir.”
Dün, kol kola girdiği, Amerika’daki çiftliğinde sabah yürüyüşü yaptığı, evinde ağırladığı… İsim vererek yazalım… Turgut Özal’ı… Deyim yerindeyse… “Salıverir.”
ABD Başkanı George H.W. Bush, Türkiye’ye gelmişti… Temmuz 1991. Turgut Özal, Cumhurbaşkanı idi… Mesut Yılmaz da Başbakan.
İktidardaki Anavatan Partisi giderek güç kaybediyordu. Aynı yıl seçim vardı. Ve Süleyman Demirel/Doğru Yol Partisi tırmanıştaydı… Seçimden birinci parti olarak çıkacağı anlaşılıyordu.
Başkan Bush, Ankara’da Cumhurbaşkanı Özal ile görüştükten sonra İstanbul’a gitti. Ve… O tarihte TBMM’de üçüncü parti olan DYP’nin Genel Başkanı Süleyman Demirel ile buluştu.
Bush… Konuşmasının bir yerinde… Demirel’e şunları söyledi:
– Bugün Sayın Özal ile bizim münasebetlerimiz devleti yönetmesindedir… Şahıslar bugün vardır, yarın yoktur.
***
İki başkan
Türkiye Büyük Millet Meclisi… Kürsüde, ABD Başkanı William Jefferson Clinton… 15 Kasım 1999:
“Amerika’nın, Avrupa’nın veya herhangi birinin sizin geleceğinize yön vermeye hakkı yoktur.”
Milletvekilleri alkışlıyor.
Aralık 2019… ABD Başkanı Joe Biden, bir televizyon programında dedi ki:
– Muhalif liderleri desteklediğimizi açıkça göstermemiz lazım… Muhalefet desteklenirse, Erdoğan, darbeyle değil seçimle yenilebilir.
Acı gerçek şu ki… Başkan Biden’ın bu sözlerini alkışlayan çok oldu. Daha da ötesi… Alkış tutanların içinde milletvekili de çoktu.
***
Darbe… CIA… Ve MOSSAD
Alçak darbe girişimi… 15 Temmuz 2016.
Gazi Meclis’te hemen bir komisyon kuruldu: “15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu.”
Reşat Petek… Komisyon Başkanı… Burdur Milletvekili. Komisyon üyeleri sıkı çalıştı… 4 ay 15 günde rapor hazırladı. Daha sonra… Reşat Petek, kitap yazdı: İhanet ve Direniş. 295 sayfa.
İmzalayıp bana da yolladı… Sayfa 295: “FETÖ, ABD’nin CIA, İsrail’in MOSSAD ve diğer ülkelerin istihbarat ajanlarının istekleriyle walk in diye tabir edilen sistemle gönüllü ajanlık görevini ifa etmiştir.”
***
Emret Başkanım!
Muhtıra… 12 Mart 1971… Başbakan Demirel, istifa etti. Yeni hükümet kuruldu… Başbakan Nihat Erim.
Erim’e telgraf yağmuru… Tebrik… 10 binin üzerinde… Gazeteci, profesör, sivil toplum lideri, iş insanı, sanatçı… Hepsi devlet arşivlerinde.
Nihat Erim’in ilk işi Amerika’ya gitmek oldu. ABD Başkanı Richard Nixon‘ın gönderdiği özel uçakla.
***
Bilmece
Meclis… Darbeleri Araştırma Komisyonu Raporu… Kasım 2012. Rapor 2 cilt… Toplam 1420 sayfa. Birinci cilt… Sayfa 653… Başlık: “ABD’nin darbedeki rolü.”
İlk cümle… Kelimesi kelimesine: “ABD’nin 12 Eylül 1980’de gerçekleşen darbenin neresinde olduğu bilmecesi, ilk günden itibaren, darbenin tartışıldığı her platformda tekrarlanan soru listesinin en üst sıralarında yer almaktadır.”
***
Hediye
Birleşmiş Milletler Genel Kurul salonu… Ve BM Güvenlik Konseyi toplantı salonunu gezerken… Sordum: “Burada kütüphane var mı?”
Aldığım yanıt:
– Niçin sordunuz? Ne yapacaksınız?
– Yanımda bazı kitaplar getirdim… Hediye edeceğim.
Kitap çoktu… Örneğin:
Türkiye’de Askeri Darbeler ve Amerika… 27 Mayıs 1960… 12 Mart 1971… 12 Eylül 1980… Prof. Dr. Çetin Yetkin.
Türkiye’de Darbeler ve Darbelerde ABD’nin Rolü… Çetin Orhan.
Bir poşet dolusu kitap.
***
Referans
Fetullah Gülen, ABD’ye gitti… 1999… Gidiş o gidiş. Kendisine referans olan kişiler: Graham Fuller… CIA ajanı… CIA Türkiye istasyon şefi.
Morton Abramowitz… 1989-1991, ABD’nin Türkiye Büyükelçisi… Gülen’i, Papa İkinci John Paul ile buluşturan isim.
George Fidas… CIA ajanı… Balkanlar ve Yunanistan uzmanı.
Alexander Karloutsos… ABDRum Kilisesi Başpiskopos Yardımcısı.
Loye Ashton… Tougallo College Dini Araştırmalar Merkezi Başkanı.
John Espesito… CIA ajanı… İslam uzmanı.
Thomas Michael… Misyonerlik faaliyetlerinin ünlü ismi… Katolik kilisesi İslam uzmanı.
Yeter mi? Devam edelim mi?
***
Nokta
Amerika’dan son yazı… Gezdim… Fotoğraflar çektim.
Kadın… İki elinde iki pankart. Soykırımı protesto ediyor… Özgür Filistin istiyor. Ama… Aynı Amerika’nın… A takımı… CIA’sı… Derin devleti…
Büyük sermayesi… Üç maymunu oynuyorlar. İsrail’in değirmenine su taşıyorlar… Paraysa para… Silahsa silah.
Amerika… Bir bilmece. Bir yandan “demokrasi” diyor… Diğer yandan… Darbeleri destekliyor, soykırımı seyrediyor.