
(Foto: AA)
BAŞKAN ERDOĞAN’IN AÇIKLAMALARINDA ÖNE ÇIKANLAR
Şahsım ve milletim adına en kalbi duygularımla selamlıyorum. Birleşmiş Milletler 80. Genel Kurulu’nun tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. İnsanlığın ortak vicdanını temsil eden bu kürsüden sizlere bir kez daha hitap etmekten büyük bir bahtiyarlık duyuyorum.
“FİLİSTİN HALKINA TERCÜMAN OLMAK İÇİN BURADAYIZ”
Genel Kurul Başkanlığını tamamlayan Sayın Yangı tebrik ediyor. Bu görevi devralan Sayın Berboka başarılar diliyor. Konuşmamın hemen başında Filistin‘in giderek artan sayıda ülke tarafından tanındığı bir dönemde Filistin Devlet Başkanı Sayın Mahmut Abbas’ın bugün bizzat aramızda olamayışından duyduğum üzüntüyü ifade etmek istiyorum. Biz bugün bu kürsüde kendi vatandaşlarımızla birlikte sesi kısılmak istenen Filistin halkına tercüman olmak için de bulunuyoruz. Filistin Devleti’ni tanıyacağını açıklayan tüm ülkelere teşekkür ediyor. Henüz bu kararı almayan devletleri ise bir an önce harekete geçmeye çağırıyor. Sayın Başkan, değerli üyeler, Birleşmiş Milletler şartı bundan 80 yıl önce San Francisco’da imzalandı ve 24 Ekim 1945’te yürürlüğe girdi. Birleşmiş Milletler kuruluş şartının ilk maddesinin ilk kelimelerini burada tekrar hatırlatmak isterim.
Filistin devletini tanıyacağını açıklayan tüm ülkelere teşekkür ediyor, henüz bu kararı almayan devletleri ise bir an önce harekete geçmeye çağırıyorum. Buna hangi vicdan dayanır?
Bakınız, soykırım, tıpkı Holokost gibi, insanların toplu halde imhası için kullanılan utanç verici, insanlık dışı, barbarca bir kavramdır. Oysa bugün Gazze’de sadece insanlar öldürülmüyor. Gazze’de hayvanlar hedef alınarak öldürülüyor.
Gazze’de tarım alanları, bahçeler, ağaçlar, otlar; Gazze’de asırlık zeytin ağaçları yok ediliyor. Gazze’de sular yok ediliyor, kirletiliyor. Gazze’de binalar, evler, kütüphaneler, hastaneler, okullar, camiler, kiliseler, tarihi yapılar bilinçli bir şekilde yıkılıyor. Gazze’nin toprağı, insan için de, hayvan için de, bitki için de, artık işe yaramaz hale getiriliyor.
Şimdi size soruyorum, elimdeki şu fotoğrafın güvenlik arayışıyla ne ilgisi var? Bunun adı “canlıya düşmanlık, hayata düşmanlık” değil midir? Bu kürsüden açık açık ifade ediyorum:
Gazze’de bir savaş yoktur. Gazze’de iki taraftan söz edilemez. Gazze’de, bir yanda elinde en modern, en öldürücü silahlar olan düzenli ordu, diğer tarafta ise masum siviller, masum çocuklar vardır. Bu, terörle mücadele değildir. Bu, 7 Ekim olayı öne sürülerek yürütülen bir işgal, tehcir, sürgün, soykırım, daha doğrusu bir toplu-kıyım politikasıdır
(Foto: ahaber.com.tr)
“UTANÇ MANZARASI GAZZE’DE 23 AYDIR HER GÜN TEKRAR EDİYOR”
Şimdi size Gazze’deki günlük hayatı anlatan bir fotoğraf göstereceğim. Birinci fotoğraf gördüğünüz gibi elleri leğenli kadınlar. Lütfen hepimiz elimizi vicdanımıza koyup, cevap verelim; 2025 yılında böyle bir gaddarlığın mâkul bir sebebi olabilir mi? Fakat insanlık adına bu utanç manzarası Gazze’de 23 aydır her gün tekrar ediyor.
365 kilometre kare içinde yaşayan 2,5 milyon Gazze’li her gün yerinden ediliyor, her gün bir başka bölgeye göçe zorlanıyor. Sağlık altyapısı tamamen çökmüş durumda. Doktorlar öldürüldü ya da gözaltına alındı. Ambulanslar vuruldu. Hastaneler bombalandı, yıkıldı, tedavi mümkün değil. Operasyon mümkün değil. İlaç bulmak mümkün değil.
“İSRAİL YÖNETİMİ KONTROLÜ TAMAMEN KAYBETMİŞTİR”
Bugün, Gazze, HAMAS bahanesiyle yok edilirken, eş zamanlı olarak, HAMAS’ın yönetimde olmadığı Batı Şeria da adım adım işgal edilmekte, infazlarla masum siviller katledilmektedir. Üstelik İsrail; Gazze ve Batı Şeria ile sınırlı kalmamakta, Suriye’ye, İran’a, Yemen’e, Lübnan’a saldırılar düzenleyerek bölge barışını da tehdit etmektedir.
En son, arabulucu Katar’da, ateşkes müzakereleri için toplantı yapan heyete İsrail saldırısı gerçekleşmiştir.
Katar’a yönelik saldırı göstermiştir ki, İsrail yönetimi tamamen kontrolü kaybetmiştir.
Netanyahu’nun barış yapmaya da, rehineleri kurtarmaya da niyetinin olmadığı, bir kez daha anlaşılmıştır.
Sadece komşuları değil, Ortadoğu’daki tüm ülkeler İsrail hükümetinin pervasız tehditlerine muhatap oluyor.
“BÖLGEMİZ YENİ BİR KRİZİ DAHA KALDIRAMAZ”
Komşumuz İran’la ilgili nükleer dosyanın bir an evvel diplomasi yoluyla çözülmesini temenni ediyoruz. Bölgemiz yeni bir krizi daha kaldıramaz. Komşumuz Irak’ın istikrar, güvenlik ve refahı bölgemizin selameti bakımından fevkalade önemlidir. Kalkınma Yolu Projesi gibi stratejik hamlelere bu bakımdan büyük önem atfediyoruz. Kuzeyde her ikisi komşumuz olan Rusya ve Ukrayna arasında İstanbul sürecine büyük iştiyakle ev sahipliği yapıyoruz. Çok sayıda esirin ve naaşın mübadelesine aracılık ettik. Barış müzakerelerinin modalitelerini belirlemeye çalıştık. Savaşın kazananı adil bir barışı kaybedeni olmaz şiarıyla ateşkes için çaba göstermeye devam edeceğiz.
“DÜNYA BEŞTEN BÜYÜKTÜR”
Hepimizin ortak sorumluluğunun, 80’inci yılda Birleşmiş Milletleri kuruluş ruhuna döndürecek adımları atmak olduğuna samimiyetle inanıyorum.
Biz, güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu bir düzen kuruluna kadar “Dünya beşten büyüktür!” demeye devam edeceğiz.
Görevimiz sistemi terk etmek değil; onarmak, yeniden işler hale getirmektir. Hiç şüphesiz daha adil bir dünya mümkündür.