YAVUZ DONAT / Ali Baba

NEW YORK
Manhattan… Şehrin merkezi… Cadde üzerinde bir Türk lokantası… Kalabalık… Çoğu yabancı.
Sahibi Ali Rıza Doğan… Sivas’ın İmranlı ilçesinden… Alevi dedesi.
1986‘dan bu yana Amerika‘da… Eşi, 3 oğlu ve kızı ile birlikte.
Lokantada fırın da var… Lahmacun… Pide… Kebap… Gaziantep mutfağı… Şanlıurfa mutfağı…
Kebap ustası Yakup Kaya… Mardin’in Savur ilçesinden… Kürt.
– Ali Baba… Terörsüz Türkiye… Ne diyorsun? Lokantaya gelen Türk müşteriler neler söylüyorlar?
Ali Rıza Doğan, “Memleket bizim… Geldiğimiz yeri unutmadık” diye söze başlıyor:
– Ülkemde huzur olsun… Barış olsun… Kardeşlik olsun… Analar ağlamasın… Ülkem yükselsin, kalkınsın.
***
NEW YORK’TA BİR ÜLKÜCÜ
Lokantanın müşterilerinin yüzde 80’i yabancı… Ali Baba dedi ki:
“Yabancıların da yüzde 80’i Amerikalı.”
Biz lokantada iken… Masamıza bir Türk geldi… Necati Özer… Aksaraylı.
Takıldım… “Aksaray nire, New York nire?”
Gülmeye başladı:
– Ülkücüyüm… Babamdan kaçtım… Öğrenci olarak buraya geldim… 30 yıldır Amerika’dayım.
Büyük bir güvenlik şirketinde (Allied Universal) yönetici.
Terörsüz Türkiye konusuna o da girdi:
– Kim istemez ki? Unutmayalım, bu bir devlet projesi.
***
HİKMET ÇETİN’E SELAM
Yemek bahane, sohbet şahane… Masamıza bir Türk daha yaklaştı… Erhan Yıldırım.
1998‘de Amerika’ya gelmiş. New York Polis Teşkilatı’nda çalışmış… Sonra… İslami cenaze işleri şirketi kurmuş.
“5 binden fazla cenazeyi ya burada toprağa verdim ya da Türkiye’ye gönderdim” dedi.
Veda zamanı… Ali Baba, Necati Özer, Erhan Yıldırım… Türkiye’ye selam gönderdiler… “Terörsüz Türkiye… Gecikmesin” dediler.
Bu sırada… Ali Baba’dan bir rica:
– Hikmet Çetin nasıl? İyi mi? Saygılarımı, selamlarımı iletirseniz sevinirim.
Telefon… Hikmet Çetin‘i aradım… Sıcağı sıcağına:
– Ali Baba’nın selamı, saygısı var…
– Benim de selamımı, gözlerinden öptüğümü söyle… Kebap nasıl, yedin mi? Beğendin mi?
– Sadece mercimek çorbası içtim… Diğerleri yasak.
***
CENTRAL PARK VE TÜRK RÜZGÂRI
Amerika’nın en çok gezilen şehir parkı… Yılda, 25 milyonun üzerinde ziyaretçi.
New York… Şehrin ortası… Park inanılmaz büyüklükte: 3 bin 382 dönüm.
Gezenler… Piknik yapanlar… Hediyelik eşya satıcıları… Yiyecek, içecek… Aklınıza ne gelirse var.
Parkta yürürken… Az ileriden bir yüksek ses geldi… Karadeniz şivesi:
– Yavuz emice… Yorulma daa… Gel seni faytonla gezdireyim.
– Uşağum, sen kimsin?
– İdris ben… Rize-Kaptanpaşa’dan… Sen oraya gidip yazmıştın daa.
45 yaşında… 25 yıldır Amerika’da… 2 çocuğu burada doğmuş.
Faytona binmedik… Sohbet ettik… Annesine, babasına, hısım akrabaya, Rize’ye selam yolladı… Bir selam da TBMM’ye:
– Milletvekili abiler… Barış iyidir… Ha bu işi uzatmayın, başarın daa.
***
BATMANLI ABDÜLKADİR
Faytonculuk önemli bir sektör… Uçsuz bucaksız park… Bin faytona dolaş, fotoğraf çek… Müşteri çok.
Başka bir ses… “Yavuz Abi, yorulma, buyur faytonuma.”
Batmanlı Abdülkadir Ertuğrul… 30 yaşında.
– Abi… Bir diyeceğim var… Gazeteye yazar mısın?
– Söyle Abdülkadir.
– Biz daha küçüktük… Annelerimiz çocuklarına derdi ki… Sakın Kürt olduğunuzu söylemeyin… Abi, dedelerimiz Kurtuluş Savaşı’nda omuz omuza düşmanla savaştı… Biz kardeşiz… Toprak da, al bayrak da hepimizin.
Ve… Birkaç damla gözyaşı.
“Yazacağım” dedim… Sarıldım, Batmanlıyı yanaklarından öptüm.
***
FATSALI KERİM
Türk faytoncu çok… Bizi davet eden edene… Mehmet Ali Dim, “Abi sana yazı konusu çıktı… Parktaki görüşmeler kamuoyu yoklaması gibi” dedi… Doğru.
Ve… Bir davet daha aldık:
– Yavuz Abi… Gel, Fatsalıyı kırma… Faytonla dolaş.
20 dakika faytonla gezi… 72 dolar 22 sent. 10 dakika… 28 dolar 99 sent. Faytoncu için ekmek parası… Ama bizden para isteyen yok.
Teşekkürler Fatsalı Kerim Acar… 10 yıldır burada faytonculuk yapıyor.
***
BODRUM-NEW YORK HATTI
Emrah Doğru… Bursa-Nilüfer’den… Bulgar göçmeni… New York’ta faytoncu.
Sıkı Bursasporlu… Tuttuğu ikinci takım ise Bodrumspor. Bodrum-Turgutreis’te yazlık evi var.
– Abi, Amerika pahalı… Fakat… Allah sizi inandırsın, Bodrum daha pahalı.
Emrah… Amerika’daki Türklerin çoğu gibi… Türk televizyonlarını izliyor… Türkiye’de olup bitenlerin farkında: Dedem, 1950’de Bulgaristan’dan Türkiye’ye göç etmiş… 5 kuruşsuz… Türkiye, dedemi kucaklamış, bağrına basmış.
Abi, biz kardeşiz… Türk, Kürt, Çerkez, Laz… Sünni, Alevi… Devletimize karşı gelemeyiz.
Yabancılar bizi kışkırtıyor… Birbirimize düşürüyor… Bu oyuna gelmeyelim… Terörsüz Türkiye, özlemimiz.
***
SAĞLIK İÇİN TÜRKİYE
Ayşe Polat ile tanıştık… New York’ta yaşıyor… Kızı var… Liya… 10 yaşında bir çiçek.
Liya gözünü kaşımış… Tırnak… Göz çizilmiş. İstanbul… Ataşehir… Dünya Göz Hastanesi… Uzman doktor… Bütün masraf 4 bin 500 lira.
Ayşe Hanım dedi ki:
– New York’ta hastaneye götürseydim en az 2 bin dolar vermek zorundaydım.
Yanımızda başkaları da vardı… Amerika’daki Türkler. Biri dedi ki:
– Burada diş çektiriyorsun… 200 ile 400 dolar arasında.
Diğeri:
– İstanbul’da implant yaptırdım, 1140 dolar verdim… Amerika’da yaptırsaydım 5-6 bin dolar.
Öteki:
– Amerika’da… Sağlık sigortan yoksa… Allah yardımcın olsun… Ne ambulans seni hastaneye götürür ne de hastanenin kapısından içeri girebilirsin.
Türkiye’de… Sağlık hizmetlerinde… Çok şükür… Devlet baba var.
***
GAZZE’YE SELAM
New York… 9 milyona yakın nüfus… Gökdelenler… 24 saat canlı bir şehir.
Dilenci çok… Hem de anacaddelerde… Gökdelenlerin önlerinde
.
Ve… Şehrin değişik yerlerinde… Filistin bayrakları. İsrail’i protesto edenler.
Sokaktaki Amerikalı için Filistin sorunu yok… Onlar Gazze katliamına tepkili.
Fakat… İsrail lobisi, Amerikan siyasetine hâkim.
İlginçtir… Central Park’ta bile… İsrail’i protesto eden edene.