MEVLÜT TEZEL / Deprem uzmanı inşaat reklamı yapmalı mı?

Deprem denince ilk akla gelen uzmanlardan biri olan Profesör Naci Görür‘ün İstanbul‘da bir inşaat firmasının devam eden projesinin reklamında rol aldığı iddia ediliyor.
Görür bu firmanın İstanbul’daki inşaatını ziyaret ediyor, üzerinde firmanın ismi logosu olan koruyucu kıyafetler, kask vs. takıyor ve ona ‘Depreme dayanıklı bina yapılabilir mi?’ diye soruluyor.
O da dayanıklı malzemelerle yapılan binanın depreme karşı koruduğunu vs. anlatıyor.
Firma da Naci Görür’ün açıklamalarının yer aldığı bir video hazırlayıp inşaat projelerinin depreme dayanıklılık açısından sağladığı güvenceyi anlatıyor.
Görür daha önce kendisinden izin alınmadan fotoğrafının ve isminin kullanıldığı bir firmadan şikayetçi olmuştu.
Acaba bu firma da Görür’den izin almadan bu konuşmayı reklama mı dönüştürdü?
Ancak Görür, firmanın kıyafetlerini giyip kamera karşısına çıkmış. Konuştuğu yer firmanın inşaatı devam eden bir alan!
MÜTEAHHİT JAPON!
İstanbul’da sürekli çok büyük bir depremin olacağını söyleyen bir de Japon deprem uzmanımız var; Yoshinori Moriwaki.
Moriwaki’nin de kendi soyadını taşıyan bir inşaat şirketi olduğu ortaya çıktı, iyi mi?
Moriwaki aslında deprem uzmanı değil, inşaat mühendisi.
1999 Gölcük depremi sonrası Türkiye‘ye yerleşen Moriwaki’nin şirketinin, prestijli marka imajı sunduğu reklam afişlerinde şu ifadeler yer alıyor:
“İnşaat, depreme dayanıklı ve kaliteli yapılar sunarak projelerinize prestij kazandırır, modern tasarım esnekliğiyle farklı ihtiyaçlara uyum sağlar.”
Hatırlarsınız İstanbul’da büyük yıkıma neden olacak bir depremin olmayacağını savunan Şener Üşümezsoy, “Deprem uzmanı dediğiniz bazı adamlar insanlarda deprem korkusunu artırıp rant peşinde koşuyorlar” demişti.
Acaba Üşümezsoy, Görür ve Moriwaki’dan mı bahsediyordu?
Tartışmaya açık bir konuyla karşı karşıyayız. Bazı ünlüler, uzmanı oldukları alanlarla ilgili reklamlarda oynuyorlar.
Örneğin ünlü gurme Vedat Milör gıda reklamlarında oynuyor.
Bu mantıkla hareket edersek deprem uzmanları da inşaat reklamlarında oynayabilir diyebilirsiniz.
Öte yandan İstanbul’da iki ay içinde 7 şiddetinde deprem olacağını iddia eden Moriwaki’nin asıl işi inşaatçılık!
Korku yarat, kendi adının olduğu şirketten ev sat! Bu etik mi?
Bu olayla ilgili sosyal medyada paylaşılan bir örnek her şeyi net özetliyor:
Kemal Sunal bir inşaat firmasından reklam teklifi almış. Gül Sunal olayı şöyle anlatıyor:
“Kemal’e Antalya‘dan bir inşaat firmasın reklam yüzü olmasını ve karşılığında yapacakları evlerden bir tanesini hediye etmeyi teklif etti. Kemal bunu hemen reddetti.
‘Neden kabul etmedin, ne güzel Antalya’da evimiz olurdu’ dedim. Kemal ise döndü ve dedi ki, ‘Gül yarın bir gün bu evler yıkılırsa ve insanlar ben reklamında oynadığım için bana güvenip o evleri almış olursa ben vicdanıma nasıl hesap veririm?”
Elbette ünlüler reklamlarda oynayabilir ama kamuya mal olmuş kişiler daha dikkatli olmalı.
TELEFONDA PİLİN ÖMRÜ YAZACAK
20 Haziran 2025 tarihinden itibaren Avrupa Birliği sınırlarında satılan tüm akıllı telefon ve tabletlerde, yeni etiket zorunluluğu getirilecek. Beyaz eşyalar ve televizyonlarda kullanılan A’dan G’ye kadar olan enerji verimliliği skalası mobil cihazlara da taşınacak.
Yeni etiketlerde pilin ömrü, kaç şarj döngüsüne dayanabildiği, dayanıklılık ve tamir edilebilirlik gibi kriterler de yer alacak.
Yeni yasaya göre telefonların en azından su sıçramalarına karşı dayanıklı olması, ekranların çizilmelere ve düşmelere karşı daha dirençli hale getirilmesi, pillerin 800 şarj döngüsünden sonra hâlâ yüzde 80 kapasitesini koruyabilmesi gerekecek. Ayrıca firmalar “kritik yedek parçaları” en geç 10 iş günü içinde temin etme garantisi verecek. İşte AB vatandaşı olmanın faydaları.
Özellikle cep telefonu şirketlerinin planlı eskitme stratejisini boşa çıkartacak kurallar bunlar. Ne kadar dikkat etseniz de dört yılda bir yeni telefon almak zorunda kalıyorsunuz.
Türkiye en çok teknoloji ürünlerinin satıldığı ülkelerden biri. Teknoloji aletlerinde tüketiciyi koruyacak AB yasalarına ihtiyaç var.
PARK YERİ İÇİN ÖLMEK!
İstanbul Büyükçekmece’de, park yeri nedeniyle iki grup arasında çıkan kavgada, Atakan Gülsever adlı vatandaş silahla vurularak hayatını kaybetti.
Otopark yeri kavgası yüzünden ölen bu kaçıncı insan?
Otopark ücretleri artıkça caddelerde, sokaklarda otomobil park yeri kapmak için çıkan kavgalarla ilgili haberleri daha çok görüyoruz.
Ünlü Fransız yazar Albert Camus ne güzel söylemiş: “Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın.”
İstanbul’a bakınca da devasa otopark sorunu yüzünden insanların öldüğü bir kent çıkıyor karşımıza.
Küçük sorunlar bile halledilmediği için insanlar hayatlarını kaybediyor.
HAKEM HATALARI BİTMİYOR
Gaziantep-Fenerbahçe maçında Talisca’nın gol iptali doğruydu. Fenerbahçe lehine verilen penaltı tartışmalı gözükse de hakem uzmanlarının dediği gibi doğru karardı.
Öte yandan Dzeko’nun ayağına basılan pozisyon penaltı olmalıydı.
Yine Dzeko’nun rakip savunmacı tarafından iki elle bariz bir şekilde itilmesi de penaltıydı.
Hadi orta hakem kaçırdı bu pozisyonları diyelim, VAR niye devreye girmedi?
Böyle yazınca “Hep hakemler bahane ediliyor” deniyor.
Futbolda puan kayıpları normal, asıl normal olmayan hakem hatalarının çok fazla olması.
Örneğin Fenerbahçe’nin geçtiğimiz hafta birçoklarına göre şampiyonluğu kaybettiği maçta Kayserispor’a beraberliği getiren golün öncesinde faul yapılmıştı.
Ama o net faul tartışılmadı bile. Gaziantep maçında VAR penaltı vermeseydi hakem hataları yüzünden Fenerbahçe lige havlu atacaktı!
Ve bu da normal karşılanacaktı, Fenerbahçe kötü oynuyor denilecekti!
Altyazı
“İnsan, kendi kimliğiyle konuştuğunda en az kendisidir. Ona bir maske verin, size gerçeği söyleyecektir.” (V For Vendetta)