MELİH ALTINOK / İşte bunların hepsi pandemi

Korona günlerinde milyarlarca insanın nasıl zapturapt altına alınabileceğini, kitleler üzerinden rıza üretmekte ne kadar mahir olduklarını gördük.
İnsanlığın binlerce ortak birikimi olan temel hakların, özgürlüklerin bir anda akademinin, siyasetin, medyanın ve halkın çoğunluğunun ittifakıyla askıya alınabildiğine şahit olduğumuz bu küresel tatbikatta ortak aklımız, soğukkanlılığımız, mantığımız test edildi.
Dâhil olmayanın “çağdaş dünya”dan aforoz edildiği bu uzun OHAL’in yol açtığı ekonomik ve politik sıkışma illaki bir yerden patlayacaktı. Zira tarih boyunca böylesi görülmemişti. Gazımızı Rusya-Ukrayna sınırında çıkardılar.
“Tarihin sonunun geldiğini” tartışacak kadar gevşeyen dünyanın “Bu çağda nükleer savaş çıkmaz artık” kabulünü kırdılar.
Tutanın elinde, vuranın yanına kâr kaldığı bir döneme, savaş pandemisine girmiştik.
İlk harekete geçen, dünyanın dikkati Ukrayna cephesindeyken İsrail oldu.
Netanyahu BM kürsüsünde kartonlarla yeni barış planını ilan ettikten birkaç hafta sonra “7 Ekim saldırısına karşı refleks” diyerek Gazze‘ye girdi. O bir günün intikamını almak için de 2 yıldır Lübnan’da, Yemen’de, İran’da, Suriye’de ve Katar’da aralıksız operasyonlar yürütüyor. Netanyahu’daki de ne refleksmiş ama! Planlasa eşzamanlı olarak 6 ülkeyi vurduğu bu dev operasyonu ancak yürütebilirdi.
Devam eden pandeminin son ayağı Gazze soykırımında da hedef, insanlığı çaresizliğinden vurmak.
Sisifos işine baksın. 1 milyonu aşkın insan, Gazze’de 2 koca yıldır yanmış yıkılmış daracık bir sahil şeridinde, yakınlarının ölüleri arasında aç, susuz, ilaçsız ve umutsuz bir kuzeye, bir güneye göçüyor.
Uluslararası toplumun, 5 yaşında çocukların kafadan hedef alındığı bu trajediyi seyretmekten başka elinden bir şey gelmemesinin kolektif hafızamızda açtığı yara şüphesiz derin olacak. Ama yarattığı küresel travmanın altında İsrail kalacak. Pandemilerin de sonu gelecek.
Çünkü insanlık, kendine taş tabletlerde tarih arayan bu virüsten eski.
***
BİZİM WOKE’ÇULAR
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 25 Eylül’de Beyaz Saray’da ABD Başkanı Donald Trump ile bir araya gelecek. Görüşme her iki liderin de sosyal medya hesaplarından duyuruldu. ABD Başkanı Donald Trump, 25 Eylül’de Erdoğan’ı Beyaz Saray’da ağırlayacağını açıkladı.
Erdoğan ve Trump’ın devam eden bir diyaloğu zaten mevcut. Ancak bu, gelecek hafta Filistin konusunun görüşüleceği konferansa ve BM Genel Kurulu oturumuna katılmak üzere ABD’de olacak Erdoğan’a ikinci döneminde Trump’tan ilk davet niteliğinde.
İsrail o güne dek bakalım ne provokasyonlara soyunacak.
Trump’ın, Türkiye’deki muhalefetin Erdoğan karşısında birleştirilmesi planını açıklayan Biden yönetimini sandıkta devirmesinin şokunu hâlâ atlatamayan muhalefetin bir anda azılı woke’çu, MAGA karşıtı kesilmesi de ibretlik.
***
TAKVİYE LAZIMSA…
Profesör Doktor Ahmet Rasim Küçükusta’nın gıda tavsiyeleri kodeksi: Gıda takviyeleri insanları sağlıklı beslenmeden uzaklaştıran sinsi tuzaklardır.
Gıda takviyeciliği, beş kuruşluk otu beş yüz kuruşa satma sanatıdır.
Gıda takviyesi kullananların çoğu bunları gereksiz yere içmektedir.
Tablet, kapsül, şurup şekline gelmiş bir ürünün gıda sayılması mümkün değildir.
Gıda takviyeleri mutlaka eczanede reçeteyle satılmalıdır.
Gıda takviyelerinin reklamı yasaklanmalıdır.
Gıda takviyelerine Gıda değil Sağlık Bakanlığı ruhsat vermelidir.
Gıda takviyeleri sağlık ve hastalıklarla ilişkilendirilmemelidir.
Ben yetkili biri olsam bunları külliyen yasaklarım. Gıda takviyeleri insanları sağlıklı beslenmeden uzaklaştırır, hastalıklara davetiye çıkarır.
***
BOYKOT AZİZ YILDIRIM’A YAZACAK
Bugün Fenerbahçe’de başkanlık seçimleri var.
Gördüğüm kadarıyla, Sadettin Saran için kafalardaki soru işaretleri yoğun. Ali Koç’a karşı ise sitem ve kızgınlık hâkim.
Saral ekibi, belirsizliği katılımı artırarak lehine çevirmek için çalışıyor.
Tarafsızlığını ilan eden Aziz Yıldırım da “Boş oy atarız, sandığa gitmeyiz” eğiliminin yüksek olmasını umuyor olmalı.