YAZARLAR

KEREM ALKİN / ABD: ‘İç Savaş’ mı; ‘Dünya Savaşı’ mı

Son ABD başkanlık yarışının ilk aşamalarında önde gelen uluslararası dijital televizyon platformlarından birisinde iki film vizyona girdi. İlk film 2023 aralık ayında yayınlanan ‘Dünyayı Ardında Bırak’tı (Leave the World Behind). Eski başkan Obama ve eşinin de yapımcı olduğu film, ABD’nin maruz kalacağı bir siber saldırı sonrasında tamamıyla felç olmasının yanı sıra, kölelik, ırk ayrımcılığı ve toplumsal ayrışma, düşmanlıklar üzerine bir hayli ‘subliminal’ mesaj içeriyordu. Film başkan adayı olacağı netleşmiş olan Trump ve onu destekleyen seçmenlerin ‘yeni sağ’ siyasi eğilimlerinin ne kadar ‘tehlikeli’ olacağını ima etmekteydi. 2024’ün yaz başı yayınlanan film ise ‘İç Savaş’tı (Civil War). ABD’nin muhafazakarlar ile demokratlar arasında iç savaşa sürüklenmesi senaryosu da ABD başkanlık seçim sürecinde ortalığı karıştırdı.
6 Ocak 2021’de Trump taraftarı ‘yeni sağ’ seçmenin (MAGA taraftarları) Kongre baskını ve sonrasında yaşananlar, tartışmalar bu tür film ve senaryolarla birlikte, Trump aleyhtarları tarafından ‘neden seçilmemesi gerekiyor’ formatıyla sunuldu. Bu süreç, son derece tatsız bir gelişmeyle, Trump’a seçim kampanyası esnasında kıl payı kurtulduğu suikast girişimine kadar ilerledi. Ardından bir girişim daha engellendi. Başkan Trump ve Cumhuriyetçiler ezici bir çoğunlukla Beyaz Saray ve Kongre’yi kazanmaları sonrasında, Trump Elon Musk‘a görev vererek, federal hükümetin verimli çalışması adına ciddi bir bürokrat kıyımı; ama, esas Vaşington’a çöreklenmiş ve ABD’nin askeri-sınai kompleksini, Pentogon’u besleyen ekibe ve neoliberal ‘uç’ demokratlara savaş açtı. Bu sürecin en kritik aşamalarından birisi Epstein Davası ve açıklanacak olan ‘karışanlar’ listesiydi. Bu liste Vaşington siyasetinde ve bürokrasisinde büyük temizlik sağlayacaktı
Vaşington’un dehlizlerinde çöreklenmiş ve aşırı kirlenmiş derin yapıyla mücadele etmesi halinde yeniden yaşamına kast edilebileceği endişesi ile geri adım attığı senaryoları konuşuluyor. Musk geri adıma sert tepki gösterip yollarını ayırdı ve ‘Amerikan Partisi’ni kurdu. Bu süreç, Trump ve taraftarı olan ‘yeni sağ’ MAGA grubunun sadece neoliberal ‘uç’ demokratlarla değil; ayın zamanda hayli tehlikeli bir teolojik yapı olan ‘evanjelistler’le de yoğun bir mücadele girişmesi anlamına geliyordu. Bu noktada, ‘yeni sağ’ın önemli aktivistlerinden Charlie Kirk’ün suikasti ortalığı daha da karıştırdı. Trump’ın MAGA taraftarları bu suikastta doğrudan katil Netanyahu ve soykırımcı hükümetinin parmağı olduğuna dair ciddi şüphelerini ön plana çıkardılar. Trump’ın tetiklediği ‘ticaret savaşları’, siyasi suikast ve gerilimlerin sebep olduğu ortam o kadar ağır bir belirsizlik oluşturmuş durumda ki, ABD hane halkının tüketici güven endeksi 1929 Buhranından bu yana ki en düşük değere gelmiş durumda.
ABD’nin yüksek gelir grubunun hane halkı tüketim harcamalarında 1990’ların başlarında yüzde 35 olan payı, bugün yüzde 50‘ye yükselerek, derinleşen bir gelir dağılımı adaletsizliğine işaret ediyor. 2018 ve 2019’da ABD’de yetişkin nüfusun ortalama yüzde 30‘u ekonominin iyi gittiğini ifade ederken, bu oran bugün yüzde 20‘nin altına gerilemiş durumda. Şubat 2022’den bugüne istihdamdaki çekilme 1 milyon çalışan. Tüm bu ekonomik ve siyasi belirsizlikler, sadece yıl başından bu yana ABD Doları üzerinde yüzde 30‘a varan ciddi bir değer kaybı oluşturmuş durumda. Bu nedenle, ‘yeni sağ’ ile ‘yeni sol’ arasındaki keskin ayrışma ABD’yi bir ‘iç savaş’ noktasına getirebilir mi, ciddi ciddi tartışılıyor. Başkan Trump’ın çeşitli şehirler için ordu güçlerini görevlendirme hamlesi de tartışmaları alevlendirmekte. Bir kesim ekonomi-politik uzman ise, 1929 buhranı sonrası olduğu gibi, ABD Yönetimi’nin bu işin içinden bir ‘yeni dünya savaşı’ çıkararak sıyrılmayı deneyebileceğini konuşuyor. Bakalım, dünyanın en önemli ekonomik, siyasi ve askeri gücünde ‘aklıselim’ galip gelecek mi?

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu