Savaş çığırtkanlığı ve ‘aklıselim’ devletler


Başkan Trump’ın ikinci kez göreve gelmesi sonrasında, her ne kadar kendisi ’24 saat’te savaşları durduracağını ifade etse de, gerek Rusya- Ukrayna Savaşı, gerekse de haydutluğunu artık farklı bir boyuta taşımış olan İsrail’in tüm bir Orta Doğu’yu istikrarsızlaştırma ve Gazze’yle birlikte tüm bölgeyi ateşe verme çılgınlığı giderek kontrolden çıkıyor. Rusya’nın Polonya hava sahasını dronlarla ihlal etmesi sonrasında, Polonya’nın NATO güçlerini sınıra konuşlandırma kararı, Fransa Savunma Bakanlığı’nın hastanelere 2026 ilkbaharı için olası bir ‘kapsamlı Avrupa Savaşı’ için hazırlık yapmaları talimatı, Trump’ın Savunma Bakanlığının adını ‘Savaş’ olarak değiştirmesi, uluslararası ekonomi çevrelerinde ‘savaş çığırtkanlığı’ boyutunda endişeleri tırmandırmış durumda.
Mevcut küresel jeopolitik gerginlik, ‘güvenilir liman’ altına olan ilgiyi yoğunlaştırdıkça, altının ons fiyatı da rekora doymuyor. 3 bin 700 dolar çıtası kırıldıktan sonra, pek çok uluslararası finans kurumu tarafından dile getirilen bir projeksiyon olan ons başına 3 bin 800-4 bin 200 dolar bandına geçileceği beklentisi giderek daha fazla taraftar buluyor. Dünyanın önde gelen merkez bankalarının uluslararası rezervlerindeki altın varlığını belirli bir tempoyla arttırmayı sürdürmeleri ve ABD tahvillerine olan ilginin zayıflaması, ABD Doları üzerindeki baskıyı da arttırmakta. Ekim 2022’de 113 puanı görmüş olan ve dünyanın önde gelen para birimleri karşısında ABD Doları’nın değerini gösteren Dolar Endeksi 97 puanın altını görmüş durumda. ABD Merkez Bankası‘nın 2024 sonundan beri ilk kez faiz indirim kararı alabileceği ihtimali de dolar üzerinde baskı oluşturmakta.
Bu tablo içerisinde, gerek ABD Dolarına, gerekse de ABD tahvillerine olan ilginin zayıflaması ise, hisse senedi piyasalarına rekorlar kazandırmakta. S&P 500’ün 6 bin 600 puan eşiğini de geçerek rekor tazelemesi bir yana, Nasdaq 100’ün de 2023’ten bu yana en uzun yükseliş serisini yakalaması tüm dünya borsalarında yatırımcı ilgisini kamçılamakta. Bununla birlikte, ABD menşeli 7 teknoloji devinin (Apple, Microsoft, Amazon, Alphabet, Meta, Nvidia, ve Tesla) hisse performanslarının Amerikan borsalarındaki pozitif tablo üzerinde ciddi bir etkisi olduğu da göz ardı edilmemeli. Kimi ülkeler ‘savaş çığırtkanlığı’ yapsalar da, Çin, Brezilya, Türkiye, Güney Afrika, Meksika ve Endonezya gibi E7 ekonomilerinin ‘aklıselim’ tutumları, küresel çapta bir ‘savaş paranoyası’ dalgasını şu an için bertaraf etmekte. Hindistan’ın da Pakistan’la savaşa tutuşması noktasında belirli ülkeler ve çevrelerce kışkırtıldığını idrak edip, ‘aklıselim ülkeler’ grubuna dahil olması yararlı olacaktır.
Başkan Trump’ın oyunu sert oynadığı bir gerçek. Her gün el yükseltiyor. NATO üyesi AB ülkelerine, Hindistan ve Çin’e son teklifi, Rusya’dan ciddi enerji ithalatı yapan bu ülkelerin hızla ithalatı kesmeleri. Kendisiyle birlikte hareket etmeleri halinde, enerji ihracatından elde ettiği geliri hızla kaybedecek olan Rusya’ya daha ağır ekonomik yaptırımlar uygulamaya hazır olduğunu ifade eden Trump, böylece Rusya’nın daha hızlı dize geleceğini iddia ediyor. Bununla birlikte, ne AB ülkeleri, ne Hindistan, ne de Çin Rusya’dan enerji ithalatını kesmeye kolay kolay razı olmayacaktır. Tersine, ham petrolün varil fiyatının 2022 seviyesine göre yüzde 40 aşağıda olduğunu, Rusya’nın da içinde yer aldığı OPEC+ grubunun düşük fiyata rağmen, ekim ayında üretim artışı kararı aldıklarını ve 2026 ham petrol fiyat beklentisinin varil başına 50 dolar seviyesine kadar çekilme olduğunu dikkate aldığımızda, hiçbir ülke Rusya’dan hesaplı fiyata petrol almaktan geri adım atmayacaktır.
Bu nedenle, İsrail’in Doha’ya saldırısı ile karizmayı çizdiren Trump yönetiminin, katil Netanyahu ve soykırımcı hükümetin arkasında durma azmi, Trump’ın savaşları sona erdirme kararlılığına yönelik oluşturulmaya çalışılan algıyı darmadağın etmekte. Peki, ABD’de ‘derin’ bir yapı aslında bir dünya savaşı peşinde mi; Cuma günü devam edelim.