CHP’nin siyasi hipnoz hali!

Önce, yargıyı töhmet altında bırakacaksın. Sonra, yargı kararına karşı çıkmak üzere “direniş” adı altında hazırlıklar yapacaksın. Derken, yargının nihai hükümden önce verdiği kararı da işine geldiği gibi yorumlayacaksın!
Bakınız…
Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi, sürekli üzerine oynanan, güvenilirliği örselenen yargı kurumu adına, dikkate değer bir karar verdi. Bence mahkeme dedi ki… Türk yargısı her türlü tahmin, varsayım ve senaryonun dışındadır.
Davaya konu partinin (CHP) gündemi, aceleciliği veya siyaseten aldığı önlemler yargı sürecinin dışındadır.
Mahkeme kanunlar dairesinde, önündeki dosya, delil durumu ve ilgili yargısal süreçlerle bağlıdır.
* Kesin hüküm kurulması için karara dayanak oluşturacak muhtelif mahkeme kararları ve dosya içeriklerinin bilinmesi zaruret arz etmektedir.
Hal böyle olduğu içindir ki… Asliye hukuk mahkemesi, karar verme konusunda yetki veya yetkili merci tartışmasına son noktayı koymuştur.
Mahkeme; CHP’nin 4-5 Kasım 2023 tarihinde gerçekleştirdiği 38. Olağan Kurultayı’na ilişkin asliye ceza mahkemesinde görülecek davaya dair ifade, bilgi ve belgeleri de değerlendirmek istediğini de kayda geçirmiştir.
Aynı şekilde CHP İstanbul İl Kurultayı ile olağan ve olağanüstü büyük kurultay dizisine ilişkin olarak Ankara ve İstanbul’da değişik mahkemelere yapılan başvuruların sonuçlarını veya ara kararları da görmek istemiştir.
Elbette, şaibeli kurultay iddiasının tespiti için, kurultaya leke bulaştıranların yanında, delege pazarlığında ismi geçenlerle ilintili delil ve ilk ifadeler arasındaki bağı netleştirmek istemiştir.
İşin tuhaf tarafı ise…
Mutlak butlan kararından kurtulduğu varsayımıyla hareket eden CHP yönetiminin, kendi iç kavgasıyla yüzleşmek yerine yine bahanelerin arkasında saklanmayı tercih etmesidir. Nitekim parti sözcüsü; eski Hatay Belediye Başkanı Lütfü Savaş‘ın, CHP’den ihraç edildiğini söyleyip dava açma ehliyetinin bulunmadığını savunmayı marifet zannetmektedir.
İşin özü…
CHP’nin parti içi iktidar hırsından doğan çekişmesi, Türkiye’yi yönetme iddiasını sakatlamaktadır. İlaveten… İmamoğlu-Özel ikilisi ve yörüngesindekiler siyasi hipnozdaymış gibi davranmaktadır!
***
EROL HOCA DEDİ Kİ…
İç siyasi gündemin patinaj yapan hali bizlerin, yapısal konulara ve orta uzun vadeli önceliklere eğilmemizi zaman zaman geciktirebilmekte.
Bugün Türkiye’nin hassas başlıkları denildiğinde… “Ekonomi ve gelir dağılımı, Terörsüz Türkiye ideali ve bölgesel tehditlere karşı önlem geliştirme becerisi” hemen akla gelmektedir.
Bunlarla birlikte…
Nüfus dinamiklerindeki sorunlar, aile kurumu ve gençlerin geleceği de en az temel meseleler kadar önem taşımaktadır.
Hali hazırda…
Gençleri ve umutlarını hedef alan bir kara kampanya açık ve örtülü olarak sürmektedir. Gençler ne istihdamda ne de eğitimde diye tabir edilen bir konuma sürüklenmekte, istikbalini ülke dışında aramaya teşvik edilmektedir.
Açıkça ifade edeyim. Karamsarlık için gerekçe ararsanız, bulursunuz. Ama karamsarlık bulaşıcıdır ve umutsuzluk girdabı içine çektiği kitleleri bir daha iflah olmayacak şekilde yutmaktadır. Türkiye’nin, eleştirilecek yönleri yanında olumlu ve iyi örnekleri de bilmeye hakkı vardır. Bütün bunları yazmanın sebebi ise… YÖK Başkanı Prof. Dr Erol Özvar hoca ile yaptığım kısa sohbete dayanıyor. Sohbet, büyük atılım içindeki yerli ve milli savunma sanayiinden açılınca Erol Hoca, Türk savunma sanayinin önde gelen 5 büyük şirketindeki bir araştırmaya değindi. Dünya çapında ses getiren projeleri başarı öyküsüne dönüştüren bu şirketlerdeki mühendislerin yüzde 99.5’inin Türk üniversitelerinden mezun olduğunu biliyor musunuz? Milli savunma sanayinin, milli mühendislerle gerçekleştirdiği devrimin, bizim üniversitelerimizin standardıyla güçlü bağını kimse görmezden gelmemeli.
Şimdilik burada noktalayayım ama, pek yakında üniversite eğitim süresi ve meslek yüksekokulları bağlamında ezber bozacak pek çok sürprizin gelmekte olduğunu belirtmekle yetineyim!