YAZARLAR

MELİH ALTINOK / Alevifobia

Yıl 1937. Dersim’e binlerce Alevi’nin hayatını kaybettiği hava ve kara harekâtı düzenleniyor. İktidarda dönemin tek partisi CHP var.
Gelelim Alevilerin tarihindeki bir diğer kara yıla, 1978’e. Çorum’da ve Kahramanmaraş’ta onlarca Alevi’nin hayatı kaybettiği sokak çatışmaları yaşanıyor. Günlerce süren olayları izlemekle yetinen hükümette CHP var.
Ve tabii ki 1993. Sivas Katliamı. İktidarda hangi partinin olduğunu söylememe gerek var mı?
Doğru, köprünün altından çok su aktı. Artık “Alevi-Sünni” diye söze başlayanın ağzına biber sürülüyor. 12 Eylül öncesi sokakta Alevi vatandaşlarla karşı karşıya getirilen ülkücülerin bugünkü lideri Ankara’da Türkiye’nin ve Avrupa’nın en büyük cemevini yaptırıyor.
Evet, Türkiye değişti. Peki ya, Alevilerin, “Şeriat geliyor” umacısından kaçarken düştüğü denizde sarıldığı CHP?
Durumu biliyorsunuz. 2023 seçimlerinde Kılıçdaroğlu’nun “Alevi olduğu için seçilemeyeceği” propagandasını açık açık yürüten ekip partinin yönetiminde.
En büyük korkuları, CHP’li delegelerin açtığı Kurultay iptal davasının bugünkü duruşmasında Kemal Bey’in partinin başına geri dönmesi.
Partinin medyasının bu ihtimali bertaraf etmek için bulduğu yöntem ise yine Kılıçdaroğlu’na Aleviliği üstünden yüklenmek.
Geçenlerde değindim, bir tanesi yayınladığı videoda aynen şunları söyledi:
“Kılıçdaroğlu’nun Atatürk’e bir kini var, Seyit Rıza isyanında ailesinden idam edilenler oldu, bunu bizzat eşi açıkladı. Kasetle gelen Kılıçdaroğlu, Saray’ın elemanı olabilir.”
Şair burada Seyit Rıza da “Sarayın adamıydı” mı diyor, bilmiyorum. Ama aşağıdaki sözler Kılıçdaroğlu’na “Sarayın haini” diyen CHP’nin resmi gazetecilerinden Merdan Yanardağ‘ın zihniyetini net şekilde ifade ediyor:
“Alevi bilmem ne, dede falan. Edebiyatla bu iş olmaz. Alevilerin haini çoktur. Tıpkı diğer milletlerin ve inançların olduğu gibi, olur.”
Hukuki-siyasi bir süreci bile böylesine mezhepçi perspektifle yorumlamak için gerçekten Alevifobik olmanız lazım.

***

ORHAN BEY 5 KEREDEN BİR ŞEY OLMAZ DİYOR

Cumhuriyet yazarı Orhan Bursalı partisinin kurultayı hakkındaki rüşvet iddiaları hakkında iddialı bir savunma yapıyor.
“Böyle dost düşman başına” demişler. İşte Bursalı’nın CHP’nin avukatlarına “keşke yapmasaydı” dedirtecek savunmasından o çarpıcı bölüm:
“Diyelim ki 5 delegenin para karşılığı oyunu değiştirdiği saptandı, bunun seçim iradesini etkilediğine neye dayanarak karar verir? Adam menfaate karşılık özgür iradesini öyle kullanmıştır. Sorun, etik konular içine girer. Ayrıca diyelim ki mahkeme bunu bir suça uydurdu, elinde beş kişi var, seçimlerde lider 100, 200, 500 oy farkıyla seçimi kazandı. 5 kişiyle seçmen iradesi nasıl sakatlanmış olur ve sonuçlar iptal edilebilir? 100, 200, 500 kişinin iradesini, 5 kişi yok saymış olmaz mı…”
Bursalı yazısına da “Toplumu ve ekonomiyi hiçe sayan bir karar olamaz” başlığını seçmiş.
Peki ya hukuk ne olacak… Deneyimli gazetecimize “peki ya ahlak” diye sormak içinse çok geç. Zira suçu ikrar ettiği yazısında “etiğe falan” takılmadıklarını kendisi de söylüyor.

***

CHP’NİN ‘Z’ PLANI

Herkesin kafasındaki soru aynı.
CHP’lilerin şikayetiyle başlayan süreç, CHP’nin başına eski CHP yönetiminin gelmesiyle sonuçlanırsa CHP Genel Merkezi’nin planı ne?
Dün partinin resmi yayın organı Halk TV’de son dakika olarak yayınlanan aşağıdaki haber bu konuda ipucu verebilir:
“Kılıçdaroğlu’na kötü haber. Düğmeye basıldı. Bir vatandaş, emekli maaşından başka geliri olmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu’nun lüks ofisinin nasıl finanse edildiğinin araştırılması için CİMER’e başvurdu.”

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu