YAZARLAR

MERVE YURTYAPAN / Dizideki olaylar başımıza gelse perişan olurduk

Atv dizisi ‘Can Borcu’nda ‘Mehmet’ karakterini canlandıran Bülent İnal, GÜNAYDIN’a konuştu. Canlandırdığı karakterin mücadelesini çok etkileyici bulduğunu söyleyen İnal, “Dizideki olaylar bizim başımıza gelse perişan olurduk. Mehmet’in ailesine olan bağlılığı, mücadelesi çok etkileyici. Ama yaşadığı acılara dayanmak kolay değil” dedi

ATV‘nin sevilen dizisi ‘Can Borcu‘ yeni sezona yine nefes kesen bir bölümle başladı. Bülent İnal‘ın canlandırdığı ‘Mehmet’in tanıtımlarda öldüğü görüldü. Ancak ilk bölümde durumun böyle olmadığı anlaşıldı ve heyecan zirve yaptı.
Dizinin başrol oyuncusu Bülent İnal ile bir araya geldik. Ünlü oyuncu ile hem diziye hem de hayata dair çok özel bir sohbet gerçekleştirdik. ‘Can Borcu’nun büyüyen kadrosunu, izleyiciyi etkisi altına alan senaryosunu ve kamera arkasında yaşananları konuştuk.
İnal, gençlerin şöhret merakına ve insanları etkisi altına alan sosyal medya tutkusuna dair de çok konuşulacak açıklamalar yaptı.

Yeni sezon büyük bir heyecanla başladı. Fragmanlardan ‘Mehmet’in öldüğünü düşündük ama durumun öyle olmadığı ilk bölümde anlaşıldı. İzleyiciyi bu sezon neler bekliyor?

Öncelikle herkes için hayırlı uğurlu bir sezon olsun. Yeni bir senaryo ekibimiz var. Kısa sürede işe adapte oldular. Çok yoğun çalışıyorlar. Onlara da başarılar diliyorum. Hikayemiz çok hızlı başladı. Merak dozu yüksek bir hikaye kurulmuş. Bu sezon da heyecanlı ve sürükleyici bir hikaye bizi bekliyor. Yeni oyuncu arkadaşlar katıldı ekibe. Daha büyük bir aile olduk. Keyifli samimi heyecanlı bir dizi bekliyor seyircimizi.

Kendisine kurulan komployu ortaya çıkarmak için ortadan kayboluyor ‘Mehmet’. Kendinizi onun yerine koysanız… İnsanın yaşarken tüm ailesinden sevdiklerinden uzak olması nasıl?

Dizi karakterlerinin başına gelenler bizim başımıza gelse perişan olurduk herhalde. İnsanın en korktuğu şey sevdikleriyle sınanmaktır bence. Bu kadar yoğun olmasa da benzer zorluklarla karşılaşanlar mutlaka vardır. Ben ‘Mehmet Musluoğlu‘ olmak istemezdim tabii ki. Ailesine olan bağlılığı, mücadelesi çok etkileyici. Ama yaşadığı acılara dayanmak kolay değil.

KÖTÜLER HEP OLACAK

İnsanın başına gelecek en kötü durumlardan biri de yapmadığı şeylerle itham edilmesi. Siz bu durumda olsanız ne yapardınız? ‘Mehmet’in yolunu mu seçerdiniz?

Bazen insan bu durumlarla karşılaşıyor hayatta. Benim de başıma geldi elbette. Ben de ‘Mehmet Musluoğlu’ gibi yapıyorum. Mücadele ediyorum. Doğruyu ortaya çıkarana kadar mücadeleye devam ediyorum. Kötüler, kötülük hep var olacak. Ama çıkış yolunu mutlaka bulmalıyız.

Set aralarında nasıl vakit geçiriyorsunuz?

Set aralarında tabii ki kahve, sohbet, yemek üçlüsü olmazsa olmazımız. Bazen çok yorgunsak ufak bir uyku molası olur. Eğer zor ve uzun sahneler varsa ezber yaparız.

Oyunculuk son yıllarda herkesin gözde mesleği. Gençlerin hayalini ekrana çıkmak süslüyor. Sizce ünlü mü olmak istiyorlar, yoksa gerçekten oyunculuğu meslek olarak edinmek mi?

Oyuncu olmak isteyen o kadar çok insan var ki. Sadece gençler değil. Yaşı ilerlemiş insanlar da bizi gördüklerinde nasıl oyuncu olabilirim diye soruyorlar. Elbette birçok insan şöhret olmak çok para kazanmak istedikleri için bunu soruyor farkındayız. Bazılarına özellikle gençlere soruyorum; oyuncu mu olmak istiyorsun şöhret mi olmak istiyorsun diye. Hedefin tanınmaksa, çok paraysa bu zorlu yolculuğa gerek yok. İşin içinden çıkamazsın. Bu işi çok sevmek bu yolculuğu merak etmek daha önemli. Eğlenceli ama zor olanı bu yolculuk. Çoğunun bu zorlu yolculuğa vakti yok. Hemen ünlü olmak istiyor. Tabii ki kendini yetiştiren çok iyi gençler var. Onlar da fark ediliyor zaten.

DONANIMLI OLMAK ZORUNDAYIZ

Sanat dünyasında kalıcı olmak zor mu?

Çok çalışmak, çok emek harcamak ve bir farklılık yaratmak zorundasınız. Dünyada bir yerlere ulaşmak gibi hedefleriniz olmalı artık. Sizden önceki kuşakları geçmek onların yapamadıklarını yapmaya çalışmak zorundasınız. Onların yaptığını tekrarlayarak yol alamazsınız. Hele ki kalıcı olmak istiyorsanız, çok donanımlı olmak zorundasınız.

İnsanların günümüzde sosyal medyanın çok fazla etkisinde kalması hakkında siz neler düşünüyorsunuz?

Sosyal medya en sıkıntılı konulardan biri bence. Kontrolsüz bir mecra. Çok hızlı ve çok vahşi bir şekilde büyüdü. Hayatla bağını kopardı sanki insanların. İşin içine yapay zeka da eklenince korkunç bir hal aldı. Bütün duygular çok sıradanlaştı. Dünya başka bir hale evriliyor ama insanlık buna tam olarak hazır değil. Teknolojinin önünde durabilmek mümkün değil ama en azından birazcık hazır olsaydı insanlık bu duruma keşke.

YASAKLAMAK DOĞRU DEĞİL

Çocuklar da maalesef akıllı telefon ve tabletle çok vakit geçiriyor. Sizin oğlunuza bu konuda kısıtlamalarınız var mı?

Çocuklarımızın bu durumdan etkilenmemesi mümkün değil. Onlar bu döneme denk geldiler ve bunu yaşayacaklar. Engellemek yasaklamak mümkün değil, doğru da değil. Ama bu mecraları doğru ve yararlı kullanmalarını sağlayabiliriz. Biz bunu yapmaya çalışıyoruz. Ya da ilgisini çekecek başka aktiviteler bulmaya çalışıyoruz.

TİYATRO BENİ DİNLENDİRİYOR

En son okuduğunuz kitap?

Agota Kristof’un ‘Büyük Defter/ Kanıt/ Üçüncü Yalan’ı.

En sevdiğiniz tatil beldesi?

Her yıl yeni bir yeri keşfetmeyi seviyoruz. Çok yer var dünyada. Ama Türkiye’de en çok Kaş diyebilirim. Hem dalış yaptığımız için hem muhteşem denizi için hem de çok sevdiğimiz dostlarımız olduğu için.

Hayatınızın olmazsa olmazları?

Ailem, işim, dostlarım, yeni yerler, yeni yemekler, bitmeyen hayaller, sessizlik, düşünmek.

Repo gününüzü neye ayırırsınız?

Repo günlerimi eşime, çocuğuma, kendime ayırırım. Şu aralar Evlilikte Ufak Tefek Cinayetler adlı tiyatro oyunumuz var. Bazen repo günlerim oyuna denk geliyor. Tiyatro çok iş gibi gelmiyor. Beni dinlendiriyor. Keyif alıyorum.

MUTSUZLUĞUN EN BÜYÜK SEBEPLERİNDEN BİRİ SOSYAL MEDYA

Herkes başkasının hayatını gözetler oldu. Kendisini farklı gösterme çabası içinde ve başkalarıyla kendini kıyaslama hat safhada. Gençleri bunun etkisinden nasıl koruruz?

Mutsuzluğun en büyük sebeplerinden biri haline geldi sosyal medya. Çok eğlendiğimizi düşündüğümüz mecra bizde derin bir yalnızlık ve mutsuzluk bırakıyor. Öncelikle ailelerin kendini eğitmesi gerekir. Çocuklara yol gösterecek aileler sosyal medyanın içinde kaybolmuş durumda. Kendi yapamadığını çocuğuna yaptıramaz, yol gösteremez. Dediğim gibi çok hızlı ve vahşice girdi hayatımıza.

AİLE KAVRAMINI SEVİYORUM

Şöhret sizin için ne ifade ediyor?

Tanınır bilinir olmak elbette keyifli. Yaptığımız işin doğal sonucu bu. Dengeyi tutturmak burada önemli olan. İşinizi keyifle çok çalışarak devam ettirmek önceliğiniz olmalı. Şöhreti hedeflemek sizi doğruya götürmeyecektir.

Sanat dünyasında çabuk biten ilişkilere karşın çok güzel bir aile hayatınız var. Göz önünde olan ve milyonlarca hayranı olan biri olarak aile hayatınızla mesleğiniz arasındaki dengeyi nasıl kurdunuz?

Ben seviyorum aile kavramını. Eşimle, çocuğumla vakit geçirmeyi, hayaller kurmayı, eğlenmeyi seviyorum. Yaptığımız mesleklerin çok önemi yok aslında. Ne istediğinizi biliyorsanız, emek harcıyorsanız ve bu sizi mutlu ediyorsa doğru yoldasınız demektir.

Oğlunuzun sizinle aynı mesleği seçmesini ister misiniz? Gelecekte sizi baba oğul birlikte ekranda görür müyüz?
Oğlum eğer oyuncu olmak isterse, mutlu olacaksa elbette yapabilir. Destek olurum. Hatta beraber oynarsak çok da mutlu olurum.

BİZ ÇOK GÜZEL BİR EKİBİZ

KAMERA arkası her zaman çok eğlencelidir. Bunun da işe yansıdığını düşünüyorum. Biz çok güzel bir ekibiz. Güler yüzlü, iyi kalpli işini iyi yapan bir aileyiz.”

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu