YAZARLAR

HÜLYA GÜLER / Ultra obezite vergisine hazır mısınız?

Obezite vergisi mi, o da ne? Bir obezite vergimiz eksikti, diyenlerden misiniz bilemiyorum ama sağlıksız gıdalara şu an uygulanandan daha yüksek vergi getirilmesi fikri giderek yaygınlaşıyor. Paris’te takip ettiğim Uluslararası Beslenme Kongresi’nden (IUNS) izlenimlerimi aktarırken, obezitenin ekonomik sonuçlarına değinmiştim, geçen haftaki yazımda. Dünya Sağlık Örgütü‘nün (DSÖ) obeziteyi bir salgın olarak nitelediğinin altını çizmiştim. Kısaca hatırlatayım; DSÖ’ye göre obezite salgının önünü almak için gereken adımlar atılmazsa aşırı kilo ve obezitenin küresel maliyetleri 2030 yılına kadar yılda 3 trilyon dolara çıkacak. Daha da önemlisi bu maliyet, 2060 yılında yıllık 18 trilyon dolara kadar yükselecek. Dikkat ediniz, DSÖ yıllık 3 trilyon dolar maliyetten söz ediyor. Ve 2060’a ilişkin öngörüsüne bakılırsa obezite, ülke ekonomileri için gerçek olduğu kadar hızla büyüyen bir tehdit. O kadar ki ülkelerin sağlık sistemleri bu tehdidin altında ezilmeye başladılar bile. Ülkemizdeki obezite yaygınlığına ilişkin rakamlara hiç girmek istemiyorum, zira bu konuda yani obezite yaygınlığında AB’yi geçtiğimizi, nüfusun yüzde 20’sinin obezite sınırları içinde yer aldığını, hatta 20 milyon kişinin obez olduğunu gösteren araştırmalar var. Şimdilik ABD’deki gibi belgesellere konu olacak kadar büyük bir mesele olarak algılamıyoruz obeziteyi ama bizde de ekonomik yükünün giderek arttığını tahmin etmek zor değil. Bu konuda yalnız değiliz, obezite, açlık sorunuyla mücadeleden daha fazla gündemde. Dolayısıyla sağlıksız gıdaların ya da ABD’lilerin tabiriyle çöp (junk) gıdaların fiyatına ekstra yağ ve şeker vergisi ekleyen ülkelerin sayısı artıyor. ABD ve İngiltere ilk örnekleri. Ülkemizde de sağlıksız gıdalardan, temel gıda maddelerine uygulanandan daha fazla vergi alınması söz konusu. Ancak son zamanlarda bahsedilen uygulama bundan biraz farklı. Tüketiciyi, bu sağlıksız gıdaları almaktan caydıracak kadar yüksek oranda bir vergi getirilmesi tartışılıyor. Ultra yağlara, ultra vergi… Amaç, sağlığa zararlı, bağımlılık yaptığı kabul edilen ve kilo alımına neden olan ultra işlenmiş yağlar ve şekerler içeren gıdaların tüketimini azaltmak. Böylece obeziteye çıkan yolları kapatmak. Bu verginin ne kadar olacağı konusunda belli bir oran (şimdilik) konuşulmasa da çöp gıdaların, çoğunluğun erişemeyeceği kadar yüksek fiyatlarla satılmasının önerilmesi dikkat çekici. Hatta konu ‘çöp gıda, lüks mü olacak’ esprileri ile tartışılıyor. Değişik isimleri var; yağ vergisi ya da şeker vergisi diyen var. Kimileri de günah vergileri diyor buna. Peki, bireyi ek vergilerle fiyatı artan, sağlıklı beslenmeye katkısı olmayan ama bir şekilde haz veren, tanıtımı pompalanan bu gıdaları almaktan caydırmak, mümkün mü? İşte akademi dünyasının ve tabi hükümetlerin cevabını aradığı soru bu. Yüksek verginin, sigara tüketiminin azaltılmasında işe yaradığı ülkeler var. Verginin yanında bir de (özellikle çocuklarda) artan gıda okuryazarlığı eklenirse obezite ile mücadelede anlamlı bir mesafe alınabilir. Maliyet azaltacak, gelir artıracak bu iki yol, ülkelerin bütçelerine katkı sağlayacak. Bu yüzden tıpkı insan sağlığına zarar veren tütün ve alkollü ürünlere uygulanan vergi gibi çöp gıda vergisinin, hayatımıza gireceği günler çok yakınımızda diye düşünüyorum. Bu mücadele için bir diğer öneri de ‘çöp’ gıdaların üzerine tıpkı sigara da olduğu gibi ‘sağlığa zararlıdır’ şeklinde uyarıcı mesajlara yer verilmesi. Hayata geçirilmesi belki biraz zaman alır ama bu da eğer etkili ifadeler kullanılırsa dikkate değer bir yöntem.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu