FUNDA KARAYEL / Kadınlar bu yarışa iz bıraktı

Hayat bazen rotasını suyun üzerinde çizer, şanslıysanız, o rotada yelkenler sadece yarışmak için değil, bir hikaye anlatmak için açılır. Cumhurbaşkanlığı 6. Uluslararası Yat Yarışları’nın ilk etabı, 23 Nisan gibi anlamlı bir günde İstanbul Boğazı’ndan start alırken kadın yelkenciler yarışa damgasını vurdu
Düşünün ki bir sabah, İstanbul Boğazı‘nda yelkenler fora. Hava ayaz, su gümüş gibi ve tekneler ağır ağır kuzeye süzülüyor. Ancak bu bir antrenman değil, sıradan bir yelken gezintisi hiç değil. Bu, Cumhurbaşkanlığı 6. Uluslararası Yat Yarışları’nın ilk etabı olan Çanakkale Etabı. 34 takım, 6 ülke ve yaklaşık 400 sporcu… Ve evet, teknede depreme yakalanmak da bu etabın sürprizlerinden biri oldu.
BU SPORUN GELİŞMESİ İÇİN ÇABALIYORUZ
Yelken sporu, sabır, strateji ve sezgi ister. Ve kadınlar tüm bu özellikleriyle yarışlara sadece farklı bir soluk değil, aynı zamanda yeni bir denge de getiriyorlar. Bu değişimi teknede hissetmek benim için sadece bir seyir zevkine tanık olmak değil bir zihniyet dönüşümüne de şahitlik etmek demekti. İstanbul Açık Deniz Yat Yarış Kulübü Başkanı Ekrem Yemlihaoğlu, bu yıl yarışlarda dört etap planlandığını ve her birinin de çok güçlü hikayelere sahip olduğunu belirterek, “Çocuklarımızın 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutluyoruz. Türk denizcileri bu ülkenin en aydınlık yüzüdür. Bu özel günlerde bayraklarımızı dalgalandırmaya, denizcilerimizle bu sporun gelişmesi için çalışıyoruz” dedi. Yarışların ikinci etabı 19 Mayıs’ta Samsun’da, üçüncü etabı 20 Temmuz’da Kıbrıs’ta düzenlenecek. 29 Ekim’de de artık gelenekselleşen Cumhuriyet Kupası’nda İstanbul Boğazı’nda bayraklarla donatılan yelkenlilerle bayramımız kutlanacak.
Bu yarışın en dikkat çekici gelişmelerinden biri ise, teknelerdeki kadın varlığıydı. Evet, artık kadınlar sadece teknede değil, yarışta, dümenin başında, stratejinin merkezinde. Eskinin ‘eşlikçi’ pozisyonu yerini kaptanlığa, takım liderliğine, galibiyete bırakıyor. Sayılarıyla değil sadece, başarılarıyla da yarışa damga vurmaları, Türkiye‘de sporda, özellikle de denizcilik gibi geleneksel olarak erkek egemen bir alanda, paradigmanın sessiz sedasız değişmekte olduğunun kanıtı. Biz de iki başarılı kadın yelkenci Aysu Peksağ ve Zeynep Atabay Taşkent ile bu sporda kadınların artan ağırlığını konuştuk.
AYSU PEKSAĞ
ÖNYARGILARI KIRIYORUZ
– Yelkene ilginiz nasıl başladı?
– 1989 yılında daha çok küçük yaşta iken annemin beni ve kızkardeşimi İskenderun Yelken İhtisas ve Su Sporları Kulbüne yazdırması ile başladı, daha sonra İzmit Yelken Kulübü’nde Laser Radial ile devam ettim. Üniversitedeyken antrenörlük belgesi alıp, Gökova ve Derince Yelken Kulüplerinde bir dönem antrenörlük yaptım. 2006’dan itibaren Karya’yı kurana kadar yelken okullarında yetişkin yelken eğitmenliği yaptım. Bu arada milli yelken hakemiyim. Bunların yanında 2011 yılında kızkardeşimle Karya’yı kurduktan sonra da YY5 ve 499 GT ticari yat kaptanlığı eğitimleri alıp, Pedogojik Formasyon sonrası Spor Yönetimi ve Egzersiz ve Spor Bilimleri Bölümlerini bitirdim.
– Türkiye’de yelken sporu uzun yıllar erkek egemen bir alan olarak görüldü. Sizce bu algı nasıl kırıldı?
– 10 yaşından beri cinsiyet ayrımı olmadan aynı parkurda yarışan bir sporcu olarak aslında kendimi cinsiyetimden bağımsız olarak yarışçı ve eğitmen olarak değerlendiriyorum (olması gerektiği gibi).
Yıllardır ben ve benim gibi pek çok kadın sporcu bu sporun içinde yer aldı, sporun içinde yer alan sporculardan çok bu spor dışındaki insanların bakış açısında bir önyargı olduğunu düşünüyorum.
Benim gözlemlediğim kadarıyla eğitim alan kadınlar, yat sınıfında yarışan kadınlardan daha fazlaydı. Bu noktada kadınların yarışçı olma konusunda daha çok teşvike ihtiyaçları olduğunu düşündüğümüz için kızkardeşim ve ben Karya Kadın Takımı projelerini başlattık. Kadın ekibi olarak yola çıkma sebebimiz kapsayıcı ve sürdürülebilir bir fırsat eşitliği için ilk adımı atma misyonu oldu. Uzun ve emek isteyen bir süreç ancak başarılı ilerlediğini hatta başka ekipleri de olumlu yönde etkilediğini düşünüyoruz. Bu projelerin sayısını artırdıkça bu önyargının daha çok kırılacağını düşünüyoruz.
ZEYNEP ATABAY TAŞKENT
FARKIMIZI GÖSTERİYORUZ
– Yelkene ilginiz aileden mi geliyor?
– Yat yarışçılığına olan ilgim, babam Bülent Atabay sayesinde başladı. 12 yaşımdan itibaren, onun “Orient Express” adını verdiği teknelerde yarışmaya başladım. Bugüne kadar her biri farklı özellikler taşıyan pek çok teknede yer aldım. Babam her yeni projede kendini yenileyerek, tekneleri sürekli geliştirdi.
– Denizle kurduğunuz bağın sizdeki karşılığı nedir? Bu ilişki sizi nasıl dönüştürdü?
– 40 yılı aşkın süredir yat yarışlarına katılmak, bana doğayla uyum içinde yaşama ve zorluklara karşı dayanıklılık kazandırdı. Aynı zamanda takım kurma ve yönetme becerilerimi geliştirdi. Karar verme süreçlerimdeki netlik, stratejik bakış açım ve koşullara karşı dirençli duruşum da bu sporla birlikte gelişti. Yelken, bana hem kendi güçlü hem de geliştirilmesi gereken yönlerimi tanıma fırsatı sundu.
– Kadınlara nasıl bir mesaj vermek istersiniz?
– Yelken gibi zorlu bir sporda kadınların yer alması, güçlerini ve kararlılıklarını ortaya koyuyor. Her kadın, ister denizde ister karada olsun, potansiyelinin farkına varmalı ve bu potansiyeli sonuna kadar kullanmalı. Cesaret edin, emek verin, takım olun. Başarı sadece bir sonuç değil; aynı zamanda dönüşümün, dayanıklılığın ve kararlılığın da bir simgesi. Bu yolda ilerleyen her kadına destek olmak ve onları yüreklendirmek hepimizin görevi.