MEVLÜT TEZEL / Kaslı Şener mi göbekli Celal mi?

İstanbul depremi sonrası uzmanlardan farklı yorumlar gelmesi kafaları karıştırmıştı.
Kıyamet senaryosu çizenler de var, ‘Rahat olun 6,2’den büyük deprem olmaz’ diyenler de…
Depremi bir tarafa bıraktık deprem uzmanlarını tartışmaya başladık.
Deprem uzmanları da birbirleriyle polemiğe girmeye başladılar.
Örneğin son İstanbul depreminin yerini ve şiddetini önceden bilen Şener Üşümezsoy, son katıldığı TV programında Naci Görür ve Celal Şengör‘ü hedef aldı.
Özelikle özeleştiri yapmaya davet ettiği Celal hocaya yüklendi:
“Celal Şengör topluma söylediklerinin öz eleştirisini yaptı mı? Celal, hoca değil. Celal diyor ki, 1766’dan beri deprem olmamış.
O zaman şimdi süre doldu büyük deprem olacak. Aşırı basitleştirme. Sanki onlar bilim adamı da ben değilim gibi yapılıyor.
Beni Celal ve Naci’nin karşısına koymak bana büyük haksızlık olur. 99’dan sonra Marmara‘da büyük deprem yok dedim. Onlar 2-5-10 yıl içinde deprem gelecek dediler…
2010 oldu, hani nerede depreminiz diye kimse sormadı. Marmara Denizi’ni avucumun içi gibi biliyorum.
Istıranca Dağları‘nda bütün kayaları kırarak pazı yaptım. Bu arkadaşlar hayatında araziye çıkmamış, makaleden makaleye yazmaktan ibaretler.”
Halk kime inanacağına şaşırırken, sosyal medyada ‘Şenerci’, ‘Celalci’, ‘Nacici’ diye kutuplaşma başladı iyi mi?
Ben ‘Şenerci’ olduğumu daha önce açıklamıştım ama Şener Hoca’nın farklı kişiliği ve imajına karşı eskiden beri bir önyargı oluştuğunu düşünüyorum.
Şener Hoca kendine bakan, sporunu yapan biri ve kaslı vücuduyla poz vermeyi, TV programlarına dar tişört ya da farklı şapkalarla çıkmayı seviyor.
Oysa bilim insanı deyince insanların aklına saçı dökülmüş, numarası yüksek gözlüklü, göbekli insan profili geliyor.
Ama Şener Hoca milyonların önüne emekli bir sat komandosu gibi çıkıyor. İnsanlar da onun görüşlerinden çok görüntüsüne takılıp söylediklerini pek ciddiye almıyor.
Bir de ‘felaket senaryosu’ daha çok izletir, ‘tık’ aldırır.
İstanbul’da deprem olmayacak rahat olun diyen biri reyting getirmez.
Zaten medya da son depremde haklı çıkana kadar Şener hocayı, diğer uzmanlar kadar ekrana çıkarmıyordu.
Oysa Şener Hoca, Istıranca Dağları’ndaki kayaları kırarak o pazıları yaptı! Sürekli sahadayım diyor!
Celal Hoca ise sanki koltuğuna yaslanıp, kahvesini yudumlayıp, göbeğini okşarken deprem raporlarını yorumluyormuş gibi bir imajı var.
Ama önyargılar her zaman belirleyici olur.
Vatandaş sanki Şener Hoca’nın kaslarından çok Celal Hoca’nın göbeğini daha bilimsel buluyor.
YABANCI DİL ÖĞRENMEYE GEREK KALACAK MI?
Yapay zekadaki gelişmelerle birlikte çeviri programları hata payı çok düşük çeviriler yapmaya başladı.
Artık internet üzerinden insanlar çok rahat farklı dillerdeki insanlarla iletişim kurabiliyor.
Giyilebilir teknolojide çeviri programları ise daha büyük fark yaratıyor.
Meta akıllı gözlükler için canlı çeviri özelliği, önceki gün geniş çapta kullanıma sunulmaya başlandı.
Artık bu gözlüğü kullananlar İngilizce, Fransızca, İtalyanca veya İspanyolca konuşan biriyle rahatça sohbet edebilecek, gözlük aracılığıyla tercih ettiği dilde gerçek zamanlı çeviriyi duyabilecek.
Canlı çeviri, başka bir dilde konuşan kişinin söylediklerini çevirirken, yanıtlar akıllı telefonda görülebilecek.
Kullanıcıların dil paketini indirmeleri gerekecek.
Canlı çeviri özelliği internetsiz kullanılabilecek.
Elbette yabancı dil bilmek büyük ayrıcalık ama çeviri teknolojisi bu ayrıcalığı önemsizleştirecek gibi gözüküyor.
Ayrıca kaç kişi ikinci bir dili hatasız, mükemmel bir şekilde konuşabiliyor ya da hatasız çeviri yapabiliyor?
İyi düzeyde İngilizce, Fransızca bilenler bile çeviri programları kullanıyor artık.
Yavaş yavaş yabancı bil dilmek önemini kaybedecek gibi gözüküyor.
Özel okullar genelde yabancı dil öğrettikleri için tercih ediliyorlar.
Peki, çocuğunuzu bir dil öğrensin diye yıllık 500-600 bin TL’ye özel okula mı verirsiniz, yoksa gelecekte daha da kusursuz olacak çeviri cihazlarından mı alırsınız?
450 BİN HAT MI?
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, sahte paylaşımlar, sahte mesajlar ve çağrılarla 1,2 milyar TL’lik dolandırıcılık yapan kişilerin yakalandığını duyurdu.
Sosyal medyada kredi kartı aidatı iadesi ve araç çekilişine yönelik sahte bağlantılar ile vatandaşların kredi kartı bilgileri ve mobil bankacılık bilgilerini elde etmişler.
Antalya merkezli olarak 13 ilde eşzamanlı gerçekleştirilen operasyonda 139 şüpheli yakalanıp, büyük bir dolandırıcı çetesinin çökertilmesi güzel haber.
Haberde dolandırıcıların 450 bin adet GSM hattını dolandırıcılık faaliyetlerinde kullandığı bilgisine takıldım!
450 bin hatla GSM şirketi kurarsınız!
Sadece bir çete 450 bin hat temin ederken GSM operatörleri bunu fark edemedi mi? 130 çete üyesinin, 450 bin hattı yönetmesi GSM operatörlerinin dikkatini çekmedi mi?
GSM operatörleri hatlardan para kazanacak diye mi dolandırıcılar bazı küçük ülkelerin hat sayısından fazla 450 bin hatta sahip olabiliyor?
Geçtiğimiz Şubat ayında çıkan yasaya göre artık Türk vatandaşları en fazla üç mobil hat alabilecek ama atı alan Üsküdar’ı geçmiş!
Bir çete 450 bin hat temin ediyorsa, diğer çetelerle birlikte dolandırıcıların elinde kaç hat var?
Türkiye’de geçen yılın sonu itibarıyla 92,2 milyon mobil telefon abonesi bulunuyor.
GSM operatörleri ile ortak bir çalışmayla dolandırıcıların elindeki aboneleri tespit edecek bir mekanizma geliştirilmeli.
Altyazı
“Sürekli eksik olan bir süre sonra gerekli de olmuyor…” (Leon)