MANŞETLER

27 Haziran 2025 Cuma hutbesi konusu: Kamu Hakkı Dokunulmazdır

KAMU HAKKI DOKUNULMAZDIR

Muhterem Müslümanlar!

Hayber’in fetih günüydü. Müslümanlar o gün, büyük bir zafer elde etmişlerdi. Zaferin ardından sahabiler Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in yanında, canlarını feda eden şehitleri bir bir anıyorlardı. Birinin adı zikredildiğinde Peygamber Efendimiz (s.a.s), o kişi hakkında şöyle buyurdu: كَلَّا إِنِّي رَأَيْتُهُ فِي النَّارِ فِي بُرْدَةٍ غَلَّهَا “Hayır! Ben onu kamu malından çaldığı bir hırka ile cehennemde gördüm.”

Allah Resûlü (s.a.s) bu sözleriyle bizlere; kamu hakkını çiğnemenin Allah yolunda ölen bir kimsenin şehit olmasına engel olacak derecede büyük bir günah olduğunu haber vermektedir.

Aziz Müminler!

Kamu hakkı; ‘Hukukullah’tır; Allah’ın hakkıdır, Rabbimizin bizlere emanetidir. Bu emanete sahip çıkmak, Müslüman olmanın bir gereğidir. Kamu hakkına ihanet etmek; sadece bir haksızlık değil, aynı zamanda bir zulümdür.

Kamu malı ise; topyekûn bir milletin ortak menfaat alanıdır. Hiç kimse bu mallar üzerinde şahsi ve keyfi bir tasarrufta bulunamaz. Kamu malı; sadece hayatta olanların değil, henüz doğmamış çocukların, tüyü bitmemiş yetimlerin, bütün muhtaçların, garip gurebanın da hakkıdır. Kur’an-ı Kerim’de ‘Gulûl’ olarak isimlendirilen hazine, kamu, belediye, vakıf ve dernek mallarına el uzatmak; insanı dünyada zillete, ahirette büyük bir azaba sürükleyen ağır bir vebal, büyük bir günahtır. Nitekim Yüce Rabbimiz, “…Kim, kamu malına ihanet ederse, kıyamet günü, hainlik ettiği şeyin günahı, boynuna asılı olarak gelir…” buyurmaktadır.

Kıymetli Müslümanlar!

Kimi zaman görsel ve yazılı yayın organlarında gündeme gelen, kimi zaman dijital mecralarda dillendirilen, kimi zaman da insanlar arasında sohbet konusu olarak geçen kamu hakkı ihlallerini ve yüce dinimiz İslam’ın bu konuya bakışını bugün bir kez daha hatırlayalım.

Hazineye, vakıflara, derneklere, kamu kurum ve kuruluşlarına ait menkul veya gayrimenkulleri zimmete geçirmek, işgal etmek ya da vasıflarını değiştirerek gayr-i meşru kazanç sağlamak ateşten bir korla karnı doldurmaktır. Bu hususta Resûl-i Ekrem (s.a.s)’in uyarısı gayet açıktır: “Hiç kimse hakkı olmayan bir karış toprağı bile almasın! Eğer alırsa, kıyamet gününde Allah yedi kat yeri onun boynuna dolar.”

Kamu imkânlarını amacı dışında kullanmak, kamuya ait işleri yavaşlatmak ya da aksatmak, verilen görevleri layıkıyla yerine getirmemek hem vebal hem de günahtır. Kamu hizmetlerini sunarken insanlar arasında ayrım yapmak, tanıdığı kişilere öncelik vermek, çalışma saatlerinde şahsi işlerle meşgul olmak, hak hukuk tanımamaktır, günahtır. Yaptığı iş karşılığında aldığı ücretten başka, hak etmediği bir ücret talep etmek harama el uzatmaktır. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) bu hususta bizleri şöyle uyarmaktadır: “Bir kimseyi bir işte görevlendirip yaptığı işin karşılığı olarak ona bir ücret verdiysek, onun bu ücret dışında alacağı her şey emanete hıyanettir.”

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu