2025-2026 Adli Yılı düzenlenen törenle açıldı!

Adli tatilin sona ermesiyle birlikte yargı camiası yeni döneme merhaba dedi. 2025-2026 adli yıl açılış töreni Yargıtay’daki İsmail Rüştü Cirit Konferans Salonu’nda düzenlendi.
Törene Yargıtay Başkanı Ömer Kerkez’in yanı sıra Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Anayasa Mahkemesi Başkanı Kadir Özkaya, Danıştay Başkanı Zeki Yiğit, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan ile yargı mensupları ve davetliler katıldı.
YARGIYI VESAYETÇİ YAPILARDAN ARINDIRDIK
Törende konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, yeni adli yılın tüm adalet camiası için hayırlı olmasını dilediğini ifade ederek, “Milletimize en iyi hizmeti sunma gayemiz, adalet sistemini tüm yönleriyle güçlendirme kararlılığımızı pekiştirdi. Adaletin etkinliği kadar zamanında tecelli etmesinin de milletimiz için hayati bir değer taşıdığını her fırsatta vurguladık. 2002’den itibaren attığımız adımlarla yargıyı vesayetçi yapılardan arındırdık, temel hak ve özgürlüklerin güvencelerini genişlettik, hukuk devletini kökleştiren reformlara imza attık. Yaptığımız anayasa değişiklikleri, temel kanunların yenilenmesi, alternatif çözüm yöntemlerinin hayata geçirilmesi, yargıda bilişim teknolojilerinin geliştirilmesi ve adalet teşkilatımızın fiziki ve teknik altyapısının güçlendirilmesi gibi yeniliklerle adalet sistemimizin etkinliğini artırdık. Hak arama özgürlüğünün önündeki engelleri kaldırdık ve hak arama yollarını çoğalttık. Başörtüsünden ana dilin kullanımına, din ve vicdan hürriyetinden ifade özgürlüğüne pek çok alanda temel hak ve özgürlüklerin alanını genişlettik” dedi.
‘HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNÜ ESAS ALARAK YOLUMUZA DEVAM EDİYORUZ’
Hukukun üstünlüğünü esas alan bir vizyonla yola devam ettiklerini söyleyen Yılmaz, “Hakim, savcı ve personel sayısını artırarak yargıda insan kaynağı kapasitesini güçlendirmiş durumdayız. Hakim ve savcı sayısı 2002 yılında 9 bin 349 iken; bugün yüzde 173 artışla 25 bin 551 olmuştur. Gururla ifade etmek isterim ki toplam kadın hakim ve savcı sayısı ise 2002 yılında sadece bin 847 iken bugün yüzde 433 artışla 9 bin 841 olmuştur. Bir yandan adalet teşkilatının personel sayısını artırırken diğer yandan niteliği de artıracak adımları atıyoruz. Geçen yıl hayata geçirdiğimiz Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı ile avukat, hakim, savcı ve noter olacak kişilerin mesleki niteliklerinin arttırılmasını hedefliyoruz. Ayrıca sistemimize kazandırdığımız hakim ve savcı yardımcılığı kurumu sayesinde, usta çırak ilişkisiyle hakim ve savcılarımız çok daha donanımlı ve tecrübeli olarak yetişmektedirler. Vatandaşlarımızın davalarının bir an önce görülmesi için mahkeme sayılarında da önemli bir artış sağlamış bulunmaktayız. 2002 yılından bugüne faal adli ve idari yargı ilk derece mahkemelerinin sayısını 3 bin 727’den, 8 bin 898’e yükselttik. Mahkeme sayısını artırarak vatandaşın adalete erişimini kolaylaştırdık, istinaf mahkemelerini kurarak Yargıtay ve Danıştay’ın iş yükünü azalttık” dedi.
‘TARİHİ BİR EŞİĞİ DAHA AŞACAĞIZ’
2025 yılını ‘Aile Yılı’ olarak ilan ettiklerini hatırlatan Yılmaz, “Milletimize taahhüt ettiğimiz aile hukukunda arabuluculuk müessesesini ‘Aile Yılı’nda hayata geçirmeyi hedefliyoruz. Makul süre, hız, öngörülebilir ve çözüm merkezli adalet önceliğimizdir. Gerek kanuni değişiklikleri gerekse idari faaliyetlerle daha sadeleştirilmiş, kolaylaştırılmış ve verimliliği esas alan süreçler oluşturacağız. ‘Türkiye Yüzyılı’ hedeflerimizi siviller eliyle yapılacak, yeni, sivil bir anayasayla taçlandırmak istiyoruz. Aziz milletimizin bizden beklentisi darbe etkisinden arındırılmış demokratik ve sivil bir anayasadır. Bu beklentiyi milli iradenin tecelligahı olan Gazi Meclisimizde tüm partilerin katkısıyla karşılamayı temenni ediyoruz. Ülkemizin demokrasi birikimi buna imkan sağlayacak olgunluktadır. Ortak aklın ve millet iradesinin rehberliğinde, en geniş mutabakatla yeni ve sivil bir anayasayı hayata geçirerek’, Türkiye’yi vesayet zincirlerinden tamamen kurtaracak, güçlü ve lider ülke olma yolunda tarihi bir eşiği daha aşacağız” dedi.
Yargıtay Başkanı Kerkez ise, törende yaptığı konuşmada, hak mücadelesinin süreklilik arz eden bir olgu olduğuna işaret ederek, hakkı olana hakkını vermenin ve hukukunu korumanın adının ise “adalet” olduğunu vurguladı.
YARGI, HİÇBİR KORKU VE BASKI ALTINDA KALMADAN HAREKET ETMELİDİR
Adaletin, her ülkede herkesin ve özellikle yargının görevi olduğunu ve mutlaka sağlaması gerektiğini belirten Kerkez, “Yargı hiçbir beklenti veya korku içinde olmadan, kamuoyunun ve sosyal medyanın baskısı ve etkisi altında kalmadan, tamamen ve sadece gerçekler ve deliller ışığında, vicdani kanaatine göre hareket etmelidir. Sonuçta, adaletin tecellisi olarak ortaya koyduğu karara herkesten önce ve herkesten çok kendisinin inanması gerekir. Adalete güven duygusu ancak bu şekilde tesis edilir.” diye konuştu.
İHTİYAÇ HALİNDE MEVZUATTA DEĞİŞİKLİĞE GİDİLMELİDİR
Yargıtay Başkanı Kerkez, “Çok sayıda dava açılmasının ve yargılama süresinin uzun olmasının sebeplerinin iyi tahlil edilerek çözümlerin tespit edilmesi ve ihtiyaç halinde mevzuat değişiklikleriyle bu çözümlerin hayata geçirilmesi gerekir.” dedi.
MEVCUT DOSYA SAYISI KORKUNÇ
Yargıtay Başkanı Kerkez, geçen yıldan günümüze Yargıtaydaki dosya sayısının 420 binlerden 300 binlere düştüğünü, mevcut dosya sayısının hala “korkunç” olduğu değerlendirmesinde bulundu. Yargıtayın dosyaların bekleme sürelerini en aza indirmek için gayretinin devam ettiğini vurgulayan Kerkez, “Yargıtayımızda önceki adli yıl açılışından bu yana 313 bin dosya karara bağlanmıştır. Bu nedenle üstün gayretlerinden dolayı kıymetli genel kurul ve daire başkanlarımız ile Yargıtay üyelerimizi ve değerli tetkik hakimlerimiz ile Yargıtay savcılarımızı kutluyor, kendilerine ayrı ayrı teşekkür ediyorum” ifadelerine yer verdi.
“İNFAZ REJİMİ YENİDEN DÜZENLENMELİ”
Kerkez, toplumsal adaleti yaralayan en büyük hususlardan birinin “cezaların yetersizliği” algısı olduğunun altını çizerek, “İnfaz rejimimizin toplumun beklentilerine uygun bir bakış açısıyla yeniden düzenlenmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü, ülkemizde neredeyse cezanın miktarından ziyade bu cezanın yeteri kadar infaz edilmediği konusunda ciddi bir algı oluşmuştur.” dedi.